Bölüm-35 "Emmett"

40 8 0
                                    

Arabayı olduğundan daha hızlı kullanıyordu. En erken vakitte hastaneye ulaşmaya çalışıyorduk. "Nasıl olur da kaza yaparlar" diye söylenip duruyordu. Yanıt vermek istemiyordum. Çünkü şu an ki Hiddetinden çok korkuyordum.

Yaklaşık on dakikadır arabadaydık bu kadar hızlı olmasına rağmen nasıl da varamazdı o lanet olası hastaneye?

"Steve, şu ana kadar varmış olmalıydık. Neden geciktik?"
"Özür dilerim yolları karıştırdım."
"Sen iyi misin?"
"Hayır değilim."
"️Iyi olmanı sağlayabilmek için elimden gelen bir şey var mı?"
"Benimle olmam yeterli olacaktır Sofia."

Yutkundum. En yakın arkadaşlarından birinin kaza haberi üzerine hala üzerime titriyordu. Her ne kadar çevrem onun bir nebze de olsa güvenilmeyecek bir tarafı olduğunu vurgulasalarda o eşsiz biriydi. Her şeyde beni düşünmesi tüm sevincimi doruklarına kadar çıkartıyordu. İşte bu yüzden Steve David'i çok seviyordum.

---

"Sofia?"
"Efendim Steve."
"️Iyi misin? Hiç Konuşmuyorsun."
"Bu durumda ne diyebilirim ki Steve. Arkadaşın kaza yapmış, Mia yanında mı değil mi haberimiz dahi yok. Çok endişeleniyorum."

Sağ elini, ellerimde birleştirdi. Sımsıkı tuttu.

"Lütfen endişe duyma, ben de korkuyorum fakat bu korkuyla gerçeği göz ardı edemeyiz biliyorsun değil mi? Ne yaşanacaksa onu yaşıyoruz."
"Biliyorum haklısın. O ikisine kötü bir şey olmasın diye dua ediyorum. Benim yaşadığım şeyleri yaşamalarını istemem. Hala izlerini taşıyorum."
"Sevgilim, senin her bir zerrenden öperim. Lütfen kendini kötü hissetme, bunlarda geçecek."
"Umarım, canım."

Steve'in telefonu titriyordu. Telefonu hoparlöre aldı. Arayan Josh'tu.

"Steve?"
"Seni dinliyorum."
"Emmett'ın arabasında polisler onu bulabilirdi ucuz atlattık..." Daha Josh sözlerini tamamlamadan Steve telefonu hoparlörden çıkartıp, kulağına aldı. Yüz ifadesi değişmişti Steve'in. Sadece Josh'u dinliyordu. Bir dakika sonra telefonu kapattı. O romantik halinden eser yoktu şimdi. Artık hastanenin bulunduğu caddeye girmiştik. Birkaç saniye sonra hastanenin otoparkına girdik. Arabayı olabildiğince çabuk parkettikten sonra arabadan indik. Yanıma doğru gelip elimi tuttu. İçeriye doğru yürüyorduk.

"Steve iyi misin? Rengin soldu."
"Iyiyim sadece göreceğim tablodan korkuyorum. Hadi hızlı olalım."
"Peki." Dedikten sonra hastanenin acil bölümüne girdik. Josh kapının önündeydi. Yanımıza geldi. Baya kötü gözüküyordu. Steve ile sarıldıktan sonra beraber içeriye girdik. Emmett'a müdahale ediyorlardı.

"️Iyi misin Emmett?"
"Iyiyim teşekkürler. Bir şeyim yok sadece kafamı direksiyona vurdum, burnum kanadı. Kaşı mı da patlatmış olabilirim." Deyip güldü. Bu halde bile gülüyordu. Steve'in arkadaşlarından normal olmaları beklemek aptallık olurdu. Bu arada Görünürde Mia ortada yoktu.

"Emmett, Mia nerede?"
"Lavaboda."
"Oha!"  Diye bağırdım. Onun da kazada yaralandığını düşünüp çığlığı bastım. Yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Steve, beni tutmaya çalışıyordu. Ama onun bana dokunmasına pek müsaade etmiyordum. Tek düşündüğüm onun iyi olup olmamasıydı.

Ayağa kalkıp Emmett'a bağırmaya başladım.

"Nasıl olur da onu da yanında götürürsün. Ya neden ya neden?"

"Ellen sakin ol bir şeyi yok. O.."
"Ya sus nasıl bir şeyi yok. Sana bunlar olduysa ona neler olmuştur kim bilir?"

Kimseyi dinlemiyordum. Steve'in bana yaklaşmasına dahi izin vermiyordum.

DEHŞETİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin