18. Bölüm

7.9K 791 202
                                    


Jungkook, Jiyoon'un aklı dağılsın diye bugün gezmeyi düşünmüştü. Hatta buz pateni yapmak için alışveriş merkezine getirmişti. Bunu Jimin öğrendiğinde içinde ona karşı bir şeyleri daha fazla yoğunlaşmıştı.

Jimin gün geçtikçe kendisinin ne kadar değiştiğini fark edebiliyordu. Günlerdir gece lambasına ihtiyaç duymuyordu çünkü yanındaki hayvan gibi olan adamın göğsüne girip orada kalıyordu. Korkmasını gerektirecek artık bir şey kalmıyordu, Jungkook'un evin içinde olduğunu bilmesi bile ona yetiyordu.

Jiyoon, buzun üzerinde kayarak marifetlerini gösterirken ikili gösteri yapan kızlarıyla gurur duyar gibi tepkiler veriyordu. Her alkışlayışlarında ve ıslık çalışlarında Jiyoon gülüyordu. Şimdiyse ikili buzun üzerinde birlikte kaymaya çalışacaktı.

Jiyoon etraflarında dönerken ilk defa kayacak ikiliyi uyardı. "Buzun üzerinde durursanız düşersiniz kaymaya çalışın."

Jungkook diklendi hemen.

"Ben daha önce kay-" Yalan atıp havalı görünmeye çalışan Jungkook'un ayağı kayınca Jiyoon ile Jimin kahkahayı bastı. Kayan karizmasını toparlamaya çalışan Jungkook boğazını temizledi. "Seni görelim bakalım Jimin Bey."

Jimin Jungkook'tan da beterdi, bacaklarını neredeyse ortadan ayırmış elleriyle gidecek duruma gelmişti. Resmen buzun üzerinde yürüyemiyordu bile. Jungkook intikam alıp güldüğünde sinirli sinirli baktı.

"Kıyamıyorum, ver ellerini." Ellerini uzatıp Jimin'e destek olmak istediğinde Jimin iki eli kavrayıp minik adımlarla ona yapıştı.

"Bırakırsan var ya seni mahvederim!" Jimin tedirgince Jungkook'un ellerinden aldığı güçle ilerlemeye çalışıyordu ama Jungkook güle oynaya Jimin'i sarstığı için ayakta zor duran çocuğun ayakları kaydı. "Jungkook!"

Ellerini sıkıca tutup kendisine bağıran çocuğa kahkaha attı Jungkook. Ama gözleri bir yerde takılı kalmıştı, elini çenesinin altına koymuş bir adam onlara bakıyordu. Hatta adamın gözleri tam olarak Jimin'in üzerindeydi. Kahkahası son buldu. Gidip ağzını burnunu kırmaya çalışsa ikinci adımında yeri boylar rezil olurdu ama sinirliydi, farkında olmadan Jimin'in ellerini gevşetti.

"Ya elimi bırakmasana düşeceğim!" Bir kez daha bağırdı Jimin sinirle.

Jimin'i izleyen adam onun hareketine karşı güldü. Jungkook kafayı sıyıracak gibi oldu. Donuk yüzükler eşine döndü. "Tatlı tatlı davranma!"

"Yah!" Kendisine bağıran adamın ellerini birden bırakıp ayakta durmaya çalıştı Jimin. Ne diye bağırıyordu ona? Dellendi. "Bağırma bana!"

Jungkook adama ters ters bakıp Jimin'i kollarıyla sardığı gibi önünde tuttu, adama da sırtını döndü. Minik beden hemen önündeki adam yüzünden yok olmuştu. Jimin anlamamıştı, hatta anladığı şey bağırdığı için ona sarıldığını sanmasıydı ama taviz vermedi, itti onu.

Jungkook afalladı. "Jimin?"

Jimin sinirlenip öne doğru gitmeye kalktığı an Jungkook yamulmuş ve dizleri üzerine düşmüştü. Yere düşen adam eşinin koluna yapışmış bırakmamaya yeminliydi ama Jimin'in umurunda dahi değildi. Tam anlamıyla Jungkook'u peşinde süründürüyordu.

"Jiyoon büyüdüğünde Jimin beni peşinde çok süründürdü diyeceğim. Şu halime bak!" Buzun eriyen üstündeki suları pantolonunu sırılsıklam yapmıştı ama yine de bırakmadı.

Life As We Know It |Jikook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin