-Multideki şarkıyı size hediye ediyorum.
Sabahın ilk ışıklarıyla beraber sınırlı sayıda olan esnaflar dükkanlarını açmak için o sıcacık yataklarından çıkmış üç kuruş ekmek parası için çalışıcaklardı. Yakınlardaki barlar daha yeni temizlenmek için kapatıldığı için , şu rahat sesiz olması gereken sokağı içkiyi fazla kaçırıp barmenlerin onları uyandırmasıyla sarhoş bir şekilde evlerine gitmeye çalışan aptal sarhoşlar ile doluydu . Mini etekleriyle beraber küçükten büyüğe sürtükler ,kazanmış oldukları o iğrenç parayla evlerine gidiyorlardı bu yüzden kuş cıvıltılarını o iğrenç topuklu ayakkabılarının tok sesi kapatıyordu. Havaya içki ve sigara kokusu hakimdi.
Benim yaşlarımda olan ve bu her sabah yaşanan göz kirliliğine umursamadan yürüyenlere, okulu hızla bitirip bu iğrenç mahalleden ayrılmaya gün sayanlar eşlik ediyordu, bir çoğu büyüğünce işsizlikten bu mahallenin karanlığına gömülücek ama diyerleri bu kıçı boklu mahalleden ellerinde iyi bir meslek ile kurtulup nesillerine bu iğrenç şeyleri tattırmamak için çalışıcaktı.
Bense bunlardan hiç birini yapamadan kaderimi takip edeceğim.
Ben Gökyüzü Taner bu mahallenin karanlığından ve aydınlığından en uzak köşede seçimlerini yapanları izleyen gizemli kız.
Ne annesi nede babası belli olan kız karanlık sokaklarda ağlayarak büyüyen o çaresiz kız . Bir mafyanın baş tacı,18 yaşında dünyanın bir numaralı kiralık katili,görünüşüyle aydınlığı temsil eden karanlık kız.
İşte ben buydum 'görünüşüyle aydınlığı temsil eden karanlık kız' tam bana göre bir tanımdı normalden uzak anormalin köşesinden dönmüş pisikopat bir kiralık katil.
Kim normal olmak ister ki,şahsen ben halimden memnunum annemin ve babamın kim olduğunu bilmemekten-umrumda değil-ağlarken yanımda kimse olmamasından- önemli değil- katil olmaktan bile memnunum-kısmen-.
Hayatım 'tehlike' kelimesinin üzerine kurulmuş bir oyun ve bende bu oyunun baş rolüyüm . Bazen ya olmasaydı diye düşündüğüm anlar oluyordu mesela ya o karanlık sokakta ağlarken beni o korkunç adam bulup beni çalıştırarak üstümden para kazanmasaydı beni kurtaran Ekrem babayla tanışabilir miydim yada bana dövüş hareketini o gün öğretmeseydi o adamı öldürebilir miydim yada o gün o adamı öldürmeseydim Ekrem baba benimle yinede gurur duymaya devam eder miydi yada ben Ekrem baba beni sevdi diye yine adam öldürmeye kalkar mıydım?
Kaderim en büyük piyonumdu ve her zaman en büyük piyonumu ilk önce oynatırdım kaderime yön verdikce 'keşkelerim' azalıyor 'ya olmasaydı' larım başlıyor buda beni güçlü kılandı yüz biçimimden donuk bakışlarım bile samimi olabiliyordu sinirlendiğimde sadece gözlerim renk atıp koyulaşıyor ama yüz hatlarım buna izin vermeyip beni düşmanımın karşısında gülünç bir duruma düşürüyor buda acıma duygumu yitirmeme ve azmimi arttırmama yetiyor.
Sabahın sesizliğini bozan gürültüyle kafamı ara sokağa çıkan yola çevirdim bir gurup velet yere yatırmış onlardan küçük çocuğu dövdüklerini gördüğümde yumruklarımı sım sıkı sıkıp geçmişimi silmeye çalıştım ama şu an karşımdaki görüntü bana sadece küçükken o çaresiz haykırışlarımı hatırlatıyordu .
Hızla çocuğu döven guruba dalıp çocuğu aralarından çıkarıp "İyimisin," dedim sinirden çatılmış kaşlarımla.Çocuğun kaşından kanlar akıyordu gözü morarmaya başlamıştı dudağı patlamıştı kafasını salladığında arkamdan gelen sesle yumruklarımı daha sıkı sıktım."Oo güzelim ne bu cesaret," dediğinde çocuğa bakıp "Buradan uzaklaş," dedim ve ayağa kaldırdım onu o giderken sarışın bir çocuk onun kolundan tutup "Nereye lan bücür," dediğinde çocuğun kolunu tutan sarışın çocuğun kolunu tutup ters çevirdim ve dirseğimle tam dirsek kısmına vurup kırılma sesini muzipce gülümsedim .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam[TAMAMLANDI]
Teen FictionSabahın ilk ışıklarıyla beraber sınırlı sayıda olan esnaflar dükkanlarını açmak için o sıcacık yataklarından çıkmış üç kuruş ekmek parası için çalışıcaklardı. Yakınlardaki barlar daha yeni temizlenmek için kapatıldığı için , şu rahat sesiz olması ge...