Üçlü akşam nasıl yattıysa Jiyoon evli çiftin ortasına geçmişti, sarmaş dolaş olmuşlardı.Erken uyanan küçük kız önce Jimin'in dolgun yüz hatlarında parmağını sakince dolaştırıp nasıl bu kadar dolgun olduklarını inceleyip şaşırmıştı. İşlemini bitirip bu kez arkasına döndüğünde Jungkook'un yastıktaki elini yakalayarak sakince indirip küçük elleriyle kavradı. Aslında Jimin'in elini de kavrayıp ikisinin ellerini buluşturacaktı ki Jungkook'un kıpırdamasıyla öylece kaldı.
"Bu ne?" Gözlerini açan Jungkook avucunun içindeki küçük eli fark etmiş, eliyle havaya kaldırıp incelemeye başlamıştı. "Jimin ellerine su geçirme, git gide çekmiş küçücük kalmış."
Jimin mışıl mışıl uyuyordu hâlâ, bu yüzden hiçbir şeyden haberi yoktu ama Jiyoon gülme krizine girdiğinde mışıl mışıl uyuyan çocuk uykusundan uyanmış, Jungkook da anca kendine gelmişti. Olayı anlayan Jungkook küçük kıza eşlik edip gülerken Jimin kaldırdığı başını geriye yatırarak uyumaya devam etti.
Her şey oldukça normaldi, bir aile nasılsa öyleydi. Jiyoon'la birlikte mutfakta kahvaltı hazırlayıp dans eden Jungkook Jimin'e kıyamayıp uyandırmamıştı. İkisi karşılıklı kahvaltı yaparak günü başlatmıştı.
Öğle sıraları Jimin anca uyanmıştı ama bir sorun vardı, suratı o kadar düşüktü ki kahvaltısını canına okuyarak bitirmişti. Bunun sebebi annesinin bazı şeyler sorup onu deli etmesi ve bir süredir küs olduğu kardeşinin Jungkook zengin diye ona yanaşıp para koparmaya çalışmasıydı. Tam anlamıyla patlamaya hazırdı.
Jungkook dalgın eşini fark edip elleriyle omuzlarını hafifçe sıktı. "Jimin?"
"Ne var!" Jimin'in anında arkasını dönüp patlamasıyla Jungkook olduğu yerde sıçramış ve geriye çekilmişti. Jiyoon bile salondan bu bağırışı duymuş ama müdahale etmemişti, küçük kız Jimin'i hiç böyle görmediğinden korkmuştu biraz.
"Ben, şey diyecektim..." Afallaması yüzünden dili tutulan Jungkook tedirginlikle gözlerini başka yerlerde gezdirmeye başladı. Neydi bu birden patlamasının sebebi? Özellikle uzun bir süredir böyle bağırmamıştı ona. Pekâlâ eski defterleri açarlarsa patlama sebebi biraz kendisi yüzündendi ama şu an bir şey yapmamıştı, masumdu.
"Hiçbir şey deme tamam mı? Şu an hiçbir şey duymak istemiyorum." Önüne döndü Jimin, sinirinden bir gram eksiltmemişti. Hâlâ sinir küpüydü.
"Jimin bana niye bağırıyorsun ki ne yaptım şu an?" Bu seferde Jungkook'un sesi yüksek çıkacak gibi oldu fakat dayanamadı yine ona. Omuzlarının iki yanından kollarını sarkıtıp omzuna çenesini yasladı. "Haydi bebeğim kocana anlat."
Bir şey oldu, Jungkook bunu kesinlikle beklemiyordu. Jimin ayağa kalktığı gibi Jungkook'un sarsılmasına sebep olmuştu.
"Jungkook yeter. Her şeyi dalgaya vurup fesatlaşmandan bıktım, olgun davran."
Asıl patlama noktası gerçekleşmişti sinirli olanın. Ağzından çıkanın ya da düşüncelerinin farkında değildi. Karşısındaki insanı kırdığının hiçten farkında değildi, özellikle o insan sevdiği insandı ama gözünü o kadar sinir bürümüştü ki sevdiği adam olduğunu göremiyordu."Şaka yapıyorsun?"
"Her zaman aklını oraya yormandan bıktım!" Jimin, kontrolünü kaybetmişti. Annesi ve kardeşiyle yaptığı kavganın sinirini eşinden çıkarttığı için pişman olacaktı, sadece şu an farkında değildi. Mutfağı turlayıp sinir kusuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life As We Know It |Jikook|
Fanfiction(Mpreg değil.) "Böyle kötü bir olayın bizi bir araya getirdiğine sevinmem çok mu yanlış olurdu?"