XXVIII.

314 22 12
                                    

Neden böyle olduğunu artık biliyorum, düşüncesi onu eve bırakıp şirkete gitmek için ayrıldığından beri zihninde dönüyordu. Fakat öğrenmiş olmasına rağmen bir şey yapamıyor olmak canını sıkıyordu.  Böyle bir şeyle yaşamaya devam edebilmek hakkında bir fikri yoktu. Herkesin karanlığı farklı, diye düşündü. Sae Eun karanlığını ışıklarla aydınlatmaya çalışıyorken o ise kendi karanlığını içinde bulunduğu ortamın karanlığına saklıyordu.

Pratik odasında tek başına geçen zamanı önemsemeksizin saatlerce çalışırken kafasında bir yandan bunlarla boğuşuyordu. Sonunda ara verip aynanın yanına kadar gidip sırtını aynaya dayayarak oturdu. Nefesinin düzene girmesini bekledikten sonra müziği kapatıp soyunma odasına gitti. Terli kıyafetlerini deri bir torbanın içine koyup ağzını bağlayıp çantanın içine attı. Hızlı bir duş alıp temiz kıyafetlerini giydi. Sweatshirtün kapüşonunu kafasına çekip maskesini ağzına geçirdi.

Birkaç stajyer dışında boş olan pratik odalarını geçip asansöre bindi. Otoparka inerken telefon ekranından saati kontrol etti.

02.48

Arabaya binip eve gitmek için hareket ederken aklı Sae Eun'daydı. Aramak için telefonu eline aldığında uyuyor olabileceğini düşünüp telefonu geri bıraktı. Radyoyu açıp Sae Eun'ın hep dinlediği indie kanalını açtı. Hyukoh'un Wi Ing Wi Ing'ine rastladığında gülümseyerek şarkıya eşlik etmeye başladı.

Evin önüne geldiğinde yavaşlayarak garaja girdi. Arabayı park edip çıktığında gözü evdeki açık perdeden sızan ışığa takıldı. Birazdan annesinin kafasını gördü. Ona el sallayan annesine el sallayarak karşılık verip içeri girdi.

"Neden uyumadın?" dedi, merdiven başında geceliği ile duran annesine.

"Uyuyordum. Arabanın sesini duyunca uyandım. Ne yani bu evde uykusu hafif olan tek sen misin?" dedi annesi ona sarılırken.

"Hadi uyu. Ben de uyuyacağım."

Annesini yanağından öpüp odasına girdi. Üzerindekileri çıkarıp yatağa girdi. Sırt üstü uzanıp kollarını başının arkasına kaldırdı. Gözlerini kapatıp uyumayı denedi. Gözünün önünde Sae Eun belirince gözlerini açtı. Merak ve endişeden ölecek gibi hissediyordu. Arayamıyorsa mesaj atmaya karar verdi.

Kime: Menajer-nim

"Sae Eun? Nasılsın?"

Telefon ekranına boş boş bakarken çoktan uyuyor olduğunu ve cevap yazmayacağını düşünüyordu. Telefonun titremesiyle irkildi.

Kimden: Menajer-nim

"Uyumadın mı sen hala?"

Bu cevap karşısında kaşları çatıldı.

Kime: Menajer-nim

"Provadan yeni geldim. Çalışıyorum menajer-nim."

Kimden: Menajer-nim

"Uyu Jonghyun."

İstemsizce dudaklarını büzdü. Eğer görebileceğini bilse kollarını bağlayıp bütün gece somurturdu.

Kime: Menajer-nim

"Sen neden uyumuyorsun?"

Kimden: Menajer-nim

"Uyuyorum. Bir gözüm kapalı yazıyorum."

Kime: Pinokyo

"Adını Pinokyo olarak değiştirdim."

Our Season | Jong HyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin