Bulut
Araba kazasından 1 hafta sonra
Acıya bulanmış bir ruhla dolaşmak dünyanın en acı verici şeyi,kalbinde bir çöküntü göz kapaklarındaki bitmek bilmeyen yorgunluk,midemdeki asidin ha bire boğazıma tırmanıp her daim kendini mideme doğru salıp intihar etmesi,eklemlerimin kasılması,hücrelerimin karışması,şu bir haftada hayattan hiç bir tat alamdım.
Kısacası yaşamak zorunda olan ruhsuz bir bedendeydim ruhum neredeydi onuda bilmiyorum,kafamdaki cevapsız soruları fısıldayan aptal iç sesi susturabilicek hiç bir şey yokken hayattan zevk almak iğrenç bir duyguydu.
"Söylemek istersen önden buyur..." Asrının sesini duymamla elimdeki birayı köşeye koyup dönen koltukta bana Gökyüzünün o mavi gözlerini anımsatan gökyüzünden ayırıp döndüm ve köşedeki kapının pervazına yaslanmış Asrına"Ne oluyor?"dedim sinirden kudurarak.
Babam(!) Kurtuluş Asrının önünden çıkıp"Gökyüzüyle alakalı,"dediğinde boynumu iki yana doğru savurup çıtlattım ve bıkkınca"Olumsuz bir sonuç varsa derhal siktir olup gidin yoksa ben hiç acımadan sizi hoplatarak atarım bu evden,"dediğimde Asrın yutkunup karşı koltuğa oturdu ve burnunu çekip"Gökyüzü gerçekten ölmüş,"dediğinde ayağa kalktım ve az önce oturduğum koltuğu tekmem ile yana kaydırdım ve bağırıp Asrın ile Kurtuluşa"Der hal defolun buradan,"dedim.
İkiside odadan çıkıp gittiklerinde duvara yumruğumu geçirdim ve kafamı iki yana sallayıp"Buna hayat deniyorsa ben bu hayatı sikeyim,"diye kükredim ve duvara sürterek yere diz çöktüm gözlerimi kapattım ve gözlerimden akıp yere düşen göz yaşlarıma baktım ve içimden binlerce küfür savurdum.
"Varlığın bile yeterken,sende herkes gibi beni yarı yolda bıraktın be sevgilim," dediğim an kalbimin ağrısıyla elimi kalbime götürdüm ve ayağa kalktım,kalbim ayağa kalkınca daha fazla ağrıyınca,kaşlarımı çattım"Ne oluyor lan?"diye kendi kendime konuştuğumda boğazım yanmaya başladı koşarak bnyoya girdim ve lavaboya doğru tükürdüm.
Kan...
Boğazımdaki ağrıyla beraber ayakalrım sanki ağırmışım gibi beni taşıyamamaya başlayınca kendiliğimden yere düştüm kalbim çok kötü tekliyordu,sanki...sanki birine bir şey oluyor gibi.
Ellerimden destek alarak ayağa kalktım ve elimi yüzümü yıkadım kafamı kaldırdığımda bir anda arkamdan bir gölge geçti kafamı iki yana sallayıp ovaladığımda arkamda bir anlığına Gökyüzünün bitmiş çelimsiz silüeti geldi,bir anda nefes alamamaya başladım koşarak dışarı çıktım.
Bu lanet kulübe iyice pislenmişti iti bağlasan durmayacak dereceye geldi,şansa bakınki ben duruyorum...
Dışarısı yağmurluydu ama gökyüzü hayla eskisi gibi masmaviydi kara bulutlar bile yetmiyordu onun ışıltısını kapatmaya,derin derin nefes alırken rahatladığımı ,elimi arka cebime atıp bir sigara yaktım ve yeşşillikler ile kuşların cıvıltısıyla bezenmiş ormana bir göz attım.
Keşke buraya Gökyüzünüde getirebilseydim,onunla milyon tane hayalim varken bu kadar pislik bir hal alıcağını bilmiyordu kimse,hayatın seline yakalanmıştık dönüş yoktu,içine giren boğulmadan acı çekmeden kurtulamıyordu.
Elime kaç kere silahı alıp"Kaderim buysa ne anlamı varki yaşamanın,"diyerek kafama sıkmayı o kadar çok istedimki Gökyüzüyle beraber olmayı,hatta cehennemde beraber yanmayı bile göze almışken hiç ateş etmedim çünkü şu an bile intikam ateşi ile kavruluyorum,şimdi anlıyorum Gökyüzünün intikamı için her şeyi yapabilicek olmasını,çünkü şu an ben bile herşeyi yapabilirim.
Bazen keşke dikiz aynasından araba patlamadan önce Salmanın gelip Gökyüzünü kucağına almasını ve ağlayarak"Ölmüş,"diye bağırmasına şahit olmasaydım diyorum neyseki ben kendimi arabadan dışarı attım ve yokuştan atar atmaz yuvarlandım,orada yokuş olması büyük bir şanstı benim için.
Hatta büyük bir şanssızlık,keşke orada bende ölseydim keşke orada ölüpte Gökyüzünü yanlız bırakmasaydım ama o anki pisikoloji işte aklımda sadece intikbaşlamıştı.na yapanların intikamını nasıl alıcağım vardı...
Sigaramı parmaklarımın arasına alıp havaya burnumdan iki kalın duman olarak çıkardım ve ormana doğru yürümeye başladım,üstümde sadece siyah bir kazak vardı ve oda zaten ıp ıslak olmuştu,üşüyordum titremeye yakındım ama huzurluydum bazen üşümek insana geçmişi unutturuyordu.
Bir kaç adım attıktan sonra altında yaklaşık 15 metre uzunluğunda bir uçurum ve onun altında aşırı dalgalı bir deniz vardı,kafamı iki yana sallayıp geri gitmek için arkaml dönmüştümki o tanıdık sesi duymamla ayağım geriye doğru kaydı.
"Lanet olsun,"
Gökyüzü
Kapıyı araladığımda burnuma gelen o tanıdık kokuyla yutkundum,olabilirmiydi...yaşıyor olabilirmiydi...
İçeriye girdiğimde onun kokusunun ağırlığıyla gözlerimden yaşlar firar etmeye başlamıştı,burası iğrenç bir yerdi,gözlerim tozla beraber acımaya vicudum daha şimdiden kaşınmaya pislikten başlamıştı.
İçeriye girdiğimde ayağıma takılan şeyle yere eyilip titreyen ellerimle onun gri tişörtünü ellerime alıp burnuma bastırarak kokladım,bu çok taze bir kokuydu tişört bu iğrenç mekanda pislenmemişti bile,yaşıyor,o yaşıyor,canımı verebiliceğim adam yaşıyor.
Birazdaha yürüdüğümde yerdeki biraları,viskileri ve sigara paketli ile sigara izmaritlerini görmem ile hızla diyer odalara baktım ama kimse yoktu.
Umudumu kaybetmicektim onu bulucaktım o yaşıyor,o benim için yaşıyor...
Dışarı çıkıp"BULUT!!"diye bağırdığımda yağmur benim inadıma şiddetlenmişti resmen dizlerimin üzerine çöküp"Lanet olsun,"diye bağırdığımda ormanın içinde bir yankı yankılandı sesin kime ait olduğunu çıkaramasamda ayağa kalkıp sesin geldiği tarafa koşmaya başladım.
"Sevgilim,Bulut," diye bağırarak koşuyordum aynı köpek gibi kokusuyla bezenmiş ormanda onu kokusuyla bulmaya çalışıyordum,çok ağırdı kokusubu ormanda,biraz daha aşşağı koştuğumda kendi etrafımda dönüyormuşum gibi yine aynı yamuk ağacın yanına gelmiştim.
O ağaca yaslanıp"Bulut,lütfen ses ver sevgilim,"diye bağırdım son gücümle ama bir ses gelmedi başıma ç kötü bir ağrı girmişti ama yinede ağaçtan ellerimi çektim ve tekrardan koşmaya başladım.
Tam umutlarımı ateşe vericekken ağacın altında ıslanmamış sigara külü görmem ile daha hızlı koşmaya başladım,biraz ileride denizin kayalıklara vuran dalga seslerini duymam ile adımlarımı hızlandırdım,bir uçuruma vardığımda uçurumun kenarında görüş açıma giren yarısı bitmiş sigarayı görmem ile oraya doğru koştum.
Uçurumun kenarına gidip diz çöktüm ve aşşağı doğru sarktım orada kanlar içinde yatan kişiyi görmem ile ellerim tir tir titremeye başladı
"Sevgilim," diye fısıldıya bildim sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam[TAMAMLANDI]
Teen FictionSabahın ilk ışıklarıyla beraber sınırlı sayıda olan esnaflar dükkanlarını açmak için o sıcacık yataklarından çıkmış üç kuruş ekmek parası için çalışıcaklardı. Yakınlardaki barlar daha yeni temizlenmek için kapatıldığı için , şu rahat sesiz olması ge...