XIX.

349 25 16
                                    


Hava aydınlanmaya başladığında Jonghyun çoktan uyanmıştı. Gün ışığı içeriyi yavaş yavaş aydınlatırken yüzündeki ışık oyununu izlemişti. Gün ışığı tamamen içeri dolduğunda ise yüzündeki her detayı görebiliyordu.

Yüzünün her detayını ezberlemek istiyordu. Böylece ondan uzak kaldığı saatlerde gözünü kapattığında onu görebilecekti. Yüzündeki her bir çizgiyi bilirse onu daha çok tanıyacakmış gibi hissediyordu. Bu yüzden gün ışığı yüzünün bütün detaylarını ona gösterirken öylece yüzüne bakıyordu.

Sağ elinin baş parmağını sol yanağındaki izin üzerinde getirdi. Yaklaşık iki santimetre uzunluğunda çok derin olmayan bir izdi bu. Tırnak izi gibi. Bu Jonghyun'un dikkatini ilk kez  çekiyordu. Parmak ucunu o izin üstünde gezdirdi. Bu hareketi Sae Eun yattığı yerde kıpırdamasına neden oldu.

Jonghyun elini yanağından çekmeden eğilip alnında öptü. Bunu uyandığı süre içinde üçüncü kez yapıyordu. Ateşini de iki defa ölçmüştü. İkisinde de değişmemişti sayılar. Otuz altı buçuk. Ateşinin düştüğünü görünce yorganı beline kadar çekmişti. Üzerini fazla örterse ateşinin yeniden çıkacağından korkuyordu.

Soluna dönüp telefonunun ekranından saate baktı.

07.05

Yeniden ona döndüğünde ışık vurduğunda daha açık bir kahveye dönüşen gözleri gördü. Ama gözleri dışında içini ısıtan başka bir şey vardı. Gülümsüyordu.

"Günaydın," diye fısıldadı.

"Günaydın," diye cevapladı o da. Sesi hala kötü geliyordu.

"Nasıl hissediyorsun?"

"Hala boğazım ağrıyor ama daha iyiyim," dedi. İnce parmakları boğazını sardı. Yattığı yerde doğrulup yatağın içinde oturdu. Önüne düşen saçlarını arkasına attı.

Boynunu sağa sola esnetirken sızlandı.

"Her tarafım ağrıyor".

Jonghyun bir şey söylemeden yattığı yerde doğruldu. Dizlerinin üstünde ona yaklaşıp arkasına geçti. Bacaklarını yanlarına uzattı. Sanki herhangi bir hareketi onu ürkütüp kaçıracakmış gibi yavaş yavaş hareket ediyordu. Ellerini omzuna koyduğunda Sae Eun'ın gerildiğini fark etti. Jonghyun bir an elini iteceğini ve onu tersleyeceğini düşünse de Sae Eun'ın gevşemeye başladığını fark edince omzunu ovmaya devam etti.

Bir süre omzunu ovduktan sonra sol eliyle ona destek verip elini sırtına indirdi. Bu hareketi ona dün onu gördüğünde fark ettiği ayrıntıyı hatırladı. Sadece ince bir oversize giyiyor. Bu ayrıntıyı kafasından def etmeye çalışsa da söz konusu o olunca bunu yapamıyordu. Aklına dolan düşünceleri dağıtmak için kafasını iki yana sallayıp ellerini omzuna çıkardı yeniden. Başparmaklarını ensesinin iki yanında gezdirirken ona doğru eğildi. Sol eliyle çenesine uzanıp kafasını sola doğru eğdi. Burnunu omzu ve boynu arasında iki kez gezdirip tenine fısıldadı.

"Farklı kokuyorsun."

Bunu da ilk girdiğinde fark etmişti, Jonghyun.

"Duş jelimi değiştirdim," dedi kafasını geriye attığında.

"Sevdim," diye fısıldadı, tişörtün yakasını biraz kenara çekerken. Dudaklarını hafifçe tenine dokundurdu.

"Jonghyun," dedi, zayıf sesiyle.

Elleri omuzlarından kollarına inip aşağı yukarı gezinmeye başladı. Sae Eun'ın neredeyse nefes almayı bıraktığını hissedebiliyordu.

Sae Eun gayri ihtiyari kafasını biraz daha geri atıp omzuna yasladı.

Our Season | Jong HyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin