Bir günde iki bölüm 😏 Yorum yapmayı unutmayın 💕*
Etrafta dolaşan Jimin bugün işe gideceği için telaşla hazırlanıyordu çünkü patronundan azar yeme ihtimalini hesaplıyordu. Köşede oturup onu izleyen Jungkook ise bir şey fark etmişti. Sinirinden gözleri dolmuştu o an, dünkü atışmalarının üstüne bu olay hiç ama hiç iyi gelmeyecekti.
"Yüzüğünü takmamışsın." diyerek kırgınlığını belirtebildi güçlükle Jungkook. Kırgınlığı yüzünden sinirini kontrol edebiliyordu, yoksa gerçekten sinirlenebilirdi bu duruma. Evliydi o artık, bu yaptığı da neydi şimdi? Üstelik Jimin'e karşı eskisinden çok daha yoğundu.
Şaşkınca eline bakan Jimin yüzüğün orada olmadığını görünce iç çekerek aptallığına yandı. "Banyo yapınca unutmuş olmalıyım."
"Eminim öyledir." Güldü Jungkook, her şeyi bekliyordu artık. Berbat bir adam olduğunu düşündüren Jimin her şeyi yapabilirdi. Aslında berbat bir adam da değildi, sadece karşıya aktarması yanlıştı ya da bu ona göre doğruydu. "Zaten yüzükle banyo yapılmaz değil mi?"
"O ne demek şimdi?" Telaşla etrafta dolaşan Jimin adımlarını durdurup ağırlığını bir bacağına vererek karşısındaki adama bakıyordu. Dün yanağından öperek gönlünü almaya çalışmıştı ama bu yeterli kalmayacaktı. Jungkook gerçekten kırgındı ve Jimin bunu görebiliyordu.
"Benimle olmaktan zaten nefret ediyorsun bir de yüzüğümü mü takacaksın?" Yerinden kalkarak emin adımlarla Jimin'in karşısına geçtiğinde fazlaca yoğun bakıyordu, bu da Jimin'i daha da suçlu hissettiriyordu.
"Ya öyle söyleme!" İki ellerini yana açtı genç olan. "Kimseden çekindiğim yok. Evli bir adam olduğumun farkındayım."
"Her neyse." Düşünmedi Jungkook. Yüzük olan parmağından yüzüğü çekip çıkarttı ve Jimin'in bileğinden tutup avucunun içine bıraktı. "Al bunu da, teftişe gelecekleri zaman takarız. Zaten aramızda bir şey yok boşuna kalması cidden saçmalık, öyle değil mi? Ah bekle, sen zaten kararını vermiştin."
Jungkook ilerleyecekken Jimin kolundan yakaladı. "Yapma şunu."
"Ben ofise gidiyorum müşterimle görüşeceğim Jimin. Akşam gelirim."
Ve Jungkook gitti, Jimin bütün suçluluğuyla birlikte elindeki yüzüğe baktı. Sıçmıştı, bir de bu da yetmezmiş gibi sıvıyordu. Her şeyi berbat edebilmesi bir gün bile sürmemişti.
Onun gönlünü almalıydı.
-
İşten Jungkook'tan daha erken gelen Jimin aldıklarını bir köşeye bırakarak salonda televizyona bakan Jiyoon'un yanına çöktü. "Jiyoon, seninle bir anlaşma yapalım mı?"
Küçük kızın bakışları tatlı yüzlü adama kaydığında ona gülümseme sundu.
"Olur." Jiyoon onların kavgasından sonra ikisinin de buz gibi olduğunu biliyordu, bu yüzden sabahtan beri hiç onların yanına uğraşmamış, direkt odasına gidip oyuncaklarıyla oyalanmıştı.
"Jungkook dün bana küstü, üzdüm onu. Bugün beni affetsin diye terasta bir şeyler düzenleyeceğim. Bana yardım eder misin?" Evet, dünkü sıvayışlarından sonra en azından ufak atışma olarak gösterip bunu Jiyoon'la birlikte toparlayabilirdi. Böylece Jiyoon da onların tekrardan birbirlerine aşık olduklarını düşünecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life As We Know It |Jikook|
Fanfiction(Mpreg değil.) "Böyle kötü bir olayın bizi bir araya getirdiğine sevinmem çok mu yanlış olurdu?"