Bölüm 16

7.6K 78 7
                                    

O an dünyadaki herşeyden çok gözlerini görmek istedim, şimdi düşününce böyle birşeyi nasıl istemiş olabilirim diyorum? ama evet en çok gözlerini görmek istedim, lakin kaldırmadı kafasını, tüm bu olay 2-3 saniye falan sürdü sonra hemen kapıyı kapattı, ben hayatımda böyle bir manzarayla karşılaşmamıştım, basrinin sesiyle irkildim, biz de köy ahalisi ile düğün hazırlıkları hakkında konuşuyorduk dedi, nasıl bir ahali ise susup dik dik bize bakıyorlardı, birden şaşırtıcı birşey söyledi, biz bu köy ahalisi olarak hepimiz kardeşiz dedi karahasanın basri, nasıl yani? bu köydeki her erkek birbiri ile kardeş aynı şekilde her eksik birbiri ile kardeş, eksik demekle kadınları kastediyordu, yani köydekiler 2 farklı aile olarak birbirinin akrabasıydı, o zaman 2 soy vardı bu köyde kadınların ve erkeklerin geldikleri soylar, peki çobanın yaktığı köydekiler de bunların akrabası mıydı yoksa onlar farklı soydan varlıklar mıydı en çok bunu merak ediyordum, dayım basrinin bu sözlerine bile şaşırmadı bomboş biri gibiydi büyünün etkisiyle, herşey normalmiş gibi söze girdi var mıdır ahalinin bir isteği dedi, konuşmadılar dik dik bakmaya devam ettiler, dayı dedim gidelim artık, bize müsaade dedi dayım çıktık evden arabaya bindik, dayım herşey normalmiş gibi davranıyordu, içeride 4 tane konuşmayan adam, diğer odada ayakta duran çarşaflı kadınlar, normal bir insan şu manzaraların çeyreğini yaşasa o köyün civarından bile geçmez ama aileme öyle bir büyü yapmışlardıki normal bir gelin evi gibi algılıyorlardı bu varlıkların yasak evlerini ve yasak köylerini, ormanı geçtik yine düzlük alanda çobanı gördüm arabayı durdurdum dayım nereye gidiyorsun dedi, çobana diyeceğim birşeyler var sen burada bekle dayı dedim, selam verdim çoban beni görünce şaşırdı ve huzursuz oldu bu açık açık belli oluyordu yüzünden, selamımı aldı yine de, hocanın yanına vardım dedim, iyi etmişsin dermanın olur inşallah dedi, sonra arabaya baktı, arabanın içindeki dayımı süzdü bir süre, dayım farketmişti çobanın ona baktığını, ne oldu çoban emmi dedim niye bakıyorsun dayıma, bu büyülenmiş oğlum haberin ola dedi, biliyorum dedim zaten buralara gelme amacım ailemin kurtulması bunların şerrinden, beni mazur gör oğlum dedi ömrüm dağlarda geçti görmemem gereken şeyler gördüm duymamam gereken şeyler duydum, sendeki varlıklar bu yaşıma kadar gördüklerimden şerli, lakin sendekilerden beter sadece bir olay gördüm bu yaşıma kadar o gün bu gündür aha bu tepelerden ve köyümden uzaklaşmam, daha şerli ne gördün dayı dedim anlat.
Ne sen sor ne ben anlatayım anlatmaya benim mecalim, duymaya senin sığan yetmez, lakin şu kadarını söyleyebilirim 17 yaşındaydım tamı tamına 38 sene evvel idi, sadece buralarda bu gördüğün ovalarda, ileriki dağlarda durmaz, o dağ senin bu yayla benim gezer dururdum, en uzak dağlara gider sürüme çobanlık ederdim, kendi halimde bir gençtim, şuan 55 yaşındayım tam 38 sene evveldi onu görüşüm ama ben o günde kaldım oğlum, ben hala 17 yaşındaki halimleyim çıkamıyorum o günden, kurtulamıyorum o günkü gördüklerimden, bırakmıyor peşimi hayali, olanları gördüğüm, o mahlukatı gördüğüm günü düşünüp kabusla uyanmadığım bir gecem dahi olmadı, 38 yıldır unutmaya çalıştım lakin ne fayda, 17 yaşıma kadar gezmediğim dağ kalmadı ama 38 senedir bu gördüğün yerlerden başka yerlerde gütmedim davarımı, bir daha onu görürüm bir daha öyle bir olaya şahit olurum korkusuyla, şimdi sen bana anlat diyorsun nasıl anlatayım o geceyi, nasıl tekrar yaşayayım o geceyi, senin kötü bir ademoğlu olmadığın belli lakin bir kere sana bulaşmışlar o sebeptendir senden uzak olmayı istemem, tamam dayı dedim kusuruma bakma sende haklısın, gözlerim doldu kendimi zor tuttum, ömrü dağda geçmiş envai çeşit şerli varlık görmüş birisi ama benden uzak olmak istiyor, o an anladım başımdaki bela çok ciddiydi, bindim arabaya sigaramı aldım elime izin var mı dayı dedim, keyfine bak yeğenim bir tek de bana ver dedi, yaktık iki sigara yola koyulduk, hayırdır ne konuştun çobanla bana neden dik dik bakıyordu dedi, aman dayı bilmiyor musun bu civarın insanı bir garip bu da yarım akıllının tekiydi ondan dik dik bakıyordu bir problem olduğundan değil yani deyip geçiştirdim, yol boyu konuşamadık dayımı evine götürdüm, akşam da olmuştu dur dayı dedim bende geliyorum size...

O köye gitmemeliydimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin