Sabah gürültüyle uyandım.Aslında gürültüden kastım,Beste ağlıyor Buse ise annem ile kavga ediyordu.
Hayatta sürekli dışlandığımı hissediyorum.Herkes adımı bilse de herkes sadece adımı bilir.. Ben adımı değil,neni bilmelerini isterdim.
Ev içinde geçerli bu.Buse ve Beste için sadece bir kardeş;annem ise ah onu boşversenize.Beste duygusaldır ki bu benim için hiç iyi değildir çünkü duygusallıktan nefret ederim.Buse hakkında pek bir fikrim yok çünkü her ne kadar geceleri aynı havayı solusakta onu tanımıyorum.Ama Beste ve Buse çok yakınlar.Gerçek kardeş gibi.Çok isterdim bende onlar gibi olmayı.Ama neden bilmiyorum onlar beni kabul etmiyor etselerde alışamıyoruz.
Şimdi de aynı şekilde onların ikisi bir olup anneme karşı çıkmışlardı.
"Senden nefret ediyorum! Ne halin varsa gör tamam mı? Git şimdi. Git Amerika'ya!" Buse'nin bu sözlerini duyar duymaz odamdan fırladım.
Beste merdivenlerde oturmuş ağlıyor,Buse ise merdivenlerin sonunda annem ile bağırışıyordu.Hızlıca Beste'nin yanına gidip saçlarını geri attım.
"Neler oluyor?" Başını hafifçe kaldırıp sessizce fısıldadı."Annem,gidiyor sonunda."
Buse haddini aşmış,merdivene dizili olan saksıları devirmeye başlamıştı.
"Hey! Durur musun!" Ah! annem ne kadar da düşünceliydi!
"Düşünceye bak sen be!" Buse neden böyleydi ki? Ben takmıyordum çünkü biliyordum birşeyleri bahane edip gideceğini..
"Anne! Gideceksen uzatma ve git!" diyerek olayları hızlıca ileri sarmal istedim.Buse intihara meyilli bir ergenmiş gibi kasılıyordu.Beste hızlıca onu yukarı götürdü be en son kilit sesi duyuldu.
Anladım ki ben halledeceğim.
"Anne,tamam gidebilirsin hadi."
"Gerçekten iş için gidiyorum ve size aylık düzenli olarak bol bol para göndereceğim." Evet işi ne olabilir haydi tahmin edelim.Fahişe!
"Paraya ihtiyacımız yok.Burası bir Los Angeles değil burası bir İstanbul ve iş bulma olanağımız var." Bunu ben mi demiştim? Gelecek berbat bir şekilde bok gibi görünüyordu.İş bulmak ha! Lanet olsun!
"Olsun ben para göndereceğim." Hala neyden bahsediyordu bu kadın?
"Anne sana ihtiyacımız yok gördüğün gibi.Haydi git artık."
Sorun sevgide değil sadece denk getiremiyoruz.
Annemi sevmiyorum.
"Tamam al üç tane kredi kartı.Beste ve Buse'ye sen verirsin.Ben her ay düzenli olarak ödeyeceğim zaten elektrik,su gibi onlar benim hesabıma benden ödeniyor siz sadece yemek parası..."
"Tamam."
Ve kapıyı açıp gitti.
Veda bile etmeden,gitti.
Annem,arabaya binip bizi bırakıp gitmişti.
Kredi kartlarını bilmediğim bir yere fırlatıp koştum.Adres belliydi,Paul.
Evine nasıl o kadar hızlı gittiğimi ben bile anlayamadım.
Odasına girdiğimde gömleğini giyiyor olmalıydı ki yarı çıplaktı.
"Heey,kapıyı neden koydum ben oraya? Ah bir dakika,sana ne oldu?!" Gidip boynuna sarıldım.
"Annem,defoldu." yavaş yavaş ellerini belime doladı.
"Bunu bekliyorduk zaten Cemre." Haklıydı.
"Veda bile etmedi.Zaten beklemiyorum." Haksızdım.
"Veda etmesini bekliyordun." Haklıydı.
"Umrumda bile değil." Haksızdım.
"Okula gitmeyelim.Sadece uyuyalım?"
Ve yatağına girip sarılarak sadece uyuduk.
Paul annemden daha çok yanımdaydı,daha çok seviyordum onu.Beste'den Buse'den bile.
Ne kadar bok bir hayatım vardı.Ailemden bile daha çok sevdiğim bir çocuk.Paul için canımı veririm annem için asla.
Ne kadar bok bir hayatım vardı.Korkarım,bu bokluğun içerisinde bir de aşık olduğum çocuk vardı.Benimle sadece eğlenen Toprak.
Ne kadar bok bir hayatım vardı.Beste ve Buse ile hiç beraber olamamıştım.Onların ikisi ben tek.
Ne kadar bok bir hayatım vardı.Sam.Unutmuştum fakat hala o piç gülüşü aklımdaydı.
Ne kadar bok bir hayatım vardı.Amerika'daki dostum.O artık yoktu.Bizde unutmuştuk birbirimizi.
Ne kadar bok bir hayatım vardı.Babamı özlüyordum.Türkiye'ye geldiğinden beri babam rüyama giriyor,bana sarılıp gidiyordu.Yanımızda olsaydı.. Ölmeseydi.
Ne kadar bok bir hayatım vardı.Birde şimdi iş bulmak zorundaydım.
Ne kadar bok bir hayatım vardı.
Ne kadar bok bir hayatım vardı.
Ne kadar bok bir hayatım vardı.
Düşüncelerimi kapıyı hızla açan biri böldü.Yüzüm Paul'un boynuna gömülmüş halde olduğu için kimin geldiğini göremedim.
Kimmiş peki gelen?
Toprak.