Hoca tencereye önce sobanın üzerinde kaynamış olan suyu boşalttı, ardından keçeli bir kalemle yuvarlak şekilde yırtılmış kağıtlara arapça kelimeler yazdı.
Bütün dikkatim ile ne oluyor ne bitiyor izliyordum, aktardan alınan bazı malzemeleri bilirsiniz böyle değişik sabun tarzında yada ot tarzında şeyler vardır, hocamın yanında da ona benzer bir kaç malzeme vardı.Malzemeleri tencereye dolduruyordu kendini sağa sola doğru sallayarak ufak bir sesle arapça sözcükler söylüyordu.Buraya kadar herşey çok duru ve temizdi, kaynar suya keçeli kalem ile yazılmış kağıtları attığında kağıdın üzerindeki keçe yani mürekkebi suyun içinde kağıdın üzerinden silinmeye başladı, mürekkep suyun dibine doğru çöküp dip kısmında büyük bir nokta oluşturdu.Hocam bu sırada kendini daha hızlı sağa sola sallayıp ayetleri daha hızlı okuyordu ses tonu aynıydı.
Tuvalet suyunu o kaynar suyun içine döktüğünde hocanın evi sallanmaya başladı, panikten deprem oluyor deprem oluyor diye bi ufaktan ayaklandım fakat çoban emmi kolumdan tutup oturttu beni.Hocam ile zaten iletişime geçemiyorduk, gözleri kapalıydı sağa sola sallanıyordu bişeyler söylüyordu fakat ben hiçbir şey anlamıyordum.
Tuvalet suyunu o kaynar tencereye döktükten aradan geçen 5 dakika sonra dibe çöken o mürekkep yüzeye doğru çıktı ve o an hocamın ses tonu o kadar fazlaydı ki okuduğu şeyi çok daha hızlı okuyor ve çok fazla sesli okuyordu, bu aralıklarda tabi penceler zangır zangır titriyor, arka tarafta kalan mutfağın kapısı bile pat pat çarpıp kapanıp açılıyordu.
Hocam bir anda gözlerini açtı ve sadece 2 kelime bir sözcük söyledi, tekrar ede ede bas bas aynı şeyi söyleyip duruyordu.
Boncuk boncuk terliyordu hocam, o güzelim suratı kıpkırmızı olmuştu kendini sıkmaktan, dediğim aktar malzemerine benzeyen fakat hala ne olduğunu bilmediğim ot tarzında bitkiyi uç kısmından yakıp suyun içine attı.Otu atar atmaz ortalık karıştı mutfaktan tut bütün odaların ampulleri patladı, oda kapkaranlık kaldı.
Sobanın o yanan ateşi küçük küçük görüntüler veriyordu evin içinde ve kimseden çıt dahi çıkmıyordu.Çok fazla korkmuyordum çünkü yanımda hayatımı kurtarmış hocam ve onların bir çoğunu öldürmüş çoban emmi vardı.
Hoca o karanlığın içinde sanki birisiyle konuşuyor gibiydi, ama bu konuşma karşısındaki insanı sorgularmışcasına gibi bir konuşmaydı.Arapça değilde türkçe konuşuyorlardı hocam "neden" diye soruyordu aldığı cevaplar hocamı dahada inatçı yapıyordu.Bir ara hocamın çok sinirlendiğini hatırlıyorum, o sinirle söylediği kelime hala aklımda " el ------ cehennem -----"
o kelimeyi söyedikten hemen sonra hocam nefes alamamaya başladı suratı pancar gibi kızardı.
Boğuluyor gibiydi konuşamıyordu çoban emmi hemen o büyük tencereyi devirdi.Sobanın yanında bulunan lüküsü aldı yaktı etraf aydınladı.Hocam derin bi nefes aldı verdi.Çok yorgun ve halsiz görünüyordu ne oldu diye soramadım hocam sobanın yanındaki minderde dinlenirken benimde telefonum çalıyordu.Dışarıya doğru çıktım o sırada arayan annemdi insan annesinin telefonunu açmaya çekinir mi ?Ben çekiniyor, korkuyordum.Psikolojim o kadar alt üst olmuştu.
Hiç hocama sorma gereği duymadım, çünkü ailemi özlemiştim yaklaşık 2 gündür ev ile iletişimim yoktu, annem babam ne yapıyorlar, nasıllar hiçbir şey bilmiyordum.
Açtım telefonu anne ? dedim.Nerdesin sen ? 2 gündür eve gelmiyorsun yine arkadaşlarında mı kalıyorsun, bana neden haber vermiyorsun kaç kere söylüyorum kalırken haber ver diye azarlıyordu annem beni.Sevinmedim diyemeyeceğim çünkü insan annesinin kızmasını bile özlüyor göremedikçe.Anne kusura bakma unutmuşum arkadaşlarımla dizi film falan izlerken unutuyorum biliyorsun diye geçiştirdim.Tamam oğlum bugün eve gel hem bak düğün hazırlıkları yapıyoruz, yakında dayın evlenecek ayıp olur oğlum gel dayına yardımcı olursun dedi.İçimden yine hay gibeyim böyle işi ben o eve gitmem onlar kafayı yemiş diyorum ama bir yandan da mutluyum.Annemin sesini duymak hatta normal bi şekilde sohbet etmek iyi olduklarını bilmek beni baya mutlu etmişti.
Yarın nasıl eve giderim, yada gitmeli miyim diye kafamda planlar kurmaya başladım bu kadar derdin içinde bi sigara yakıp usul usul içtim.Sigarayı bitirdikten sonra içeriye geçtim hocamın yanına doğru yanaştım.Hocam iyi misin ? Benim yüzümden bu kadar şey yaşadınız kusura bakmayın, affedin.İyice duygusala bağladım o dakika, sonra hocam elini omzuma koydu ve "dirayetli ol evlat, derdi veren Allah devasını da verir elbet" dedi.Hocama yaptığı ayinde ne olduğunu soramıyordum çünkü anlatacak kadar halinin olduğunu düşünmüyordum.
Bu yüzden hocam siz çok halsiz düşmüşsünüz yatın uyuyun, dinlenip kendinize gelin dedim.
Sobanın yanındaki o küçük minderda hocam istirahate çekildi.Çoban emmi sobaya 2 büyük kütük atıp kapıyı çekti.Yanıma bi tabure uzattı geç otur konuşalım evlat diyerek sözlerine yer verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O köye gitmemeliydim
HorrorHerkese merhaba, Yıllar öncesinde yazdığım fakat birçok yerde hikâyemin kopyalanıp devamını bir türlü getiremeyen birçok insan gördüm. Hikayem oldukça eski ve Wattpad'de bulunmadığı için buraya eklemeyi düşünmüştüm. Uzun zaman içerisinde neler değiş...