Bölüm-12 "Dedikodu"

53 19 0
                                    

"Artık gitsem iyi olacak Eleanor. Seni arasam bir sorun olur mu?"
"Yok, hayır sorun olmaz. Ama Telefonumun son durumunun ne olduğunu bilmiyorum açıkçası, görmedim. Tommy bulmuş, ona giderken sorarsın Steve. Kullanılacak durumda ise numaramı alırsın."
"Olur, pekala. Sonra görüşürüz. Lütfen kendine dikkat et."
"Teşekkür ederim."

Öylece kalakaldık, ne yapacağını bilmiyordu. Öpecek gibi duruyordu ama utancından da geri duruyor gibiydi. Daha sonra gülümseyip odadan çıktı.
Derin bir nefes aldım, mutluluktan çığlık atacaktım lakin bedenim buna müsaade etmiyordu. Kımıldadığım an canım acıyordu. Şimdilik durduğum yerde çığlık atmalıydım. Beklemiyordum açıkçası bunu. Jimmy diye düşünürken, Steve gelmişti.
Bundan sonra ne olacaktı, çok meraklıydım doğrusu. Okulda mutlaka çıktığımızı söyleyeceklerdi ama daha henüz öyle bir şey olmamıştı.
Okuldan epeyce geri kalmıştım, derslerimi nasıl toparlayacağımı bilmiyordum bile. Umarım Mia yardım ederdi bana. Yatağımda beklerken, yine kapı açıldı. Bu sefer tanıdık bir yüz değildi bu.
Sıcacık bir gülümsemesi vardı yüzünde. Sahi kimdi bu?

"Eleanor, beni hatırladın mı?"
"Tanıyamadım, üzgünüm."

Kim olabilirdi ki bu? Jimmy'nin geleceğini biliyordum ama bu jimmy miydi bilemiyordum. Onun yüzünü gördüğümde bambaşka bir şeydi. Yüzü kandı, ağzında bant vardı. Saçı başı dağılmıştı. Karşımda duran kişi ise oldukça güzel yüzlü biriydi. Beyazdı bu çocuk kumral saçları , yeşil gözleri vardı. Burnu ve dudakları da yüzüne orantılıydı. Boyu baya uzundu bana göre. Vücudu da boyuna uygundu. Sahi ya Bu Bemidji kasabasında tüm erkekler bu kadar yakışıklı mıydı? Yoksa ben ilk kez mi bu kadar inceliyordum bunları? Ben düşünedururken kendini tanıttı nihayet.

"Eleanor, ben Jimmy. Hatırladın mı beni oradan kurtarmıştınız? O iyiliğinizi unutamam asla.
"Hatırladım evet. Üzgünüm, başına çok kötü şeyler gelmiş senin. Seni bulduğumuz da yüzün berbat haldeydi, yüzün düzelmiş. Sevindim senin adına."
"Üç hafta oldu açıkçası, kremlerle düzeldi, Tanrı'ya şükür. Aslında özür dilemeye gelmiştim. O gün benim için yardım etmeseydin, başına bunlar gelmezmiş, çok üzgünüm açıkçası çok özür dilerim. Bunların yaşanması istemezdim."
"Jimmy, lütfen böyle düşünme. Olması gerektiği gibi oldu her şey. Aslına bakarsan bunları yaşamam gerekiyormuş. Yani, senin suçun değil hiçbir şey kesinlikle böyle düşünmeni istemem. Iyiyim ben endişelenme lütfen. Daha da iyi olacağım zamanla."
"Umarım. Senden sonra polisler bizi buldu, Robert'ı da biz ihbar ettik. Delillere ulaştılar. Içeride şimdi. Size minnettarım. Ne kadar teşekkür etsem az kalır."
"Olması gerekeni yaptık biz, her şey geçti jimmy. Artık güvendeyiz. Anlatsana, neden böyle kaçırıp, dövdüler seni?"
"Şöyle ki, biz Robert ile kavga etmiştik. Küfrettiği için onu uyarmıştım, devam edince de vurdum haliyle. Hiç beklemediğim bir anda da, sana yaptıkları gibi bana da yapıp kaçırdılar. 1 haftadan daha fazla orada kaldım. Defalarca kez vurdu, tek de değildi. Kuzeni de vardı yanında ama kuzeni sürekli, beni bırakması gerektiğini söylüyordu. Bakıcı ailemi tehdit etmişti, bu yüzden kimse polise bir şey anlatmamış. Onlar dayanamayıp, kasabadan gitmişler. Zaten gerçek ailem değiller. Ailemi küçükken kaybettim. Anlayacağın siz beni bulmasaydınız bir müddet sonra bırakacaklardı beni. Ama o seferde Robert hala dışarıda dolaşıyor olacaktı. Sizin sayenizde içeri atıldı."
"Açıkçası ailen adına üzüldüm jimmy. Bakıcı ailen olduklarını bilmiyordum. Robert'a gelince sırf ona vurdun diye de ki ne kadar haklı olsanda, seni öldüresiye dövmelerinin hakkı yoktu. Kimse bunu hak edemezdi doğrusu, birileri onlara dur demeliydi. Demek ki senin kurtulabilmen için benim başıma bunların gelmesi gerekmiş. Birinin hayatının kurtulmasına vesile olduysam, kendimle gurur duyarım açıkçası. Artık kasaba eski huzuruna geri dönecek desene."
"Umarım öyle olur her şey için teşekkür ederim, artık kaldığı yerden okuluma devam edeceğim. Aynı Zamanda seninle beraber psikolojik tedavi göreceğiz. Umarım her şey çok daha iyi olur Eleanor. Öyleyse seni daha fazla yormadan gitsem iyi olacak. Pazartesi görüşürüz. Dikkat et lütfen."
"Umarım, görüşmek üzere jimmy."

Son kez o içten gülümsemesiyle, bana veda edip dışarıya çıktı. Görünüşe bakılırsa bu çocukla, yakın olacak gibiydik. Aynı olayları yaşamıştık neredeyse. Birbirimizin hayatını kurtarmaya vesile olmuştuk. Belki ilerleyen zamanlarda çok iyi arkadaş olacaktık.
Bu konuşmalardan sonra fazlasıyla yorulmuştum. Kısa süreli de olsa Uyumaya karar vermiştim.

--

Uyandığımda gece yarısıydı. Karşımda ki koltukta biri yatıyordu. Babamda değildi o. Tommy olabilirdi, şayet bu tommy ise Mia da burada bir yerde olmalıydı. Yarın okul yoktu, pazar günüydü. Muhtelemen. Yanımda olmaya kadar vermişlerdi. Ne de iyi dostlara sahibim diye düşünüyordum. Artık kalkmalıydım bu yataktan, yavaş yavaş sırtımı doğrultmuştum. Odanın içerisinde bir nebze de olsun yürümek istiyordum.
Bacaklarımı olabildiğince narin hareketlerle yataktan sarkıtmıştım. Ne kadar yavaş olmaya çalışsamda çıkarttığım sesler tommy'nin uyanmasına vesile olmuştu. O da buldundjşu koltuktan kalkmaya çalışmıştı. Gerindi. Üstünü kaplayan örtüyü yavaşça açıp bana baktı. Birbirimizi görüp kahkaha atmıştık. Özlemiştim gülmeyi, Tommy'i. Her şeyi özlemiştim aslında.

"Uyanmışsın, Ellen. Yardım etmemi ister misin?" Doğruldu bulunduğu yerden tommy. Örtüyü kafası hariç tüm bedenine kapladı. Sağ eliyle saçlarını düzeltti. Hala gülümsemeye devam ediyordu.

"Evet, tommy. Artık uyanmalıydım, burada olmaktan sıkıldım. Seni rahatsız mı ettim?"
"Hayır Ellen, artık bende kalkmalıydım. Tüm bedenim uyuşmuş burada. Biraz yürümek ister misin?"
"Çok iyi olur tommy."

Yerinden kalkıp benim koluma girdi. Elime serumun bulunduğu askılıktan tuttum, yavaş yavaş kalkmaya başladım. Üç hafta sonra ilk kez yerimden kalkıyordum. Öyle söylemişti tommy.
Nihayet var olan gücümü toplayıp, yataktan kalktım.
Birbirimize bakıp gülümsedik.
Nazik adımlarla yürümeye başladım. Kapıyı tommy açtı, hala kolumdaydu bu sırada. Hastanenin buz gibi koridorunda sadece ikimiz vardık şimdilik. Her adım attığımda acılarımın ne kadar yoğun olduğunu hissetmiştim. Çok sıkılmıştım burada, bir an önce evime, arkadaşlarıma, okuluma kavuşmak istiyordum.

Ben adım attıkça içimden bir gidiveriyordı. Korku, hüzün, acı, yalnızlık, öfke, pişmanlık..

Kötü olabilecek her ne varsa içimden bir bir gidiyordu. Bu sefer farklıydı her şey. Ilk kez sevgiye bu kadar çok inanmıştım. Güveniyordum ona hemde her şeyden çok, inanıyordum da hemde hiç inanmadığım kadar çok.
Farklı hissettiriyordu bu çocuk beni, kısa süreli de olsa yanında huzur buluyordum onun. O okyanus gözleri, hislerimi doruklarına kadar çıkartıyordu. Yüzündeki o gülümsemesiyle, kalbimde ona kocaman bir yer ayırmama en geçerli sebep olmaktaydı.

--

"Ellen, iyi misin yoruldun mu?" Bu sözüyle aklımı yerine getirmişti tommy. Toparlandıktan sonra dikkatli konuşmam gerektiğine kanaat kıldım.

"Hayır tom, iyiyim. Ama uykum var. Tekrar uyusak olur mu?"
"Peki nasıl istersen."
"Teşekkürler Tom, iyi ki varsın."

Bulunduğumuz yerden tekrar odaya dönmeye devam ettik. Yürüdükçe bedenim alışmış gibiydi. Hiç değilse okuldan önce bu yürüyüş kısa nebze de olsa rahatlatmıştı.
Nihayet odaya geri dönmüştük. Yavaşça yatağıma uzandım, bacaklarımı kaldırmama Tommy yardım etmişti. Sonra üzerimi örtüp, yattığı koltuğa geri dönmüştü. Üzerini sıkıca örttü. Rahat yatabileceği şekilde vücudunu ayarladı.
"️Iyi geceler Ellen, bir şey olursa mutlaka uyandır. Bu arada telefonunu annene teslim ettim, kullanılabilir bir durumda, ayrıca Steve de numaranı aldı." Kısa süreli sevinçten sonra tekrar yanıt verdim;
"Pekala tom, olursa uyandırırım. Iyi uykular."

Bu sözlerden sonra nihayet huzurlu bir şekilde tekrar uykuya geri dönmüştüm..

DEHŞETİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin