Çalınan kapı Jungkook'u televizyon başından ayırarak ayağa kalkmasını sağlamıştı. Jimin yukarıda olduğu için ve bakıcı da Jiyoon'la ilgilendiği için iş ona kalmıştı. Üstünü başını düzelterek her ihtimale karşı hazırlıklı gözükmeyi seçti.Elini kapı kulbuna atarak indirip araladığında kendisine bakan orta yaşlarını çoktan geçmiş kadınla karşılaşmıştı. "Siz kimsiniz?"
Kadın tam anlamıyla Jungkook'un bedenini baştan aşağıya inceledi, sonra sıra suratına geldiğindeyse orayı da milim milim aklına kazıdı. Jungkook tedirgin olmuştu, sapık falan mıydı? Boğazını temizleyip kadından cevap beklediğini gösterirken eliyle de tedirgince saçlarına dokunmuştu.
"Ben Jimin'in annesiyim. Jungkook denilen adamı çağırır mısınız?" Muhtemelen annesi onu Jimin'in bahsettiği Jungkook baya zengin olayı yüzünden Jungkook'un şoförüdür diye düşündürmüştü. Üzerindeki beyaz gömlek ve siyah pantolonu da buna destek çıkar gibiydi.
"Jungkook benim." dedi kendinden emin bir şekilde, ayrıca kaşlarını çatmıştı. Jimin annesine onun fotoğrafını falan göstermemiş miydi? Bunları sonra konuşacaktı, şimdi bu kadına Jimin ile olan aşkını göstermek için saygısını da konuşturup inandırmalıydı. "Buyrun, içeri geçin."
Kadın Jungkook'un bu kişi olduğundan zaten şaşkındı, içeriye geçerken bile gözlerini onun üzerinden çekememişti. Oğlu fazla iyi bir seçim yapmamış mıydı? Jungkook'un araladığı yerden geçerek salona doğru ilerleyip bir koltuğu seçerek oturdu. Burasının Ji Rae'nin evi olduğunu biliyordu, içeriye girdiği gibi gördüğü çerçevelerden kalbi sızladı. Haberi aldığından beri küçük kızı düşünüp günlerce ağlamıştı yaşlı kadın.
Tedirgin Jungkook ne yapacağını şaşırmış öylece kapı da duruyordu hâlâ, Bayan Park göz ucuyla onun ne yaptığına bakarken Jungkook'la bakışları kesişmişti. Jungkook hemen hızlıca kapıyı kapatarak salona geçti.
Bayan Park oğluna çok kızmıştı, neden birkaç gün kala haberleri oluyordu ki? Ama karşısındaki adam bu kızgınlığını yıkacak gibi duruyordu ve hâlâ inanamıyordu."Oğlum seninle mi evlenecek?"
"Evet efendim." Jungkook sırıtarak Bayan Park'ın karşısında kalan koltuğa oturmuştu. Bu sırıtışlarıyla çoğu arkadaşının ailesini kendisine bağlayarak arkadaşları için izinler almıştı zamanında. Gençliği bayağı haylaz geçmişti.
"Geç kaldım kusura bakmayın." İçeriye giren Jimin diğer ikilinin ilgisini çekmişti. Ortamın yaydığı samimiyeti havada yakalamıştı genç çocuk. "Anne Jungkook ile tanışmışsın bakıyorum."
Ayağa kalkan Bayan Park oğluna sarılırken parmak ucunda kalkarak kulağına yanaştı. "Kırk yılda bir düzgün bir şey başarmışsın aferin oğluma."
Jimin ayrılırken dudak büktü. Telefonda annesini arayıp, "Evet yakışıklı, evet zengin, evet beni çok seviyor." sözlerini diyerek zaten baştan hazırlamıştı onu. Şimdi daha da beter bir tepki almıştı. Elbette Jungkook beğenilmeyecek birisi değildi ama Jungkook onun annesini de yanına çekerse tek kalacaktı.
Annesi bir şey anlamasın diye Jungkook'un yanına oturmak zorunda kalmıştı Jimin. Oturdu oturmasına ama dışarıdan bakıldığında buz gibi duruyorlardı. Aralarında bir şey olmasını bırakın birbirlerinin yüzlerine bile bakmıyorlardı. En azından Jimin için böyleydi, Jungkook'un bir şey hissettiği ortadaydı.
Birkaç saniye boş boş bakışlarla geçildiğinde Bayan Park ortamın havasını değiştirmeye kalktı. "Kaç yaşındasın Jungkook?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life As We Know It |Jikook|
Fanfiction(Mpreg değil.) "Böyle kötü bir olayın bizi bir araya getirdiğine sevinmem çok mu yanlış olurdu?"