Herkese selam! Aşşşırıı uzun zaman sonra bölüm atıyorum. Umarım beğenirsiniz. İçime sinmedi. Yayımlayıp yayımlamamak arasında kaldım ama yayımladım.
Hissettiğim şeyler saf öfke ve şaşkınlıktı.
Hiçbir tepki vermemeksizin öylece kalakalmıştım.
Bana bunu nasıl yapmıştı, nasıl yapabilmişti? Kuzen dediği insanı nasıl öpebilmişti.
Gözlerim şaşkınlıkla açılmış, kaşlarım garip bir hal almış, yanaklarıma firar eden bir sıcaklık oluşmuştu. Yaptığı iğrençlikle bana daha demin yaşadığım tüm kötü olayları unutturmuştu.
Şu an tam olarak Anıl'ın dudaklarının varlığı dudaklarımın üzerindeydi ve ben ondan... ciddi anlamda iğrenmiştim. Gözlerim yavaşça dolarken, zemine yapmışmış olan elimin içerisindeki eli, bedenimin titremesine sebep olmuştu.
Anıl'ın gözleri uykulu bir biçimde kahverengi gözlerime bakıyordu. Ne yaptığının farkında mıydı?
Sanki beni duymuş gibi dudaklarını dudaklarımdan ayırdı fakat uzaklaşmadı. Dudakları hala dudaklarıma değiyordu. Gözleri gözlerimi delip geçerken, dudaklarımın titremesine engel olamadım. Bunu hissetmişti ve boş olan elini başımın hemen yanına koyup ardından ağırlığını o eline verdi, bedenlerimizi ayırdı. Bana daha da üstten bakıyordu bu sefer. Koyu kahverengi gözleri yüzümün her tarafında geziniyordu, beni bu denli incelemesi ondan daha da tiskinmeme sebep olmuştu.
Elinin içerisinde, soğuk taş zemine dayalı olan elimi hışımla çektim. İki elimi hiç düşünmeksizin göğsüne dayayıp onu yan tarafa doğru çelimsizce ittim. Zorluk çıkarmadan hemen yan tarafıma, taş zemine uzandı. Pozisyonumu hiç bozamadım hala uzanır bir biçimdeydim fakat içimde kor gibi büyüyen büyük bir öfke vardı. Başımı hırsla iki yana salladım. Yattığım yerden doğruldum ve ona bakmadan, yerdeki kol değneklerimi almadan koşarcasına ıssız, karanlığı aydınlatan turuncu sokak lambalarının altında, kaldırımda yürümeye başladım.
''Şahselen!'' diye bağırdı arkamdan ama durmadım. Yürürken bedenimin titremesine engel olamıyordum, hava soğuktu. Biliyordum ki ben bu soğuk havadan sebep titremiyordum. Ellerim, alnım terlemişti. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Kolumu kaldırıp dudaklarımı hışımla sildim. Adımlarımı büyük büyük atıyordum. Arkamdan geliyor muydu bilmiyordum, eğer geliyorsa bana yetişmemesi gerekiyordu. ''Şahselen, dur.''
Arkama dönmedim.
Bir kez daha bağırdı yine dönmedim.
Hemen arkamdan geldiğini adım seslerinden anladım. Kısa bir süre sonra kolumdan tutulup sertçe arkaya doğru çekildim. Bedenim ona doğru hışımla döndüğünde, ''Bekle diyorum sana bekle bekle!'' diye tısladı dudaklarının arasından. Yüzüne kaşlarım çatık bir şekilde baktım ardından hiç düşünmeden elimi kaldırıp sol yanağına tokat attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYA KOLEJİ
HumorBir kolej, KAYA KOLEJİ. İki ayrım; burslular ve burslu olmayanlar. Birbirini sevmeyen gruplar, ilginç kişilikler ve okulun içerisinde kimliği belirsiz bir katille beraber mahsur kalmış öğrencilere öncülük edecek beş öğretmen. |080117| TÜM HAKLARI...