Hissizlik öyle birşey ki.Ne yapacağını bilemezsin.Ama insanlar seni asla anlamaz.Asla.Anlamamakta hatta acı çektirmede inat ederler.Bir insan vardır.O senin için kardeştir,vücudunun diğer yarısıdır.Ama sen sadece öyle sanarsın.Gerçekler öyle değildir ama.Gerçekler acıdır.O yüzden sonra gösterir kendini.Ne kadar geç olursa ,o kadar acı verir.Ne kadar geç olursa,o kadar hayaller kurdurur.'hayal' değil 'hayaller'.Hayaller kurarsın ya hani,onların gerçekleşeceğini umut ederek.Hayallerin,dost dediğin insanla gerçekleşmesini umut ederek.Sanarsın ki;o seni olduğun gibi kabul ediyor,en önemlisi sanarsın ki;o da seni kardeşi gibi görmüş,oda seni sevmiştir.Ama bunları sadece 'sandığını' anladığında onun seninle işi bitmiş,onda olan zamanın sonuna gelmişsindir.Senin ebedi sandığın dostluğu o çoktan bitirmiş..Hissizlik bu noktada devreye giriyor işte.Adil olup sende onun kurallarına uyarak,ebedi sandığın dostluğu bitirmeli misin? Ama adalette vicdanımız ile yasalar arasında bir yerde durmuyor mu? Yasaları ,onun yasalarını, siktir edersin.Vicdanına kalmışsındır.Ha ama bu arada hala onun seni dost bildiğini sanıyorsundur.Zaman geçer,geçer.. Bir bakmışsın o canını bile verebileceğin dost;çoktan başkasına 'dostum' demiştir.
Sonra umut fısıldar.
'Bir kez daha dene.'
Toprak,sandığımdan çok..Duygulu.
Duygulu bir erkek.
Duygulu bir erkek ne zaman kırılır ki? Ihanet edince herhalde.Paul'un dediği gibi Irmak için kavga ettiği erkek için cümleler sanırım.Irmak için kavga ettiğini hatırladığımda ister istemez huysuzluk yapmama neden oldu.O Irmak denen kızı o kadar merak ediyordum ki.Toprak'ın sevdiği kızı.Aşık olduğu kızı.
Onun bitirmiş yada bitirmeye hazır olduğu dostuysa umrumda değil.
-Cemre,teşekkür ederim tatlım.Istersen sen bizimle hastaneye gel?
Toprak'ın annesiyle elimdeki temizlik malzemelerini bırakıp ayağa kalktım.Annem annesiyle kaynaşmıştı ve annem yangının kalıntılarını temizlikte yardım için haftanın son günü olan bugün sabah erkenden buraya gelmişti.Bende peşine takılmıştım tabii.
-Gerek yok aslında,siz gidin.
Annem geldi o sırada.
-Cemre o yaptığın limonlu kekten yapıp,hastaneye bizim için getirirsin değil mi?
Ne diyordu bu kadın?
-Olur.Kaç gibi getireyim?
Bunu anneme sert bakışlarla demiştim.Toprak'ın anneside 'zahmet olmasın,cart curt' diyerek beni daha çok sinir etti.
Çaresiz Irmak ve Toprak için sevilmeyen annem sayesinde limonlu kek yapacaktım.
*** (Toprak)
Alçıdan yeni çıkmış bacağımın yanması kötü olmuştu.Gerçi o kadarda yanık yoktu ama.Nasıl uyuyakalmıştım o sigarayla?
Ama hala o dostum dediğim piçin yaptıkları aklımdaydı.Madem Irmak'ı seviyor,aşık en baştan beri.Bunu söyleseydi,bende ona göre hareket etseydim.Eğer şimdi güzellikle deseydi yine hoş karşılardım.Ama öyle birden gürleyince ne yapayım tutamadım kendimi kavga çıktı.Elimde olsa o Irmak'ı kapatacağım bir odaya erkeklere yasak olacak.
Abiler bence bu odaya kapatma işlemini kardeşlerine uygulayabilirler.Buna hakkımız var abi olarak.
-Toprak,misafirimiz var.Yan komşumuz.
Yan komşumuz? Cemre? Yoktu.Umrumda değildi zaten.
Merhabalaştık ve o saçma hastayla yardımsever,iyi kalpli hasta ziyaretine gelmiş misafir konuşmaları..
Yaklaşık 1-1,5 saat sonra Cemre elinde bir kek ile geldi.Aslında güzel kızdı.Kızıl dalgalı saçları ona farklı bir hava veriyordu.
-Getirdim keki,dedi.
-Irmak'a odasına koyalım.
Annesi böyle deyince Cemre rahatsız oldu sanırım.Ne biliyim böyle sinir olmuş gibiydi.
Bu kızda beni çeken bir şeyler vardı.
-Irmak'ın yanında Lara var.Ziyarete gelmiş,dedim.
-Tamam onada koyalım o zaman,Cemre'nin annesi aksine çok cana yakındı.
Keklerimizi yedik,sohbet ettik.Yaklaşık bir yada bir buçuk saat sonra kalkıp gittiler.