Büyük bir facia yaşanmıştı ve Jungkook Jimin ile ne yapacağını bilemiyordu. Kendi odalarındaki ikili koltuğa oturmuş etrafta dolanan çocuğu inceliyordu sessizce. "Tanrı'm, sinirliyken bile seksi olabilir mi?" düşüncesini aklında atamıyordu. Dudağını ısırdı."Ne demek nikah tarihi aldım!"
Jimin sinirden odanın etrafında dört dönüyordu. Jungkook az önce evlilik için kesin bir nikah tarihi aldığını belirttiğinden beri deliler gibi odanın içinde tur atıyordu. Söylediğine göre tamı tamına 1 hafta sonra nikahları olacaktı. Jimin gerçekten aklını kaçırıyordu. Üstelik Jungkook ona danışmadan yapmıştı bunu.
Arkasına rahatça yaslanıp Jimin'i elinde tutmak için her şeyi bir anda yapan Jungkook çok mutluydu. Onun gerginliğinin aksine aşırı bir şekilde rahattı ve bu durum Jimin'i daha da sinirlendiriyordu. Tam anlamıyla takmıyordu. Zaten onun olacaktı, ondan başkasına gitmesine müsaade etmezdi. Ona göre Jimin de istiyordu da başından nazlanıyordu işte. Hatta o olay olmasaydı çoktan sevgililerdi.
"Jimin, abartmayalım istersen? Sonuç olarak mutlaka evlenmek zorunda kalacaktık farkındaysan. Ben sadece bunu hemencecik halledelim diyorum." Utanmadan sıkılmadan yaptığı şeyi onaylamaya devam eden Jungkook koltukta oturmuş sinirden volta atan Jimin'i kesmeye devam ediyordu.
Sinirden kuduran Jimin duraksayıp rahatlığından ödün vermeyen adama baktı. İlk gördüğünden beri belliydi kendisine olan bakışları, ne yapmaya çalıştığını görebiliyordu. "Sana göre hava hoş tabii. O günden belliydi senin halin."
Jungkook oturuşunu dikleştirip dirseklerini dizlerine yaslayarak ellerini de birleştirdi. "Bebeğim, sorun yok artık oturur musun?"
Bebeğim öyle mi? Jimin bundan sonra çok uğraşacaktı bu adamla. Siniri sadece ona sormadan nikah tarihi almasına değildi, eskilerden beri olan hayaller ve beklentirlerin suya düşecek olmasına da sinirliydi. Ayrıca evlilikten başka çareleri yoktu, bunu Jiyoon için yapabilirdi. Fedakarlık göstermesi gereken bir kız çocuğu vardı. Ji Rae'nin de istediği bu olurdu.
Bitkinlikle kendisini Jungkook'un yanına bıraktığında Jungkook ondaki durgunluğu fark edebiliyordu. Susarak onun anlatmasını bekledi. Yanında streslenen güzel çocuğu izledi yandan, her şeyi kusursuz gözüküyordu. Sadece ona bakmak bile insanı gülümsetebilir miydi?
"Annem çok üzülecek." Hayal kırıklığıyla çıkan Jimin'in sesi Jungkook'u şaşırttı.
"Neden? Benim gibi yakışıklı bir damadı olacak, bence sevinmeli." Jimin ona tip tip baktığında gülümsedi. Tekrardan rahat haline geri dönerek yanındakinin omzuna kolunu attı. "Ayrıca ben sana iyi davranırım merak etme. Güzel eşimi hiç üzmem."
Jimin'in o kadar morali bozuktu ki Jungkook'un kolunu omzundan ittirip ona sövmedi bile. Dudaklarını ıslatıp elleriyle gözlerini kapattı. "Aşk evliliği yapacağımı hayal eder dururdu. Nasıl söyleyeceğim ben şimdi ona?"
Jungkook durmadı, devam etti. "O zaman biz de herkese aşk evliliği yaptığımızı gösteririz. Kimsenin bilmesine gerek yok. Eninde sonunda bir fedakarlık yapmamız gerekecekti Jimin. Zorla yapacağımız donuk bir evlilik yerine mutlu mesut yaşayacağımız bir evlilik yaparız olur biter."
Aslında bu vesileyle hem Jiyoon'u ellerinde tutacaklardı, hem aileleri mutlu olacaktı hem de küçük güzel Jimin'i yanı başında olacaktı. Herkese onunla aşk evliliği yaptığını ve bu çocuğun onun olduğunu gösterebilecekti. Bu fırsatı kaçırır mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life As We Know It |Jikook|
Fanfiction(Mpreg değil.) "Böyle kötü bir olayın bizi bir araya getirdiğine sevinmem çok mu yanlış olurdu?"