Yılbaşı sadece bir gün.Beni için yıl okulların başlamasıyla başlar.Dönemin ortasında soğuktan donmuşken karların ortasında yapılan geri sayımla değil.Bundan olsa gerek,pek heyecan yoktu sabah uyandığımda.
Dünya aynada makyaj yapıyordu.
"Dün neler oldu öyle?"
"Ne olmuş?"
"Toprak ile Lara ürkütücü bir şekilde tartışıyorlardı ve seni göremedim.Toprak ile olduğunu sanıyordum."
Dünü hatırlayınca yüzüm ekşidi ve başımı yastığın altına gömdüm.
"Cemre.Anlatacak mısın?"
"Benimle oyun oynuyor.İstediği zaman konuşup istediği zaman susamaz.Onun gözünde hangi roldeyim bilmiyorum ama bana böyle davranmasına izin veremem."
"Sen de hiç konuşmamayı denesen?"
"Evlerimiz yan yanayken bunu beceremem.Ama becermem gerek sanırım.Evet bende susacağım.Zaten hevesli görünmemek için susmayı tercih ediyordum hep.Zor olmayacak..Umarım."
O sırada Buse odaya bir hışımla girdi.
"Dönüyoruz! Çabuk,toparlan hemen Cemte!"
Bu tavrının Erdem ile olacağını sanmıyordum.Ama dün Erdem ile konuşmaya gittiğinden beri onu hiç görmemiştim.Askında Erdem'in ters bir laf etmesi Buse'yi buradan kovalamaya yetecekti.
"Erdem için mi bu?" dedim daha sakin bir sesle.Tam kapıdan çıkacakken ateş saçan gözlerle bana döndü.
"O gerizekalı umurumda mı sence? Eve hırsız girmiş.Orada olmamız gerekiyor hemen."
Şaşkınca Dünya ile tek kelime etmeden eşyalarımızı toparladık.O da bizimle geliyordu.Ve tabii Paul bizi yalnız bırakmak istemediğini söyledi.
Dünya Poyraz'a gelmemeleri ve burada tatilin tadını çıkarmaları gerektiğini söyledi.
Lara'ya bakmak istemiyordum.Yüzünde keyif ifadesi olduğuna emindim.Kız lanet okumuştu sanırım.Hatta sırf biz eve geri dönelim diye bizzat kendisinin eve girdiğini bile düşünüyordum.
Uçakla geri döndük.
Açık olan kapıyı Umut karşılar gibi sonuna kadar açtı.Arzu salonun ortasında polis ile konuşuyordu.Direk yanlarına gittim.
"Neler oluyor?"
"Hırsız girmiş."
Biz evi onlara emanet ediyoruz ve kız 'girmiş' diyor.Evet kafayı fıttırmaya başladım.
"Hırsız eve girmişken siz neredeydiniz?" diye anlamsız bir çıkış yaptım.Sahi neden öyle dedim.Sanki onlar kapıyı açık bırakarak gizliden gizliye emanet eve davet etmişlerdi.
Toprak'dan olsa gerek,diye düşündüm.Sabah iyi bir başlangıç yapmadım ve kafam iyi değil.
Daha fazla kırmamak için yerimi Paul,Dünya,Beste,Buse'ye bırakarak yukarı çıktım.
Ilk olarak babamın vermeye kıyamadığımız eşyaları depo ettiğimiz odanın kapısına gittim.Bacaklarımın bağı çözüldü.O odaya girdilerse ne yapardık? Üçümüzde kahrolurduk,toparlayamazdık.Çünkü girdikleri takdirde saat,yüzük gibi değerli eşyaları almadan gitmezlerdi.
Derin bir nefes alarak kapıya doğru elimi uzattım.Umarım hala kilitlidir diye dua ederken gerçekten kilitli olduğunu anladığımda içimi bir sevinç kapladı.
Geri kalan şeyleri çalsalarda umurumda değildi artık.Kapının kolunda hala elimin olduğunu gören Arzu yanıma geldi.
"Hiçbirşey almamışlar.Herşey yerinde."
Bu.. Korkutucuydu.
Bu kadar büyük bir eve gelip de hiçbirşey almayana hırsız denebilir miydi?
Buna ancak bir takipçi denilebilirdi.
Ürkütücü bir takipçi.