XXXIV.

303 21 16
                                    

"Seni bırakmayacağım."

Alnını alnına dayadığında dudaklarına bunu fısıldadı Jonghyun. Sae Eun alnını geri çekmeden ellerinde tuttuğu maskeyi yeniden kulaklarının arkasına yerleştirip burnunun ucuna çekti. Jonghyun'un kıkırdamasını duyduğunda gözlerini açıp ona baktı. Bir şey söylemeden kollarını beline doladı. Burnunu boyun oyuntusuna götürdü.

"Kokunu seviyorum," diye fısıldadı Sae Eun.

"Bu benimle ilgili sevdiğini söylediğin ilk şey."

Sae Eun'ın dudakları teninde kıvrıldı. Kafasını omzuna yatırıp bir süre öylece kaldı.

"Sana başka bir şey daha söyleyeceğim," dedi geri çekilirken. Jonghyun beklenti dolu gözlerle ona bakarken Sae Eun kalkıp yere düşen şapkayı aldı ve kendi kafasına taktı. Bu hareketi Jonghyun'u güldürdü.

"Provaya gitmen gerekiyor."

Bunu duyduğunda yüzüne köpek yavrusu bakışıyla bakıp itiraz etmeye hazırlandı.

"Ama-..."

Sae Eun işaret parmağını dudağına koyup sus işareti yaptı.

"Konuştuktan sonra gideceğini söyledin. Çoktan bir saat geciktin bile."

Jonghyun yavru köpek bakışları ile ona bakmaya devam ederken Sae Eun uzanıp elinden tutup onu ayağa kaldırdı.

"Akşam gelebilir miyim?"

Sae Eun gözlerini kocaman açıp abartı bir şaşkınlıkla konuştu.

"Voaa Kim Jonghyun izin istiyor."

Parlayan gözleri maskenin altındaki sırıtışını belli ediyordu. Gözlerini onun hizasına getirmek için hafifçe belini eğdi.

"Hı? Gelebilir miyim?"

"Gelme desem dinleyecek misin?"

"O zaman sürpriz yapmayı düşünürüm," dedi.

Gözlerini devirip arkasını döndüğünde omzuna dolanan kolunu hissetti. Kafasını çevirip baktığında dudaklarında çarpık bir gülümseme ile karşısına bakıyordu. Sae Eun içinden gelen bir dürtü ile parmakuçlarının üzerinde yükselip çenesinden öptü. Bu sefer Jonghyun kafasını çevirip ona baktığında onun dudaklarında çarpık bir gülümseme vardı.

-

İki hafta sonra konserinin olacağı stadyumun otoparkına çekip onun inmesini beklerken oldukça yavaş hareket ediyordu. Elinden gelebildiğince oyalanıyordu. Sanki böyle yaparak onu bugün provaya gitmemeye ikna edebilirmiş gibi. Sae Eun bu düşüncesini haksız çıkarmak için konuştu.

"Jonghyun hadi."

"Tamam ya gidiyorum işte," deyip kapıyı açtı. Arabadan çıkıp "gitme" demesini bekler gibi yeniden ona baktı. Sae Eun bünyesinde hayal kırıklığı yaratan o hareketi, el sallamıştı, yaptığında kafasını önüne düşürdü.

"Oh Jonghyun!"

Kapıyı kapatmak üzereyken bunu duyduğunda yüzünde bir sırıtışla eğilip ona baktı. Sae Eun banktayken taktığı şapkasını geri uzatıyordu. Şapkayı almadan doğruldu.

"Sende kalsın. Sana daha çok yakıştı," deyip kapıyı kapattı. Ayaklarını sürte sürte stadyum girişine doğru ilerlemeye başladı. Biraz sonra araba sesini duyduğunda boş bir arazide sahibi tarafından terk edilen köpek yavrusu gibi hissetti. Dudaklarını büzüp ayaklarına bakarak yürümeye devam etti.

-

Arabayı yol üzerindeki kafelerden birinin önünde durdurdu. Gün boyu bir şey yememiş olduğunu biraz önce karnının guruldaması ile hissetmişti. Kafeye girip köşedeki masalardan birine oturduğunda bu kafenin Jonghyun'la daha önce geldikleri kafe olduğunu fark etti. Zorla yediği deniz ürünlü sandviçi hatırladığında gülümsedi. Garsonun uzattığı menüyü geri uzatırken zaten kararının ne olduğunu biliyordu.

Our Season | Jong HyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin