XV.

353 29 17
                                    


Sae Eun zamanın durduğunu düşünüyordu. Saç tellerini okşayan sıcak nefesin ve limon, baharat ve misk kokusunun etkisinde zamanın akmasına imkan yoktu.

Elleri ondan izinsiz hareket ederek Jonghyun'un saçlarını buldu. Yumuşacık. Yaptığı şeye engel olamıyordu. Beyni vücuduna söz geçirme yetisini kaybetmişti ya da beyni söz geçirmek istemiyordu. Parmaklarıyla saçlarını kavradı. Geri çekilmesini istemiyorum. Bu anın bitmesini istemiyorum.

Jonghyun'un boştaki elini sırtında hissetti. Kalın paltosuna rağmen dokunduğu yer tenini yakıyormuş gibiydi. Dudakları kulaklarından boynuna indi. Henüz tenine dokunmuyordu. Aralanmış dudaklarından yayılan sıcak nefesi vücuduna buz degmiş gibi hissettiriyordu.

"Sae Eun-ah."

Saçlarını biraz çekerek karşılık verdi.

"Gitmek zorundayım. Yoksa kendimi durduramam," dedi, sırtındaki elini çekip saçlarındaki elini alırken. Geri çekildiğinde yüzünü elleri arasına aldı.

Kafasını salladı.

Hayal kırıklığına uğramış gibi hissediyor ve buna anlam veremiyordu. Onu sarmalayan koku ve vücudundaki sıcaklık Jonghyun'un kapıyı açmasıyla içeri dolan soğuk havayla dağılırken aynı zamanda onu kendine getiriyordu.

Jonghyun arkasına dönmeden kapıyı kapatıp şirkete giderken onu izledi. Başı öne eğik adımlarını izliyor gibiydi. Şirketin kapısına kadar gitti. İçeri girmeden ona dönüp arabanın olduğu yere baktı. Camlardaki film sebebi ile onu göremediğini biliyordu fakat yine de el sallamak istedi. Jonghyun dudaklarında hafif bir tebessümle içeri girdi.

Sae Eun'ın hala dalgın bir şekilde o tarafa bakıyorken telefonuna gelen bildirim sesiyle kendine geldi.

Kimden: Jong Hyun-sshi
"Aşamalara odaklanmamak konusunda haklısın sanırım. Eğer hislerimde yanılmıyorsam az önce mutluydum. Teşekkür ederim Sae Eun-sshi. Artık mutlu olmak için ne yapmam gerektiğini biliyorum."

İçine yayılan sıcaklık dudaklarının kıvrılmasına neden olmuştu. Tıpkı birkaç dakika öncesinde oldugu gibi istemsizce gülümsüyordu. Hala ekrana bakıyorken yeni bir bildirimle yüzü kime ait olduğunu hatırlamış gibi yine ifadesizleşti.

Kimden: Jong Hyun-sshi
"Seni gülümsetmeliyim."

Sae Eun kendi ruh halini anlatmak için Jonghyun'un mesajından alıntı yaptı. "Eğer hislerimde yanılmıyorsam şu anda mutluyum."

Dudaklarına yapışmış gülümsemeyle arabayı çalıştırdı.

Radyoyu açıp Chris Martin'in sesini duyunca gülümsemesi daha da yayıldı. Şarkıya eşlik ederken uzun zamandır ilk kez hissettiği fakat ne olduğunu bilmediği bu hissin tadını çıkarmaya karar verdi.

Bir süpermarketin önünden geçerken bir anda verdiği kararla arabayı ilerideki kavşaktan çevirdi ve otoparka park etti. Hala şarkıyı söylemeye devam ederken market girişindeki alışveriş arabalarından birini alıp reyonların arasına karıştı. Alkollü içecekler reyonuna geldiğinde durdu. Eli raflarda dolanırken uçuk pembe cam şişeye yöneldi. Gül şarabı, diye dans eden beyin hücrelerini şişeyi kavrayan başka bir el böldü.

"Ama o benimdi," kelimeleri istemsizce dudaklarından dökülürken bakışları elin sahibini buldu.

"Lee Jinki-sshi?"

Jinki gözlerini elinde incelediği şişeden çekip ona baktığında maskenin altından bile belli olacak şekilde gülümsedi. Maskesini biraz aşağı çekip konuştu.

Our Season | Jong HyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin