Öhm. Sizi özledimmmmmmm. Şarkıyla okuyun bence...
Korku ve endişe.
Bu iki duygu yaklaşık bir buçuk aydır benimle birlikteydi.
Ölmekten korkuyordum. Arkadaşlarımın başına bir şey gelmesinden endişe ediyordum. Ne kadar bu iki duygunun üstesinden gelmeye çalışsamda, bir yerde ipler kopuyordu. Yaşadığımız şeyler kolay değildi, yaklaşık bir buçuk ay önce kendi halimizdeydik... Bu yaşadıklarımız hemen unutulacak ve iz bırakmadan gidecek olaylar hiç değildi. Yara alacaktık o belliydi. Bunlar ne kadar zor olsada üstesinden gelmeye çalışıyordum, sadece ben değil benim etrafımdaki herkes bu durumla cebelleşiyordu.
Kapının önünde durmuş, elimi sıkı bir şekilde kavramıştı. Hissettiğim acı umurumda bile değildi. Kulaklarıma ilişen sözleri bir an algılayamadım ve sadece yutkunmakla yetindim. Bedenim hafifçe titrediğinde tuttuğu elimi ondan kurtarıp hızlı bir şekilde geriye doğru birkaç adım geriledim.
Derin bir nefes aldım.
Korkumu belli etmemeye çalışacaktım fakat bu konuda ne kadar başarılı olabilirim bilmiyordum. Sesimin titrememesine özen göstererek ''Neden...'' diye sessizce sordum. Boğaç Hoca'nın kısılan gözleri direkt dudaklarıma düştü. Fısıltı şekilde söylememe rağmen duyduğuna emindim. Gözlerini dudaklarımdan gözlerime çıkarttığında ''Neden kapıyı kilitledin?'' dedim. Bu kez sesim daha yüksek çıkmıştı.
Gözlerime öyle bir bakıyordu ki, gözlerimi kaçırmamak için kendimle adeta cebelleşiyordum. İlk önce beni süzdü ve bakışları iki yanımda salık olan kollarıma baktı. Onun yaptığını yapıp ben de bakışlarımı aşağıya, kollarıma indirdiğimde neye dikkatlice baktığını anladım. Titrediğini fark etmediğim ellerime bakıyordu. Bakışlarımı tekrardan yüzüne çevirdiğimde kaşlarımı çatıp ellerimi hızla arkama sakladım ve biraz daha uzaklaştım ondan.
Alaycı bir tavırla bakışlarını gözlerime sabitledi. ''Ne oldu?'' diye sorup bana doğru bir adım attı ardından durdu.
Bir adım geri gittim.
Hafifçe sırıttı ve ''Korkuyor musun?'' deyip bu sefer yavaş adımlarla üstüme doğru gelmeye başladı. O geldikçe ben geriye doğru gidiyordum. Bedenim buz kesmişti. Burada onunla birlikte kilitliydim ve bana neler yapabileceğini tahmin edemiyordum. Beni yaralayabilirdi belki de daha fazlası... Ellerim arkamda olan öğretmen masasına denk geldiğinde suratımı arkaya çevirmemle birlikte arayı direkt kapattı ve bedenimi masayla kendisi arasında sıkıştırdı. Yakınlığından dolayı başım geriye doğru gittiğinde boynumdaki ve sırtımdaki sızı kendini belli etti.
Yutkundum.
Bir şeyler söyleyemiyordum.
Garip bir tonla, ''Bizi o an, orada, görmemeliydin.'' dedi ardından başını boynuma doğru yaklaştırdı. Nefesi boynuma çarparken derin nefeslerim öğretmenler odasında yankılanıyor gibi geliyordu. Boynumda olan başını kulağıma çıkarttı ve sessizce fısıldadı. ''Sana ne yapmalıyım şimdi?'' diye sordu. Ardından geriye doğru hafifçe çekilip göz teması kurdu. Surat ifadem nasıldı bilmiyordum fakat bu onun hafifçe sırıtmasını sağladı.
Gözleri gözlerimi delip geçerken hiçbir şey düşünemiyordum artık. Başımı sakince iki yana salladım ve sert bir şekilde tekrardan yutkunup kendime geldim. Ellerimi aniden masadan çektim ve gövdesine koyup sertçe ittirdim.
''Yürü git! Yaklaşma bana!'' diye bağırdım çatlak bir sesle.
Sanırım benden böyle bir tepki beklemediği için birkaç adım geriye sendeledi. Bunu fırsat bilip hemen masanın önünden çekildim ve sağ tarafımda olan koltukların olduğu tarafa koştum. Midemde hissettiğim ağrı baş gösterirken kapının kilitli olması buradan kurtulamayacağımı hatırlatıyordu. Arkamda olan beden de beni daha da tedirgin ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYA KOLEJİ
UmorismoBir kolej, KAYA KOLEJİ. İki ayrım; burslular ve burslu olmayanlar. Birbirini sevmeyen gruplar, ilginç kişilikler ve okulun içerisinde kimliği belirsiz bir katille beraber mahsur kalmış öğrencilere öncülük edecek beş öğretmen. |080117| TÜM HAKLARI...