BEN GELMİŞEMİthaf istemişti : ceyyarslips 💕
*
Birbirlerine inat edip konuşmayan ikili dün akşamki Whatsapp olayı yüzünden birbirlerine sinirliydi. Biri diğerinden beklerken diğeri de onu bekliyordu ama ikisinin de haberi yoktu. Aynı sessizlik sabaha hatta öğlene kadar devam etti.
Jungkook dışarıdan geldiğinde elindeki Mickey Mouse'lu balonu gören Jimin mutfaktan bıçakla çıkmış Jungkook'un üstüne yürürken Jungkook geri bastı. Eski Jimin'in geri döndüğünü hissediyordu ama susmuştu.
"Bu ne?" Elindeki bıçakla Jungkook'un elindeki balonu işaret ettiğinde öfkeli yüzünü bir an olsun durgunlaşmamıştı. Jimin'in yanlış anlayışları yeniden başlıyordu.
"Bebelere balon?" dedi şaşkınlığı ve elindeki bıçakla kendisine saldırmaya hazır olan adamın yüzünden. Kirpiklerini kırpıştıra kırpıştıra dokunmayı ve öpmeyi özlediği yüze baktı kısacık zaman diliminde, Jimin yüzünü bile kendisinden saklıyordu. Gerçi kendisi de trip atıyordu ama hak etmişti.
"Bebe miyim ben!" Jimin'in bağırışı ve zıplayarak elindeki bıçağı balonu saplaması yüzünden balon söndü, Jungkook şok oldu.
"Ya ne yapıyorsun! Jiyoon'a almıştım onu."
Evet, Jimin balonu kendisine barışmak için alındığını samıştı üstelik suçlu kendisiyken. Elindeki bıçağı suçlulukla yere koyup yerdeki sönmüş balonu eline aldı. Oldukça mahçuptu küs olduğu kocasına karşı. "Ben bana sanmıştım."
"Kendine bebe mi diyorsun?" Şoktan çıkıp ikinci tribini atmaya hazır Jungkook kollarını göğsünde kavuşturup kaslarını ortaya çıkartmıştı. Jimin zaten zor dayanıyordu bu adama, başını çevirdi hemen. "Niye sana alayım ki Jimin?"
Durdu Jimin, sözlerin ardındaki inceliği çekip hemencecik almıştı. Belki Jungkook onu kastetmiyordu ama alınganlığa girmişti bile. "Ben kimim ki değil mi?"
"Hâlâ kim olduğunu mu sorguluyorsun? Gözümdeki değerini bilmiyor musun Jimin?" diyerek Jimin'e yürümeye başladı. Jimin gerçekten bu kadarını da yapamazdı değil mi? Ta en başından beri ona deli olduğunu bildiğini halde Jimin hâlâ böyle davranamazdı, Jungkook sinirleniyordu.
Kırgın bir biçimde bakan Jimin, kocasının kendi parmağındaki yüzüğünü çıkarıp kendisine uzatmasıyla gözlerini kırpıştırdı.
Jungkook kararlı bir biçimde avucunun içindeki yüzüğü Jimin'e uzatmaya devam ediyordu. "Eğer hâlâ böyle düşünüyorsan al bunu. Sonuçta gerçek bir evlilik yapmıyoruz, teftişe de gelmezler artık."
Bütün olay orada patlak vermişti. Jungkook, Jimin'in gözlerindeki doluluğu fark ettiğinde bakmamaya çalışarak başını çevirdi. Ama Jimin için bu son noktaydı, eğer Jungkook gerçekten o yüzüğü çıkarıp atıyorsa bunu kaldıramazdı. Elleri tutmuyordu, elindeki bıçağı elinden düşürdüğünde Jungkook telaşla ona bakmıştı ve şükür ki ayağına denk gelmemişti.
"Özür dilerim!" Jimin'in çığlığı ve koşarak ona atılması yüzünden Jungkook geriledi.
Jungkook kendisinin de bu kadar ileriye gideceğini düşünmeden davranmış, belki de korkutmak istediği Jimin'den en toparlayıcı cümleyi duymuştu. Bu kadardı işte, bunu diyip her şeyi düzeltmesi için bunların mı yaşanması gerekti? Sıkıca kavradığı Jimin'in ince beline asılıp hızlıca yüzüğü parmağına geri taktı, olması gerektiği ve bir daha çıkartmaması gerektiği yere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life As We Know It |Jikook|
Fanfiction(Mpreg değil.) "Böyle kötü bir olayın bizi bir araya getirdiğine sevinmem çok mu yanlış olurdu?"