Kader sizin parmağınızda oynattığınız bir oyuncak bazen ona istemeden zarar verirsin bu seni üzer bazen ise o oyuncağa bakarken mutlu olursun.
Peki bu oyuncağın esiri olanlar, kader onlara istemeden zarar verirse üzülürler mi?Hayır.Çünkü bu oyuncağın duygusu yoktur ya peki bu duygusuz oyuncak size bakıp mutlu olabilir mi? Tabiki de hayır, kaderlerine esir olanlar sadece üzülür zarar görür ve kader asla üzülmez .
Bu yüzden kaderin esiri olanlar küçük bir kutuya tutsaktır , parmağında oynatanlar ise o küçük kutuya tutsak olanların bekcileridir onlara bakıp gülen canilerdir . Bu hayatta sadece güçlülere yer var eyer güçsüz olup düşersen kimse seni kaldırmaz sadece haline bakıp acır .
Ben kurtlar sofrasındaki kuzu değilim onları aç kılan düşünceleriyim. Ben kötü biri değilim ben sadece ölümü hak edenlerin eceliyim .Ben iyilerin arasında kayıp olan bir tilkiyim. Ben kalbi atmayı bırakmış bir meleğim.
Şok olmuştum geleceğimi içini çeken karadelik gibi bir geçmişim varken yeni bir hayat benim için rayların üstünde dururken trenin çarpmasıyla ölememem gibi bir şey İMKANSIZ.
"Babam nerede?" diye tısladığımda "O senin baban değil," diye kükrediğinde telefonu kulağımdan biraz geri çekip yaklaştırdım "Nerede dedim Çağla," konuştuğum kişi Ekrem babanın kızıydı küçükken hep yan yanaydık sonra ben katil olmakla beraber hissizleştiğimde Ekrem baba hep benim üstüme titredi ve kızı Çağla'yı hep tersledi bu yüzden Çağla bana düşman büyüdü 15 yaşında babasının düşmanı olan Burak onu kaçırıp aklına girdi ve kendi tarafına çekti bu yüzden sadece bana kinli değil babasına da düşman büyüdü, Ekrem babayı Burak , kızının öldürmesini istiyordu çünkü kendisi öldürse bile Ekrem babayı bu kadar derinden sarsamazdı.
Şimdi onca zamandan sonra bize kendini göstermesinin tek sebebi Ekrem baba ile beni öldürüp saçma bir intikam almak ama rüyasında görür şırfıntı.
"Hayla aynı boksun kıskançlıktan kudur şerefsiz," dedim bir şey demeyince "Seni öldüreceğim ve hiç acımıyacağım seni küçük kahpe." dedi ve suratıma kapattı hızla okuldan çıkıp arabama bindim ve o boş boş konuşurken bulduğum sinyallerine doğru sürmeye başladım.
Geldiğim kulübeye baktım ve önündeki Burak'a baktım bu kadar savunmasız durması imkansızdı kesin beni tuzağa çekmeye çalışıyordu ama bir şeyi unutuyordu ben adımlarımı düşünmeden atmazdım.
Hızla elime silahımı aldım ve yavaşca dışarı çıktım ama arkadan gelen sesle kaşlarım çatıldı bu ses benim arabamdan mı geliyordu hızla arabamın arka kapısını açtım ama orada Bulutu görmeyi beklemiyordum "Lanet olsun. Ne halt ediyorsun arabamda," diye sesizce tısladığımda şirin olduğunu düşündüğü ama bende kusma isteği oluşturan gülümsemesiyle "Hiç," dediğinde bir küfür savurdum çocuk bir rahat dursun be.
"Bak ne bok yediğinin farkında olmaya bilirsin ama şimdi beni dinle ve ne duyarsan duy şu lanet arabadan inme ve ses çıkarma," dediğimde kafa salladı kapıyı kapattım ve hız kulübenin etrafında dolandım bir kaç koruma ve ellerinde telsiz vardı demek ki gelmemi bekliyorlardı .
Hızla ilk korumayı bayıltım ve ağaçlardan birine onu sakladım sonra diyer ikisinede aynı şeyi yaptım ve ağaçları arkasına saklayıp üçüncü korumaya gelmemle onun telsizinden duyduğum şeyle sinir kat sayım arttı "Sarışın bir çocuk kulübeye yaklaşıyor," lanet olsun Buluta dışarı çıkma demiştim lanet olsun.
Bulut
20 dk önce
Okuldan hızla çıkıp Gökyüzü'nü takip ettim okulun arkasında bir şeyler konuştuktan sonra sinirli bir şekilde arabasına ilerlediğinde merakıma dayanamayarak arabasını açtığında hızla arka koltuğa saklandım ve kapıyı kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam[TAMAMLANDI]
Teen FictionSabahın ilk ışıklarıyla beraber sınırlı sayıda olan esnaflar dükkanlarını açmak için o sıcacık yataklarından çıkmış üç kuruş ekmek parası için çalışıcaklardı. Yakınlardaki barlar daha yeni temizlenmek için kapatıldığı için , şu rahat sesiz olması ge...