0.27

1.2K 33 0
                                    

Bir şarkı yada bir kitabın birkaç kelimelik satırında bulurdum kendimi.

Hayatımı anlatmaya yeterdi bu kısa süre...

Mutlu olmak isterdik ama hep hayatın bize bir oyun kurdugunu düşünerek lanet ederdiz çoğumuz.

Yada ortalıkta dikkat çekmek için kötü gibi gösteririz kendimizi.
Ya melek gibi iyi yada şeytan kadar günahkar ve kötü.

Oysaki ben melek değildim veya kendimi öyle göstermeye çalışmıyordum.
Şeytanda değildim.

Ama melegin beyazlığı ve şeytanın günahkarlığıyla harmanlanmış insan  bedeninde yaşayandım.

Masum değilim belki ama bu hikayedeki en masumdum.

Hayat böyle akıp giderken, ne küçükkenki biran önce büyümek isteği kalıyor nede büyüdüğünde küçük olma istegi. Tek istek biran önce bulundugum bu bedenden ruhu ayırtmak ve yaşamın bittiği ölümlülerin dünyasında barınma istegi ortaya çıkıyor.

İnsan işte.

Verilenle yetinmeyen daha fazlasını isteyen açgözlü varlıklarız.
Yada sanki dünya benim havasına girip, senin bir bedende yaşadığın gibi başka canlılarında başka bedenlerde hayat bulduğu varlıklara kendi malımızmışcasına zarar veren yaratıklar.

Dünyayı güzelleştirmeye çalışan ama güzelleştirmeyi bile beceremeyen zarar veren canlılar.

Dünya sadece doğa güzelliği veya tarihsel yapıtlar gibi insanın eli dokunduğu şeylerle güzel olmuyor.

Bir dünya Hoşgörüyle güzel olur.

Bir dünya yardımseverlik ile güzel olur.

Bir dünya insanlar arasındaki bağ ile ayrımsızca yapılan kardeşlik ile güzel olur.

Oysa biz bunu anlamayacak kadar zavvallı ve gözü dönmüş insancıklarız.
Çünkü gerçek bir insan hoşgörü, kardeşlik ve ayrımsızlığı bilmeli ve buna göre hareket etmeli.

Bakmayın böyle bahsettigime.
Bunların bilincinde olsamda, olsakta çoğu şeye yaptığımız gibi bunlarada göz yumuyoruz.

Kısacası biz insanlar 3 Maymunu oynuyoruz.

GÖRMEDİM, DUYMADIM, BİLMİYORUM!

Yine hapsolduğum odada karşımdaki duvara bakıyordum.
Saat gecenin bilmem kaçıyken yine duyduğum o sesler yüzünden uyuyamamıştım.

Ne olduğunu da hatırlamıyordum.
Tuhaf bir şekilde kendimi bir oyunun içindeki piyon gibi hissediyordum.

Hoş kim bir oyunda kırılmış bir piyon kullanmayı tercih ederdi? Bilmiyorum ama yaşadıklarım normal bir insanın yaşayacağı türden degildi...

Bugün o sesleri duymanın ve onun etkisi olatak ortaya çıkan uykusuzlukla baş etmek zorundaydım.

Ama malesef gitmem gereken bur okul vardı.

Banyodan çıkıp odama girdim.
Bugün canım renkli giyinmek istiyordu nedenini bilmiyordum.

Ama sanki ilk ve sonkez renkli giyinmek istiyordum.
Dolaptaki kan kırmızısı ve üzerinde siyah dal motifleri olan gömleği giydim. Alt olarakta siyah yüksekbel jean giydim.  Ayakkabı olarakta yine siyah tercih ettim. Saçlarımı at kuyruğu yaparak gözaltlarımı kapatmak için Özgür'ün aldığı kremi yüzüme sürüp yedirdim.

Özgür ve Urgan aşşagıda birşeyler atıştırmış ve beni bekliyorlardı.

Her ne kadar özgür yemek yemem gerektigini söylesede canımın istemedigini söyleyerek geçiştirmiştim.

YALANIN ESİRLERİ (FİNAL YAPTI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin