Bölüm 26

9.4K 126 77
                                    

Çoban ile beraber sürüsünü otlatmak için tepelere doğru yol almaya başladık, attığım her 10 adımda bir arkama bakıyordum ve her arkama bakışımda siyah gölgelerin ufak ufak parlayışlarını görüyordum.
O an yürüdüğümde içimde o kadar garip bir his oluşuyordu ki sizlere anlatamam, sanki birşeyler sizi takip ediyor siz gölgeler şeklinde görüyorsunuz ama içinizde garip bir duygu varmış gibi onların varlığını hissedebiliyorsunuz.
Dayanamayıp çoban emmiye sordum, çoban emmi'de o sırada yine türkçe olmayan arapça 4 kelimelik sözleri sürekli tekrarlıyordu. "Şhebba .... si .... felak" sürekli bunu söylüyordu.
O kadar çok şey yaşıyorum ki artık söyledikleri falan zaten normal gelmeye başladı, ben zaten kendimi salmışım, artık tamam bugün yarın çarpılırım olur biter diyorum.
Şimdi arada gülen insanlar olacaktır elbet ama bir kaç hafta içinde o kadar olması imkansız, korkunç gerilim dolu günler yaşıyorsunuz ki, delirme noktasına geliyorsunuz.
Neyse döndüm çoban emmiye, emmi bu varlıklar bizi takip ediyor ama sende mühürlü yüzük var ya beni alıp götürürlerse ?
Duraksadı biraz 4 kelimeyi tekrarlayıp bitirdikten sonra korkma, dedi.Ben söylediğim kelimeler ile seni koruma altına alıyorum sana hiçbir şey yapamazlar.
Ufakta olsa rahatlayabildim biraz, bi güven verdi çobanın o sözleri.
Her neyse otlak yeşilliği bol olan çevrede taşın toprağın bol olduğu büyük bir yamaca ulaştık.
Çoban'da bende nefes nefeseyiz çıkardım cebimden bi dert sigarası yakayım dedim kayanın dibinde, çıkardım çakmağı verdim ateşi.Alev tam tütün ile buluşacakken çoban emmi 5 metre falan ilerden "SAKIN, YAPMA,DUR!" diye bağırması ile birlikte ben sigara ile çakmağı zaten elimden düşürdüm.Öyle bir hışımla geldi ki çoban emmi baya irkilmiştim.
Aman emmi sakin ol, ne oldu? dedim.Evladım sen kendini öldürmeye mi çalışıyorsun? Bu varlıklar şerli varlıklar 3 harfli varlıklar hiç büyüklerin söylemedi mi sana tenha yerde küle basmak, kül düşürmek onları öfkelendirir, kinlendirir.
İçimden az daha bok yoluna gidiyorduk lan diyorum, bir yandan aman emmi vallaha bilmiyordum bana izah et nedir ne değildir bilelim diyorum.
Emmi kıvrıldı köşeye doğru bende kayanın dibine yaslanmışım sivri tarafı sırtıma batıyor, düzelteyim derken kafamı sağa çevirmemle dehşete düşmem bir oldu.
Mantığa sığmayan şeyler görüyordum ve artık ben kesin bu şerli varlıkların etkisinden dolayı deliriyorum, delirdiğimi düşünüyordum.Dağın sağ yamacına doğru yaklaşık 20 metre var yok, küçük bir kulübe tarzı 2 camı olan tek katlı terkedilmiş harabe bir yer.Camlarında karanlık gölge yansımaları hareket ediyor, kulübenin tam önünde alacağımız gelin yani basrinin kızı gülerek bana doğru bakıyor.Ama bu gülmek öyle normal bir gülüş değil, senden nefret edercesine seninle alay edercesine bir gülüş.Çoban emmi kolumdan tutup salladı bir iki kere döndüm çoban emmiye doğru.Bak oğlum diye başladı konuşmaya...
"Bak oğlum hayasızlığa, umutsuzluğa kapılma. Neden burada bizlerin peşimizde olduklarını hala anlayamadın mı ? Bende mühürlü yüzük var, seni'de koruma altına aldım, niye hala buradalar ?" hem meraklı hemde endişeli bir şekilde sordum bende niye emmi niye gitmiyorlar maden bize dokunamıyorlar neden burada dibimizdeler ?
Oğlum bunlar öyle kinli öyle korku dolu varlıklar ki sana dokunamasalar bile kendilerini göstererek senin nevsini kırmaya çalışırlar.Bunlar öyle büyük bir kabile ki seni gölgeleri ile korkutup dehşete düşürürler.Sen zayıf düşesin sen pes edesin diye yapmayacakları pislik yoktur dedi.Elinden geldiğince sağına soluna bakma, onlara kendini dirayetsiz gösterme, sen ne kadar korkmaz onlara korkmadığını gösterirsen içten içe kendilerini yer bitirir onlar.
Şöyle bir 20 saniye durdum düşündüm anam babam dayımgiller hepsi zaten büyünün etkisi halinde, e ben desem bi yandan basri bi yandan 77 bin tane varlık bilmem kaç tane kabile.
İçimden diyorum ki ben bokun en dibindeyim zaten neyden korkuyorum ki ? O an bi saldım kendimi giberim böyle işi diyip derin bi nefes çektim.Bi anlıkta olsa korkum kalmamıştı, sakinlemiştim.
Ee çoban emmi dedim en son bu kül mevzusunda kalmıştık diyince çoban emmi başladı anlatmaya.
Bak oğul bu varlıklar genelde kendilerini çok göstermezler, sen görürsün ama onun o olduğunu anlayamazsın yani bu varlıklar sana kedi köpek kuş olarak bile gözükürler.Yada onlar dumansız ateş oldukları için senin gözle gördüğün boş bir alanda onlar uyuyor, yemek yiyor, hatta barınıyor bile olabilirler.Şimdi düşün oğul gözle görmediğin ama onların yemek yediği bir sofrayı pislersen onlar kinlenmez mi ? 
Haklısın çoban emmi çok haklısın bende onların bizler gibi yaşadığını duymuştum ama olayı hiç bu şekilde düşünmemiştim dedim.Bir kaç dakika sessizlik oluştu, ondan sonra aklıma düştü hocanın anlattıkları.
Tek başına bi çoban nasıl o varlıklıları öldürmüştü, nasıl saklanmıştı, nasıl kaçmıştı aklımda milyon tane soru canlanmıştı.Hoca da akşam ezanı olmadan varın demişti, akşam ezanına bir hayli zaman olduğu için sohbet edecek konu şarttı elbet.
Tam çoban emmiye soruyu soracakken yeşillikleri güden o koyunların arasından o kadar feci bir ses geldi ki o dehşet ile çoban hemen ayağa sıçradı, öyle bir ses ki çırpınmak mı dersin yoksa acı çekiş mi hayatımda böyle korkunç bir ses ne duydum ne işittim.
Çoban emmi koşa koşa sürünün arasına daldı bende peşinden girdim sürünün arasına...

NOT:Bölümleri 1 hafta aralıkla paylaşmayı düşünüyorum, duruma göre de değişebilir.Uzun bir ara olduğu için hikayenin okurları ne durumda haftada kaç okurumuz okuyor, kaç kişi okumaya devam ediyor bu süreci gözden geçirmeyi düşünüyorum.Süreci değerlendirip yoğun istek üzerine hikayenin bölümlerini 5 gün gibi bir süreye'de çekebiliriz velhasıl okur kitlemiz düşükse kitlemizin tekrar toplanmasını bekleyebiliriz.

Sizlerden ricam devamını merak ile bekleyen sevgili okurlarımın yoruma görüşlerini belirtmesini temenni ediyorum.

Sağlıcak ve sevgi ile kalın!
ŞİMDİLİK HER HAFTA BURADA BULUŞALIM! 
                            01.01.2019/05:39
Güzel, mutlu ve huzurlu bir yıl olması dileklerim ile...


O köye gitmemeliydimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin