O köye gitmemeliydim

Bölüm 27

Çoban emmi ile birlikte daldık sürünün içerisine, kendime geldiğimde çoban emmi tokatlıyor, kendine gel oğlum diye sesleniyordu en son.Kan tutar beni düşer bayılırım ama bu kandan çok daha öte bişeydi.
Başta yine saçma sapan şeyler görüyorum bu şerliler yine beni kontrol etmeye çalışıyor diye düşündüm ama olay tamamen bütün gerçekliği ile ortadaydı.
Çobanın sürüsü karışıktı koyunu ineği ne ararsan vardı öyle büyük bi sürüydü bu yani.
İnekleri bilirsiniz öyle sıska cılız hayvan değillerdir.En son gördüğümde ineğin kafası kopartılıp yanda duran küçük bir kazığa saplanmış, vücudunun bazı bölgelerinde tırnak izleri vardı ve o boş arazide sallanan yaşlı ağacın dalına asılmıştı.
Ağacın o yaşlı kovuğunda tırnakla kazınmış bir yazı.
EZ..MA..Kİ
Çoban emmi benim iyi olduğumu fark ettiğinde hemen eline bir taş alıp ağaca doğru yöneldi.
Çoban elindeki taşla kovukta yazan yazıyı sürte sürte sildi.
Yazıyı sildikten sonra çevremizde yüzlerce gölge belirdi, sanki bizi çember haline almış gibi bir izlenim veriyorlardı.Etraftan aşağılayıcı gülme sesleri geliyordu ve inanın bu durum sizleri o kadar rahatsız ediyordu ki yeter artık diyip sağa sola saldırmak istiyorsunuz.
Çoban emmi yazıyı sildikten sonra besmele çekerek ağacın o uzun dalını kopardı, dal kopar kopmaz etraf aydınlandı ve sesler kesildi.
Çoban emmi tekrar bana dönüp iyi misin evlat dedi, iyiyim diye geçiştirdim ama iyi falan olamıyordum.Ayakta duracak dirayetim bile kalmamıştı, koskoca ineğin kafasını kazığa geçirilmiş olarak gör, çevrende sana kahkaha atan şerli varlıklar fakat ortalıkta kimse yok.
İnsan psikolojisini alt üst eden bir durum bunu anlatmak çok zor.
Psikoloji ne kadar bozuk olursa olsun merak değil mi ? Deliriyorum bu yazı ne bu kazığa ineğin kafası nasıl geçti yada niye geçirildi içim içimi yiyor.
Duramadım tabi sordum çoban emmime.Emmi bu yazı neydi ? Emmi bu inekten ne istediler niye kazığa kafasını geçirdiler ?
Emminin zaten işi işinden aşkın içinden dualar okuyor, bir yandan korkuyor.Duasını okumasını bitiren çoban emmi evlat hava kararıyor artık gitmemiz lazım diyince hocamızın yanına doğru yola koyulduk.
O dik yamaçtan aşağıya doğru sürü ile birlikte inerken kafama takılan soruları tekrar sordum, çoban emmi yutkunduktan sonra anlatmaya başladı.
Bak evlat ben sana bunu 1 kez senin anlayabileceğin dilde anlatacağım diyince tamam emmi diyip kulak verdim.Çok dikkatli dinliyordum.
Evladım 3 harfli varlıklar her insana temas edemez, kafasının estiği kişiye musallat olamazlar, bu varlıklar senin tabirinde enerjidir, hızlı hareket ederler hemde çok hızlılardır.
Gözle görünmezler, bizler onları hayvan, insan formlarında görebiliriz.İnsan ve 3 harfli varlıkların boyutları farklıdır ve her insan, kafası estiğinde onların evrenine yada her 3 harfli kafası estiğinde bizim evrenimize gelemezler.Doğuştan medyum olan insanlar vardır, bunlar vasıtası ile 3 harfliler bizler ile iletişime geçebilir, yada bizim evrenimizde bulunabilirler.
Amma ve lakin öyle bir durum vardır ki yani bizim yaşadığımız durum;
Kişiye büyü yapılır, bu büyü durumdan duruma değişir.Yani demek istediğim şey şu ki size yapılan büyü ailenize yapılmış, bazı büyüler kişiye yapılır.O kişi kendini yer bitirir öldürür.Daha aksi bir olay ise yapılan büyünün etkisinin çok büyümesidir.Bizim durumumuz gibi, yani öyle bir büyü yapılmış ki öyle 3 harfliler musallat olmuş ki köyler parçalanmış, insanlar ölmüş.
Emmi sen baya ilimli birisin peki bu inekten ne istediler ki ?İneğin onlara ne zararı vardı da onu öyle bir hale soktular ?
"Evladım diyip elindeki yüzüğü gösterdi, şu yüzük olmasa belki beni de bu şekilde görebilirdin.
Sana ne demiştim ?Asla kendini kaybetme, pes etme onlar senin korkularından beslenir.Şimdi yaptıkları şey sizi bu hale getireceğiz bakın diyorlar.Bizi korkutmaya çalışıyorlar.Günahı, dili olmayan bir hayvanı bu hale sokan bu pis şerliler biz pes edersek bizleri ne hale getirirler." dedi.
Çoban emminin bu uzun konuşmasından sonra ona hak verdim ve kendi içimden cesaretli olup ne görürsem göreyim kendimi tutacağım demeye başladım.
Hocamın evine geldik kapıyı çaldık, hocam kapıyı açınca ben yine içten içe mutlu oldum, selamın aleyküm, aleyküm selam derken gün içinde yaşadıklarımızı hocamıza anlattık.
Durum gittikçe ciddileşmeye başlıyor bu işi bir an önce halletmeliyiz yoksa başaramayacağız dedi hocam.Sohbet bittikten hemen sonra hocam bana dönerek oğlum sana bahsettiğim ayini bu gece yapacağız yoksa yapmadan bu şerlilerin öfkesi ile yok olup gideceğiz dedi.Sobanın köşesine koymuş olduğu tencereyi, kağıt parçalarını aldı banada evladım heladaki senin getirmiş olduğun tuvalet suyunu getir hele dedi.Geçtim helaya, lavaboya tuvalete yani bilmeyenler vardır belki köyde yaşlı insanlar böyle söylerler.Tuvalet suyunu alıp hocamın yanına doğru geçtim...

Değerli arkadaşlarım, bir sonraki bölüm çok sonra geldi bunun için üzgünüm.Kitabımın geçen süre zarfında fazla okunduğu ve okur arkadaşlarımın çok fazla yorum atması beni çok sevindirdi.Bu süreç içerisinde yaklaşık 20 bölüm kadar stok yapabildim.
Diğer türlü gecikme yaşayabiliyordum, yada zamanında yayınlayamıyordum, yazamıyordum.
Bu sorunun önüne geçmiş olduk en azından, ınstagram üzerinden çok fazla mesaj aldım.
Amacım sizlere saygısızlık etmek yada sizleri merak içinde bırakmak değil, sizlere daha güzel bir anlatım, düzen sağlamak için uğraşıyorum.
Sabrınız için çok teşekkür ederim, iyi okumalar dilerim.