Amber
Gece serinliği. Kış kokusu. Audrey...
Kafamı kaldırdığımda bana doğru geldiğini gördüm. Bundan birkaç hafta önce beraber oturduğumuz kafedeydim ve onu buraya ben çağırmıştım. Çünkü ondan başka kimle konuşacağımı bilememiştim.
Yüzünde tatlı bir gülümseyişle karşıma oturduğunda kulaklıklarımı çıkarttım ve karşılık olarak gülümsedim. "Selam, güneş ışığı."
Hafifçe kıkırdadım. Neredeyse otuz yaşındaydım ve hala Audrey'nin güneş ışığıydım.
"Selam, Audrey. Benimle buluşmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim."
Her zamanki sinek kovma hareketi... "Lafı bile olmaz. Nasılsın?"
Nasıldım? Son bir ay öyle kaotikti ki bu soruya aynı anda on tane cevap verebilirdim, iyiydim, kötüydüm, mutluydum, suçluydum, heyecanlıydım, beklenti doluydum... Max'le geçirdiğim gecenin üstünden neredeyse üç hafta geçmişti ama ben hala kendime gelememiştim. Hawk'la ilişkim sallantıdaydı ama henüz yıkılmamıştı, son haftalarda ne zaman görüşsek hep kiralık dairenin ihtiyacı olan yenilemelerden bahsetmiş, usta bulmuş, evin düzenlemelerini başlatmıştık. Miller'la o günden sonra bir daha hiç konuşmamıştık ve bir sonraki sefer iletişime geçtiğimizde ona nasıl davranacağıma ya da ne diyeceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Tris Max'le röportajıma bayılmıştı ve Aralık başında köşeyi devralacaktım. Aynı anda çok fazla şey oluyordu, hepsi güzel şeyler olmasa da çoğunlukla güzeldi. Bense hislerimin içinde kaybolmuştum.
"Basit bir soru sorduğumu düşünmüştüm." Audrey alttan bir bakışın kıyısına iliştirdiği bilmiş gülümseyişiyle kafamdan geçenleri duymuşçasına konuştuğunda iç geçirdim. Bu kadınla neredeyse on senedir konuşmamıştım. Herkesi suçladığım gibi onu da suçlamıştım, beni bu işe sokmasa, Max'le tanıştırmasa... Yıllar içinde bunun ne kadar aptalca olduğunu da görmüştüm görmesine ama bir kere kopmuş bağları onarmak bir noktada insana çok zor görünmeye başlıyordu ve ben aptallık ettiğimi anladığımda artık özür dileyecek yüzüm kalmamıştı.
"Özür dilerim." Geç olması asla olmamasından iyiydi, değil mi?
Audrey kaşlarını kaldırıp beni süzdü. "Özür mü dilersin? Ne için?"
"Bana sunduğun her şansa minnettarım. Sizinle konuşmayı kestiğim dönem kafam çok karışmıştı ve herkesten uzaklaşmazsam kendimi kaybedeceğimden korktum."
Uzanıp elini masada duran elimin üstüne kapattı. Teni benimki kadar soğuk olmalıydı çünkü aynı ısıdaydık. "Yaptığın her şeyi o zaman sana doğru hissettiren bir sebebin ışığında yaptın. Geçmişin için özür dileme. Kimseden. Hiçbir zaman. O zaman sana iyi geleceğini düşündüğün şeyi yaptın. Ve bunda problem yok. Hiç olmadı. Affedilecek bir şey yapmadın."
Geçmişin için özür dileme. Üç hafta önceki o gece aklımdan geçerken yutkundum. Bu konuda birden fazla insandan özür dilemem gerekiyormuş gibi hissediyordum. Evet yaptığım her şeyi bana o an doğru hissettiren o olduğu için yapmıştım ama fevri kararların ışığında hareket edecek yaşı geçmemiş miydim?
"Düğünden sonraki hafta Max'le yattım."
Audrey'nin bal gözleri bir anlığına yuvarlaklaştı. Sonra genizden bir kahkaha koyuverdi. Kahkahasıyla yerimde kıpırdandım. Beklediğim tepki bu değildi.
"Nasıldı?" diye sordu.
Aklım beynimden uçtu. Dünyam yerinden sarsıldı. Kalp atışlarım üç haftadır normale dönmedi. Sanırım sıçtım.