2.BÖLÜM:''HAVUZ'' (PART 1)

10.5K 458 174
                                    

Herkese selam! Baya baya uzun bir bölüm oluyordu. O yüzden 1.part ve 2.part olarak bölmek istedik.

İyi okumalar! Oy ve yorum yaparsanız seviniriz.

Yazım yanlışımda olabilir onun için de üzgünüm. Ve grupları şaşırıyorsanız isimleri işte hangisi özeldi/bursluydu onları da oyuncular kısmına ekledik.

PART-1

2.BÖLÜM:"HAVUZ"

Gözlerim kahverengi deri ve son derece modern olan mobilyalarda gezindi. Mobilyalar adeta 'ben pahalıyım' diye bağırıyordu. Bakışlarımı siyah dönen sandalyesinde oturan, ellerini masaya koymuş ve parmaklarını birbirine kenetlemiş bir şekilde bana bakan Müdür'e çevirdim. Yaklaşık on dakikadan beri buradaydım. Neden hala konuşmadığını, bir şey demediğini anlamıyordum sanırım birisini bekliyorduk. Odada derin bir sessizlik hakimken boğazını temizleyip konuştu: ''Evet, bekliyorum.'' Dedi. Neyden bahsettiğini bilmediğim için başımı iki yana sallayarak sordum, ''Neyi?''

''O odanın kilidi olmadığı halde o odaya nasıl girdin?'' dedi şüpheci bakışlar atarken. Ne sanıyordu, kendi kendimi kilitlediğimi falan mı? İnkar etsem bile bana inanmayacaktı fakat yine de kendimi savunacaktım.

''Neden kendimi kilitleyeyim?'' dedim ve ellerimi önümde birleştirdim. ''Kızım, sürekli kavga yapıyorsunuz. Yeter artık, burası bir okul ve bu okulun belli bir kuralları var. Bu okulda okuyorsanız bu kurallara uymanız gerekiyor, anladın mı?'' dedi kenetlediği parmaklarını açarken. Sakin kalmakta zorlanıyordum çünkü 'okul kurallarından' bahsediyordu. Forma giyme zahmetinde bulunmayan, sürekli öğretmenlerle dalga geçen ve öğretmenlere rüşvet sunan öğrencileri suçlu bulmuyordu, bizi suçlu buluyordu.

Çünkü biz bursluyduk.

Tek açıklaması buydu.

Biz bursluyduk.

Eğer bu okulda bursluysak eziliriz, ses çıkaramayız sadece susarız fakat onlar için küçük bir sıkıntı vardı; işlerin onların istedikleri gibi gitmemesi gibi. Her şeye baş kaldırıyor, tepkiye tepki olarak karşılık veriyorduk. Ezik değildik, aptal değildik ne yapmaya çalıştıklarını anlayabiliyorduk. Bu okulun köklü bir tarihi yoktu ama bizden önce ki burslulara da bize yaptıkları gibi yapıyorlardı. Sürekli burslu olanları ezip rezil hareketler sergiletmeye mahsur bırakıyordular. Tabii ki bu olayları basına yansıtmıyorlardı veya müfettişe. Bizde gidip basına, ailelerimize veya başkalarına diyebilirdik. Bunun bize avantajı olabilirdi ama bir de dezavantajı olurdu. Çünkü bu okulun bize katacağı çok şey vardı. Okul açısından sıkıntı yoktu zaten eğitimi mükemmeldi sadece okulun içerisinde olan insanlar mükemmel değildi. Bizde böyle bir ayrımı yıkmak, için kendimizi ezdirmemek için direniyorduk. Bu direnme sayesinde de olduğundan da fazla göze batıyorduk.

''Bakın bizi sevmiyorsunuz biliyorum, biliyoruz. Ama sizce de bu fazla olmuyor mu, neden herkese eşit olarak bakmıyorsunuz, neden her kavga yaptığımızda özel öğrenciler değil de burslu öğrenciler azarlanıyor, ceza alıyor?!'' dedim ve önümde birleştirdiğim ellerimi çözüp iki yanıma doğru bıraktım. Sesim sert çıkmıştı artık sinirleniyordum. Sinirlendiğim için başım ağrımaya başlamıştı. Kafama kapı vurduğu için daha şiddetli ağrıyacaktı, üstelik daha ilaçlarımı bile almamıştım. Okulda olaysız günümüz yok ki başımız ağrımasın.

''Burada gelip siz okul kurallarından bahsedemezsiniz. Siz önce gidip bize karşı savunduğunuz öğrencilere bakın. Dua edin ki, bu okulda okumaya ihtiyacımız var yoksa gidip bir yerlere çoktan söylemiştik. Eğer söylersek bu okulu başınıza yıkarız.'' Müdür'ün gözleri alev alev yanarken ciddi anlamda suratı beyazdan mora dönmüştü. Buna tanık olmuştum. Yaptığım belki de saygısızlıktı ama pişman değildim.

KAYA KOLEJİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin