Bölüm 10 - Ziyaretçi

48 3 13
                                    

Mutlaka bir ya da iki kelime de olsa yorumlarınızı görmek isterim böylece sizin düşüncelerinizi de öğrenebilir ve hikayeyi kimlerin takip ettiğini anlayabilirim. Düşüncelerinize değer veriyorum. Beğenirseniz de bir tane yıldız vermeyi ihmal etmeyin. Böylece hikayeye herkes ulaşabilir.

“Kardeşim! Bana en çok sıkıntı çıkaran kişi sensin. Sen de ben de aynı şeyi istiyoruz. Neden bu kadar çok direniyorsun?”
“Çok basit ağabeycim. Ben seni öldürmek istiyorum. Sense inadına yaşamaya devam ediyorsun.”

Genç yavaşça başını kaldırdı ve cevapladı:

“Seni görmek de çok güzel, ağabeycim.”

Santiago kaşlarını havaya kaldırdı ve devam ettirdi:

“Hiç de mutlu olmuş gibi görünmüyorsun nedense.”

Gencin kaşları sonuna kadar çatılmıştı. Gözleri yemyeşil ışıklar salarak gizlediği öfkesini belli ediyordu.

“Yok canım! Hiç öyle olur mu? Sadece uzun zamandır göremediğim ağabeyimi görmenin sevincinden dolayı içim içime sığmıyor.”

Genç kılıcını havaya kaldırdı. Kılıcı yemyeşil parlamaya başladı. Hızlı bir şekilde Santiago’ya doğru indirdi. Santiago bunu bilek bıçaklarıyla engellemeye çalıştı. Lakin bıçakları onu yarı yolda bıraktı. Kılıcın gücüne dayanamayan bıçaklar kırılarak oldukça büyük bir açığa sebebiyet verdiler. Santiago direk olarak darbeyi almak zorunda kaldı. Sağ omzundan sol aşağı tarafına doğru oldukça uzun fakat fazla derin olmayan bir kesik aldı. Lyra’yı hızlı bir şekilde kucağına alarak geriye doğru sıçradı. Fakat genç birden Santiago’nun karşısında belirdi. Sağ yumruğunu Santiago’ya savurdu. Santiago, Lyra’yı korumak için arkasına dönerek sırtıyla bunu karşıladı. Fakat yumruk o kadar şiddetliydi ki Santiago birkaç kaburga kemiğinin kırıldığını hissetti. Ardından o hızla önündeki ağaca tosladı. Toslamadan önce son anda sırtını ağaca dönerek Lyra’yı korudu. Aynı bölgeye aldığı ardı ardına darbeler Santiago’ya oldukça zarar vermişti. Nefes almakta zorlanıyordu.

“Bu durumda dövüşemem. Daha yeni ayaklandım.” Diye mırıldandı Santiago.

Ardından Santiago bir şimşek hızında yok oldu. Genç ise bu duruma üzülmüştü.

“Bu oldu mu şimdi abi? Daha yeni konuşmaya başlamıştık. Seni bırakmam hayatta olmaz!”

Santiago oldukça uzak mesafede bir alana vardığında nefes nefese kalmıştı. Tam o sırada akciğerlerinden gelen bir sancı onu diz üstü çökmek zorunda bıraktı. Acıyla diz üstü çöken Santiago hırladı:

“Kemiklerim! Akciğerimi delecekler!”

Adım atacak mecali kalmamıştı ki karşısından gelen bir ses dikkatini çekti:

“Bu kadar kolay mı pes ediyorsun? Senin namın Demacia’ya kadar ulaştı, adının geçtiği her yerde ölüm yankılanıyor! Ama sen böyle bitap bir durumda bizi karşılıyorsun!”

Kafasını zorla kaldırdı. Altın zırhlar içinde bir adam ona sesleniyordu. Hemen yanında mavi pelerinli kocaman bir kılıca sahip bir adam daha bulunuyordu.

“Şu anda yaşam mücadelesi veriyorum alayınızı çekemem!” diye zorlukla cevapladı Santiago.
“O zaman beni de çağırmalarının sebebi buymuş demek ki!”

Santiago önüne düşürdüğü kafasını zorlukla tekrar kaldırdı. Bu adamların kendisiyle alıp veremediği neydi. Yaralı birine hiç mi saygı göstermezdi insan? Sarı bir orağa sahip olan garip bir kadındı bu. Birden tüm yaralarının iyileştiğini hisseden Santiago hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktı. Hemen Lyra’ya baktı. Lyra da gözlerini açmış olanları anlamaya çalışıyordu. Santiago’nun kucağında olduğunu anlayınca hemen çırpınmaya başladı:

SANTİAGO : İsyanın Runeterra YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin