Bugün çoğu günlerinden daha farklı geçiyordu evdeki üçlünün günü.Yan komşuları birkaç saatliğine işi olduğu için evli çiftle konuşmuş ve evli çiftin de kabul etmesi üzerine birkaç saatliğine evlerine yeni bir birey gelmişti. Bu yeni birey henüz daha küçücüktü, Jungkook tarafından koltuğun üzerine bırakıldığından beri uyuyordu.
Jiyoon masum bir şekilde koltukta uyuyan bebeğin yüzüne bakıp gülümsedi. Çok tatlıydı. Acaba Jimin ve Jungkook'un da bebekleri olsa böyle mi olurdu diye düşünmeden edemedi. Evlerinde küçük bir bebeğin olma düşüncesi bile hoşuna gitmişti küçük kızın. Kendine engel olamayıp Jungkook'a koşarak elini onun karnına bastırdı.
"Jungkook, senin de çocuğun olacak mı?"
Jungkook hayatının en büyük ikinci afallamasını yaşarken Jiyoon masumane bir şekilde ona bakıyordu. İlk büyük afallamasını Jimin arsızca konuştuğunda yaşamamıştı elbette. Hâlâ atlatamadığı da aşikardı.
Bu kez Jungkook karnındaki eli alarak Jimin'in karnına bırakıp bebeği izleyen Jimin'in dikkatini de çekmeyi başardı. Gülümseyen suratıyla Jiyoon'a döndü. "Şimdi oldu."
"O kadar emin olma." Olayı anladığı gibi Jungkook'a gözlerini kısıp öldürücü bakışları yollayan lazer ışınlı Jimin altta kalmamaya çalıştı. Tamam, gerçek anlamda alttaydı ama laflarını batırmadan edemezdi. Ayrıca altta oluyor diye dikenlerini çıkartmayacak diye bir kural yoktu, öyle değil mi?
Hah diye bir ses çıkartarak Jiyoon'a geri döndü Jungkook. Hatta küçük kızı koltuğa, Jimin ile arasına oturtup elini kızın omzuna attı. "Jiyoon sen aldırma bu büyüğüne. Bizim de hamile kalacağımız bir bilim yöntemi çıkarsa ilk Jimin hamile olurdu."
Şaşkınlık geçiren Jimin eline geçen yastığı eşinin kafasına attı. "Seni ben var ya!"
El kol atarak Jungkook'a saldırmaya geçen Jimin'e ilk engel olan Jiyoon olmuştu. Küçük kız ikisini de çok seviyordu ve ne zaman ikili birbirine zarar verecek olursa zarar gelecek kişiye kalkan olmaya hazırdı. Bu yüzden ayağa kalkıp Jimin'in kollarını yakalamış, onu rahatça durdurmuştu. Böylece Jungkook alacağı darbelerden de kurtulmuştu.
Jimin'in yüksek çıkan sesi yüzünden uykusundan sıçrayarak uyanan bebek ise çoktan ağlamaya başlamıştı.
"Çocuğu uyandırdın." diye söylendi Jungkook. "Ne yapacağız?"
Telaşla yerinden kalkan Jimin dikkatli bir şekilde bebeği kollarına alarak pışpışlamaya başladı. Zamanında kardeşine de baktığı için az çok tecrübeleri vardı. Ayrıca kendisi yüzünden uyanmıştı, tekrardan uykuya daldırmayı görevi bildi. Başardı da. Küçük bebek zaten uykusu olduğundan hemencecik Jimin'in kollarına kendisi teslim etmişti.
Jungkook koltuğa attığı kolu ve koltuğa yayılışıyla bebek uyuyana kadar ayakta dolanıp duran Jimin'e bakmıştı. Fazla tatlı ve masum değil miydi? Tamam, çoğu zaman -kesinlikle- masum değildi bunu kabul de ediyordu ama şu an kollarında taşıdığı bebekle son derece tamamlanmış gözüküyordu.
Başarısıyla gurur duyan Jimin hafifçe eğilerek bebeği kendisini izleyen Jungkook'a gösterdi. "Uyudu."
"Senin kollarında sakinleşmeyen birisi olabilir mi?" Tek sözüyle az önceki hırçın Jimin'i yok saymış ve yerine utangaç Jimin'i getirtmeye başarmıştı. "Eline yakıştı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life As We Know It |Jikook|
Fanfiction(Mpreg değil.) "Böyle kötü bir olayın bizi bir araya getirdiğine sevinmem çok mu yanlış olurdu?"