I.

552 38 12
                                    


Menajer Jin'in yanında SM koridorlarında ilerlerken dikkatle onu dinlemeye ve gösterdiği yerleri aklına not etmeye çalışıyordu. Sonunda bir odaya girdiklerinde karşılaştıklarından beri ilk kez adamın yüzüne baktı. Elindeki dosyayı ona uzattı.

"Bu dosyanın içinde bir grup ve bireysel programları var. Bireysel programları bizi pek ilgilendirmiyor. Onlar için bireysel menajerler ile koordineli çalışıyoruz. Grup programları bizim için daha önemli. Şanslısın. Bu ay programlarında sadece iki tane grup etkinliği var."

Menajer cümlesini tamamladığında yeniden yürümeye başladı. Adımları hızlıydı. Bir yere yetişmeye çalıştığından olmadığını anlayabiliyordu Sae Eun, sadece bir yerlere yetişmeye çalıştığından hızlı yürümeyi alışkanlık haline getirmişti. Bir otomatın önünde durduklarında menajer yeniden konuşmaya başladı.

"Sana oturup ne iş yaptığımızdan bahsetmeyeceğim. Yaptığımız işi zamanla öğrenirsin zaten. Senden anlamanı beklediğim şey sadece üyelerin bizim için ne kadar önemli olduğu. Onların yardıma ihtiyacı olduğunda koşmalısın, bir sıkıntıları olduğunda çözmelisin, ne kadar yoğun olurlarsa olsunlar nefes alacak zaman yaratmalısın. Yaratmalıyız."

Sae Eun'ın, adamın yüzüne dehşetle baktığından haberi yoktu. Adam genç kadının yüzündeki ifadeye bakıp anlayışla gülümsedi.

"Korkma. Bunları beraber yapacağız. Asistanım olman bu işlerden hala benim sorumlu olduğum gerçeğini değiştirmiyor. Aslına bakarsan sorumluluk katsayım altıya yükseldi," dedi ve iç çekti. Sae Eun onunla geçirdiği yarım saat içinde oluşan ve bir türlü zihninden uzaklaştıramadığı soruyu sormaya karar verdi.

"Beni siz istemediniz değil mi?"

"Anlamadım?"

"Beni, diyorum. Asistanınız olarak isteyen kişi siz değildiniz. Aslında asistana ihtiyacınız olduğunu bile düşünmüyordunuz."

Adam, genç kadının suratına baktığında ondan bir şey saklamamaya karar verdi.

"Haklısın, seni ben istemedim. Sadece üsler yanıma birini vermenin iyi olacağını düşündü. Yakında ne demeye çalıştığımı anlayacaksın."

Sae Eun'ın, menajerin neden bahsettiği hakkında bir fikri yoktu. Bunu yakında ne olacağını görene kadar düşünmemeye karar verdi. Adama baktı.

"Size ne olarak hitap etmeliyim? Sunbae?" diye sordu, alt dudağını ısırırken.

"Ajhussi?" dedi, menajer. Sonra kahkaha attı. "Yaşlandığımı kabul ediyorum."

Ajhussi? Fazla samimi değil mi?

"Fazla samimi olduğunu düşünüyorsun değil mi? Bunu da anlayacaksın. Samimi olmazsan işleri yürütemezsin," adam cebinden çıkardığı telefonu Sae Eun'a uzatırken tekrar konuştu. "Burada üyelerin, benim ve diğer bireysel menajerlerin telefonu var. Bu numara da onlar da kayıtlı."

"Tamam," dedi, iki eliyle uzatılan telefonu alırken.

"Bugünlük bu kadar Sae Eun, gidebilirsin. Yarın seni arayacağım."

"Ama çok erken değil mi?"

"Burada belirli saatlerimiz yok. Boş zamanlarının tadını çıkar. Yakında bunları bulamayacaksın."

Menajer dönüp giderken genç kadın arkasından bir süre baktı. Elini kalbine götürdü. Uzun zaman sonra ilk kez kalbinin yeniden atmaya başladığını hissediyordu. Yüzünden bir tebessüm geçer gibi oldu.

-

Şirketten dışarıya adımını attığında saçlarını sağa sola dağıtan rüzgar, taşıdığı soğuk hava ile onu titretti. Ellerini montunun cebine atıp arabasına doğru yürüdü. Sürücü koltuğuna geçip kafasını direksiyona koydu. Bugün ne oldu, diye sordu kendine. Cebinden çıkardığı ID'sini alıp baktı. Direksiyonun altından gördüğü dikdörtgen kartta yazanları dikkatle okudu.

Kim Sae Eun

Asistan Menajer

SHINee

Ah, diye iç geçirdi. Bu çoğu kişiyi heyecanlandıracak bir şey miydi bunun ayrımını yapamıyordu. Ama Ji Hyun'a söylediğinde karşısında şoke olmuş halini hayal edebiliyordu. Fakat o öyle hissetmiyordu. Sevinçten etrafa koşturacak kadar heyecanlı değildi. Aslında hiç heyecanlı değildi. Uzun süredir İngiltere'de yaşadığından K-Pop hakkında pek bir şey bilmiyordu. Bildiği şeyler Ji Hyun'dan geliyordu. Bu da onlardan biriydi.

SHINee.

Dinlediği tek K-Pop grubu olmasına rağmen bir fan değildi. Favori üyesi falan da yoktu. Grubu arada sırada dinlemek dışında ek olarak yaptığı tek şey Blue Night dinlemekti. Çünkü Jonghyun'un radyoda kullandığı ses onu uykusuzluğundan çekip alan nadir şeylerden biriydi. Ama yine de kendini onun fanı olarak da nitelendiremiyordu. O radyo programı da dinlemeyi sevdiği diğer radyo programlardan gibiydi sadece. Sevdiği bir dizi gibi... Radyonun fanı demek daha doğru bir tanım olabilirdi Sae Eun için.

Ve şu an bulunduğu nokta onu sadece hayrete düşürüyordu. Şirkete başvuru yaparken aklında bu yoktu. Yönetici asistanı olarak başvuru yaparken gruplardan daha ziyade Liverpool'da çalıştığı şirketteki gibi gerçekten yöneticilerin asistanlarından biri olacağını düşünüyordu. Şimdi ise ID'si ona SHINee'nin asistan menajeri olduğunu söylüyordu.

Birinin cama tıklamasıyla oturduğu yerde sıçradı. Tıklayan kişinin kim olduğuna bakmak için kafasını yana çevirdi.

Kim Jonghyun.

Bu onu şaşırtmıştı. Aslında o an kim olursa olsun onu şaşırtacağından emindi. Camı açtı. Maskesini biraz aşağı çekerken konuştu, Jonghyun.

"Bir sorun mu var?"

Soruyu algılayamadan genç adamın soluk suratına bakmaya devam etti.

"Bir sorun mu var?" diye yineledi sorusunu.

"Ha-hayır," dedi Sae Eun kekelediği için içinden bildiği bütün küfürleri sıralarken.

"Peki. Uzun süredir kafan direksiyona dayalı olunca bir şey oldu sandım. Rahatsız ettiğim için özür dilerim," dedi ve Sae Eun'ın cevap vermesini beklemeden maskesini düzeltip yanındaki lüks arabaya binip çalıştırdı. Ve çok beklemeden hareket edip gitti.

Sae Eun, bu hareket onu kendine getirmiş gibi kafasını salladı ve arabayı çalıştırıp hareket etti. Hiçbir şey yapmamış olmasına rağmen yorgun hissediyordu. Eve gitmek ve son bir aydır yaptığı gibi yatağında yorganlara gömülmek istiyordu. Anahtarı çevirip eve girdi. Ayaklarının yönlendirmesini takip ederek banyoya girdi. Üstündekilerden kurtulup kendini suyun altına attı.

Genç kadın istemsizce elini kalbine götürdü. Bugün ilk kez aylar sonra kalbi yeniden atıyormuş gibi hissetmişti. Onu bekleyen Everest boyutundaki sorumlulukların farkındaydı. Ama bir şekilde uzun zamandır ilk kez yaşıyor gibi hissediyordu.

*

Our Season | Jong HyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin