XI.

326 29 10
                                    

Gözlerini açıp saate baktığında gördüğü neon kırmızı sayılar onu şaşırtmadı. Uzun zamandır gözlerini açtığında görmeye alıştığı sayılardı.

07.03

Yatağa oturup gerindi. Sağ eliyle saçını kaşırken sol eliyle komodinin üzerinde duran telefona uzandı. Mailine girip Menajer Jin atmış olduğu günlük programı açtı. İlk iş günü, dokuzda Jonghyun'un dün ertelettiği W çekimi ile başlıyordu.

Bugünü felaket geçen dünü yok sayıp ilk gün olarak düşünmeye karar vermişti.

Telefonu yatağın üzerine bırakıp ayaklarını yataktan sarkıttı. Gözlerini kapatıp yataktan inmeden önce derin bir nefes aldı. Banyoya doğru ilerlerken içinden bir ses bugünün iyi bir ilk iş günü olacağını söylüyordu. Bu düşünceyle içi ısındı ve dudakları tebessümle yukarı kıvrıldı.

Üstündekilerden kurtulup duşa kabine girdi. Suyu son iki günün aksine daha sıcağa ayarladı. Sıcak su vücudunda gezinirken yüzündeki gülümseme hala oradaydı. Bugün uzun zaman sonra ilk kez huzurlu hissediyordu. Bunu bozacak hiçbir şeye izin vermemeye karar verdi.

Şampuanı saç diplerine yavaşça masaj yaparak köpürtürken de bunu düşünüyordu. Yavaş yavaş yapıyordu çünkü her anın zevkini bu şekilde çıkartabilirmiş gibi hissediyordu. Sanki böyle yaparsa hiçbir şey o anki huzurunu bozamayacak gibi hissediyordu.

Durulanıp banyodan çıktı. Bornozunun odasında olduğunu hatırlayınca odaya geri döndü. Kapıyı açtığında bugünün iyi bir ilk iş günü olacağını düşünürken neyi atladığını utanç verici bir karşılaşma ile hatırladı.

"Be-ben ş-ş-ey seni, yani ka-kahvaltı i-..." cümlenin yarısında susup boğazını temizledi, Jonghyun. Arkasını dönüktü ve başının arkasındaki saçları çekiştiriyordu.

Sae Eun alelacele önünde duran bornozu alıp arkasını dönüp giyindi. Yeniden önüne döndüğünde Jonghyun'un ona bakıyor olduğunu gördü. Bakışları altında daha da kızardı.

"Dışarı çık," dedi, sakin bir ses tonuyla. Jonghyun sanki bunu yapması gerekiyormuş da bir türlü hatırlayamıyormuş gibi avcunun içiyle alnına vurup koşar adım odadan çıkıp kapıyı ardından kapattı.

"Burada olduğunu nasıl unutursun?" diye söylenirken öfkeyle banyoya geri döndü. Saçlarını havluya sarıp bütün öfkesini dişlerinden çıkarmak istermiş gibi dişlerini fırçaladı. Saçlarını kurutup banyodan çıktı. Makyaj aynasının karşısına geçip kendine baktı. Yanakları hala kırmızıydı. Sae Eun önce bunu halletmeye karar verdi. Fondöteni yüzüne yaydıktan sonra gülkurusu renginde bir ruj ve aynı tonlarda allık sürüp kalktı. Saçlarını taradı. Bir süre saçıyla ne yapacağını düşünse de sonunda dağınık bırakmaya karar verdi.

Dolabın karşısında geçtiğinde günün en önemli sorusu belirdi zihninde. Bugün ne giyeceğim?

Bordo oversize kazağına gitti eli. Onun altına haki yeşili kadife bir etek giydi. Kazağını eteğin içine sıkıştırdı. Çünkü diğer türlü etek belinden kayıyordu. Zihninde elini beline koyup ona bu konuda söylenen Ji Hyun belirdiğinde yüzünü buruşturdu. Yatağın üstünde duran montunu ve yatağın üstündeki telefonunu alıp içeri yürüdü.

Jonghyun mutfak kapısına yaslanmış, kollarını göğsünde bağlamıştı ve ayaklarına bakıyordu. Onun adımlarını duyunca ona baktı. Bakışlarının, üzerinde baştan ayağa gezindiğini hissettiğinde tüm vücudu karıncalandı. Midesindeki anlam veremediği bir kıpırdama oldu.

Bakışları buluştuğunda Jonghyun yutkundu. Yutkunduğunda hareket eden âdemelmasını fark ettiğinde istemsizce o da yutkundu. Jonghyun doğrulup ona doğru bir adım attığında yeniden yutkundu. Jonghyun gergince ensesini ovdu.

Our Season | Jong HyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin