Telafi için uzun bir bölüm yazdım... İyi okumalar. Yorum yaparsanız seviniriz.
Yanaklarımda hissettiğimde sıcaklıkla derin bir nefes alıp kendime gelmeye çalıştım. Farkında olmadan ellerimle oynuyordum ve kendime engel olamayarak bakışlarımı salonda gezdiriyordum. Bulut ortalıkta görünmüyordu. Onunla yaşadığım o andan sonra kendime gelmekte zorlanıyordum ayriyeten garip hissediyordum. İlk defa öyle bir şey yaşıyor ve ne yapacağımı bilmiyordum. Neden üstüme doğru gelip beni öpmeye çalışmıştı?
Başımı iki yana salladım, böyle bir şeyin olamayacağını gayet iyi biliyordum. Ben bilmesem onun bilmesi gerekirdi. Çünkü biz sürekli kavga eder, tartışır, birbirimize laf atar ve en önemlisi birbirimizi sevmek yerine nefret ederdik. Yani ben öyle yapardım. Bulut'a, onun grubuna, ciddi anlamda nefret besliyordum. Aklımdaki düşünceleri umursamak için salonda incelediğim yerleri izlemekten vazgeçip koltuğa oturan Elmiraya baktım.
''Ee şimdi ebe kim?'' dedi, terlemiş yüzünü saçlarından arındırırken.
Yerde oturmuş sırtını duvara yaslayan Armağan, derin bir nefes verip ona cevap verdi: ''Çocuk musun? Bir kere oynadık yeter.'' Deyip hemen yanında yerde bulunan bardaktaki suyu içti.
Elmira gözlerini devirdiğinde ''Çocuk değilim bir kere. Hem uzun zamandır bu oyunu oynamıyordum, hoşuma gitti.'' Dedi ardından bakışlarını Armağandan çekti. Gözleri etrafta dolanırken bende durduğunda kaşları çatıldı. Etrafı kolaçan etti ve ayağa kalkıp hemen önünde bulduğum koltuğa geldi.
''Neyin var senin?'' deyip gözleri yüzümde dolandı. Ona bakacak halim olmadığından gözlerimi, gözlerinden çektim. Salonun boydan boya camla kaplı olan yerde Meyra'nın, Eylem'in, Kuzey'in ve Çağan'ın olduğunu gördüm. Aralarında Bulut'un olmayışı da dikkatimi çekmişti. Herkesin kaşları çatılmış, Kuzey'e bakıyor, onu dinliyorlardı. Aşırı dikkatli dinledikleri için benim de dikkatimi çekmişti. Açıkçası onları ilk defa böyle görüyordum.
Elmira elini gözlerimin önünde sallarken ''Neden kızardın sen? Ateşin mi var yoksa?'' dediğinde salladığı elini alnıma koydu. ''Ateşin var.''
''Bir şeyim yok Elmira. İyiyim.'' Dedim.
''Pekala. Bir şey sormayacağım daha.''deyip yanımdan uzaklaştı.
Aklıma durmadan Bulut geliyordu ve bu benim sinirlerimi bozuyordu. Onu düşünmem saçmaydı, düşünmemeliydim. Kafamı tekrardan camın oraya çevirdiğim de, oradan uzaklaştıklarını gördüm. Hepsinin morali sanki bozuk gibiydi. Neden böyle olduğunu ister istemez merak ediyordum. Dirseğimi, koltuğun koluna koyduktan sonra başımı elime yasladım. Sıcaklık tenimi kavururken tenimin kızardığına emindim.
Kuzey, Çağan'a bir şeyler anlatıyor, Çağanda dikkatli bir şekilde dinliyordu. Meyra ve Eylem ise, salonun ortasında dikilmiş dudaklarını büzerek birbirleriyle konuşuyordu. Kısa bir süre sonra Meyra ''Ee? Hadi oyuna devam edelim.'' Dedi bıkkınlıkla.
''Saat on iki buçuk oldu, hala oyun diyorlar delireceğim.'' Diye hayıflanan Serkay'a baktım. Gülmemek elde değildi. ''Sanki her Allah'ın günü oyun oynuyoruz.'' Dedi Eylem hayıflanarak.
''Her gün oyun oynuyorsun da bu tür oyun mu onu bilemem...'' dediğim de herkesin bakışları bana döndü.
Güney bana bakıp kaşlarını kaldırdığında ''Ne var be?'' diye ağzımı oynattım.
Elmira kendine hakim olamayarak büyük bir kahkaha patlatınca, Armağan ''Bu iyidi.'' Dedi.
Ayağa kalktım ve ''Hadi oynayalım bari.'' Dedim. ''Ama ebe ben olayım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYA KOLEJİ
HumorBir kolej, KAYA KOLEJİ. İki ayrım; burslular ve burslu olmayanlar. Birbirini sevmeyen gruplar, ilginç kişilikler ve okulun içerisinde kimliği belirsiz bir katille beraber mahsur kalmış öğrencilere öncülük edecek beş öğretmen. |080117| TÜM HAKLARI...