Site kapısının önüne siyah orta derecede yaşayan bir aileyw uygun araba geldi.Icinden bir erkek çıktı.Bunun Emir oldup olmadığına emin olamadım.Erkek arabadan indi ve soran gözlerle bana baktı.
-Kristeen? dedi.Elimde olmadan bir rahatlama duydum.
-Evet,ama Cemre adını kullanıyorum. dedim.Kristeen adımı hiç kullanmadım ki.
Arabanın sigara kokusu bana grubumuzu hatırlatmıştı.Ve Sam'i.
-Ee sizin oralarda da bir Beyoğlu var mı? dedi Emir.Fakat dediği Beyoğlundan birşey anlamamıştım.
-Beyoğlu ne?
-Yaşadıkça öğrenebilirsin ancak.
Bence tehlikeli olduklarını sanıyorlardı.Hani şu 'biz kötü adamlarız,havalıyız.' diyenler gibi.
-Nereye gideceğiz? dedim.En azından belki bildiğim bir yere sürüyordur arabayı bu tanımadığım çocuk.
-Istiklal Caddesi. dedi.Hah orayı biliyordum işte.
***
Kapıda Dünya bizi bekliyordu.Emir'i görünce koşarak boynuna sarıldı.
Bir bara girecektik.Barın ismi 'Ambar'.Ne demek olduğunu anlamadım.Eve gidince anlamına bakacağım.Kapıda ki tabelada ise 'damsız girilemez' yazıyordu.Ne demek olduğunu sorunca 'partner lazım' dedi Dünya dalga geçer gibi.
Herşey iyi güzelde ben kalmıştım.Damsızdım yani.Surat asıp durdum bende.
-Dur ya suratını asma.Tan'ı mı çağırsak Dünya? dedi Emir.
-Tan buranın sahibi Cemre.Çok iyi biri.Ayrıca da bizim eski dostumuz rica edersek kırmaz bizi,dedi Dünya.Çaresiz başımı evet dercesine salladım.
Tan sarışın yeşil gözlü dikkat çeken bir tipti.
-Oo,dedi bizi görür görmez.Emirle ayaküstü sohbet ettiler.Saçma sohbetlerinin sonunda nihayet akıllarına gelmiştim.
-Tabiki.Cemre'ye ben eşlik ederim seve seve,dedi.
Tanımadığım bir çocuğun koluna girmiş bara doğru ilerliyordum.Beste ve Buse bu halimi görse beni döver Paul ise beni niye çağırmıyorsun diye tirip atardı.
Bar oldukça havasızdı.Sigara dumanı o kadar yoğundu ki nefes almak çok zordu normal bir insan için.Bir kez daha Sam'i ve grubumuzu hatırladım.
-Ee anlat bakalım kendini,diye lafa girdiğinde Tan düşüncelerimden uzaklaştım.Dünya ve Emir çoktan kalabalıkta dans edenlere karışmıştı.
-Türkiye'ye yeni geldim işte.
-Neredeydin?
-Amerika.
-Oradan buraya gelmek zordur eminim.Baba mesleğinden dolayı falan mı geldiniz? dedi.
-Babam vefat etti,dedim.Babamı hatırlayınca gözlerim ister istemez dolmuştu.
-Afedersin,bilmiyordum.
-Sorun değil,dedim yarı tebessümle.
-Geçelim bu konuyu.Kaç kardeşsin?
-3.
-Küçük müsün büyük mü?
-Inanması zor ama biz üçüzüz.
-Oha.Yani afedersin hiç karşılaşmadım.
-Bende hiç karşılaşmadım şaşırman normal.
Tan kafa biriydi.Gecenin ilerleyen saatlerinde Dünya,Emir,Tan ve ben sohbet edip dans ettik.Türkçe'yi pek anlamadığımı biliyorlardı bu yüzden sabırla tane tane konuşuyorlardı.
Ve Dünya'nın 'bar arkadaşları' diye tanımladığı yeni kişilerle tanıştım.Doruk,Derya,Ada,Alev,Çağdaş..
Alev Isviçre anılarını anlatırken saat 4.13'tü.Çok fazla içmemiştim ama başım çatlayacak gibi ağrıyordu.
-Uyumak ister misin? dedi Tan.Başım o kadar ağrıyordu ki durduğum yerde uyuyacak gibiydim.
-Keşke şuan mümkün olsa,dedim.
-Evine bırakayım seni?
-Evim buraya çok uzak.Senin bir de dönmen var.Dünyaları beklerim.
-Duramayacak gibisin.Benim evime götüreyim? Çok iyi bildiğim bir ot karışımı var yaparım ağrın da geçer.
-Bilemiyorum.
-Evim hemen üstte,dedi.Eğer bunu Tan değil de başkası söyleseydi asla ama asla gitme düşüncesinde bile bulunmazdım.Ama Tan çok içten ve samimi birine benziyordu.Ayrıca ayakta durmaya bile halim yoktu.
Issız caddeye çıktık.Yerlerde hareketli geceden kalma kalıntılar vardı.Aynı binaya başka bir kapıdan girdik.
-Burası hep böyledir.Gece hayat yaşanır sabah ise durgunluk çöker.Polislerin en sevmediği,tiksindiği yerdir Beyoğlu.Çünkü cinayetlerin kökü hep Beyoğlunda çıkar..Dedem eskiden burası böyle değildi der hep.Yıpratmışlar burayı..Yorulmuş sanki Beyoğlu.
Tan çok akıcı konusuyordu.Fazla olgundu sanki.Yaşadıkları vardır elbet diye düşündüm.
Eski bir binanın girişinde bizi demir bir kapı karşılıyordu.Demir paslanmıştı.Açınca 'merhaba' der gibi gıcırdıyordu.Ilk defa böyle biryer görmüştüm.Merdivenler eski,duvarlar dökülmüştü.
-Bakma öyle.O gıcırdayan kapı ne kadar eski olsa da bizi korur.Uyurken onun sesi o kadar yüksek gelir ki bana.Kimin binaya girip çıktığını rahatça öğrenebiliyorum sesinden hemen uyandığım için.
Evin kapısıda tekme atsam açılacak gibiydi.Ama Tan tekme atmak yerine anahtar kullanmayı tercih etti.
Içerisi eskiydi.Oldukça eski.Hemen kapının ardında evde tek olduğunu sandığım bir çift kanepe ardında ise bir kaç metre uzunluğunda mutfak tezgahı.Mutfak dolaplarının yarısı yoktu.Hemen sağ tarafta bir hol bulunuyordu.Bu holde iki tane dolap.Ve bir tanede açılan yatak Ne kadar değişikti.Hol ise açılan yatak uzunluğundaydı.Holün sonunda ise içinde çift kişilik bir yatağın ve banyonun bulunduğu bir oda.
-Evimiz güzeldir.
-Sevgilin falan mı var?
-Hayır ev arkadaşım.
Tan'ın barın sahibi olduğunu söylemişlerdi.O barın sahibinin buradan kat kat lüks biryerde oturması gerekirdi.
-Zevkli olur ev arkadaşları,dedim.Tan ise ot karışımları yapıyordu.
-Cem çok.. Yani anla işte.Gunubirlik yaşayan biri.Evi otek gibi kullanır.Ondan holdeki yatağı ona verdim.Ama çok eğlenceli biridir.
-Aslında bende evi otel gibi kullanırdım.
-Türkiye'ye gelmek herşeyi bozdu diyorsun yani.
-Aslında evet.Yani binevi buda bozdu.
-Başka nedenler?
-Sam'den ayrıldım.Daha doğrusu o terk etti.
-Kalsaydında evini ev gibi kullanmak zorunda kalırdın.
-Doğru ama en azından grubum vardı surekli beraberdik biz.Müzik grubu.Böyle barlarda çalar hem eğlenirdik hem kazanırdık.
-Ne güzel.Bizde de ancak sohbet içki grubu var.Hangisini seçersen artık.
Bana hazırladığı karışımı verdi.Midemin bulanacağını bildiğim için bir dikişte içtim.
-Hemen etkisini gösterir.Bu arada benim yatağımda yatacaksın.Çarşaf biraz ben kokulu tadını çıkar.
-Senin kokun için ölüyorum Tan..
-Hadi hadi çok konuşma geç içeri.
***
Tan'ın kokusunu bilmiyordum ama gerçekten de Tan kokuyordu.Sağ tarafta ben,sol tarafta Tan.Başımız değmiyor fakat çok yakın.Suan Tan'ın yanında yatıyorum fakat aklımda biri var.Kafama takılan biri.
Toprak.