Sahra'nın Ağzından
Buğramla evlenmemize 4 gün kalmıştı ama hala içime sinmeyen bir takım olaylar vardı. Buğra karanlık işlerle uğraşıyordu ve Can'ın söyleyeceklerini düşünmek istemesem de bu düşünceler zihnimi bulandırmaktan vazgeçmiyordu.
Sabah Buğra ve Arzu Teyze - anne mi , teyze mi hala bilemiyorum - bize kahvaltıya gelmişlerdi. Her ne kadar Buğra ile dışarı çıkmak istesem de Can'la buluşmak zorundaydım.
Annem ile Arzu Teyze , Buğra'yla evimize bakmaya gittiler . Bu benim için bir fırsattı. Buğra'yı ikna etmek her ne kadar zor olsa da bunu yapmalıydım.
"Şey Buğra bişey diyecektim de"
"Tabii canım buyur"
Kafasını kaldırıp baktığında tüm ezberimde ki mazeretler öldü.Kahverenginin en güzel bakışı karşımda duruyordu ve ben buna karşı koyamıyordum.
"Ne zamandır görüşmediğim arkadaşlarım var onlarla buluşacağım da."
"Bir sorun mu var hatunum ?"
"Senden büyük sorun mu var Buğra'm." diyordu içimdeki Sahra.
" Canım bari arkadaşlarımı göreyim."
"Tabii ki bunu yapman gerek zaten o anlamda söylemedim ki ben"
"Biliyoruz sen çok düşüncelisin hayatım." Diye gülümsedim içimden.
Onlar evi görmek için çıktığında Can'a mesaj atmak için mavi kılıflı telefonumu cebimden çıkardım.
Kime : o5xxxxxxx
Çok vaktim yok , şimdi buluşalım.
14.54
Çok geçmeden kayıtsız numaradan cevap geldi.
Kimden:05xxxxxxxx
Her türlü uyarız bebeğim , kafedeyim bekliyorum.
14.56
Saçlarımı gelişi güzel topladım ve baharlık ceketimi kolumda tutarak evden çıktım. Aslında evimize yakın bir yerdeydi bu kafe . Bende arabayla değil yürüyerek gitmeyi tercih ettim.
Kafenin loş ışıklarının altında ki tahta masalarda mor ve kırmızı çiçekler vazolar içinde duruyordu . Can elinde ki telefonuyla ugrasıyorken bir yandan da ayagıyla hafifce yere vurarak kafenin icindeki müziğe uyum sağlıyordu.
"Hızlıca anlat."
"Otursana ?"
Sesindeki tehditkar ifadeyi tanıyordum. Hiç değişmemişti. Tahta sandalyeyi geriye çektim ve oturdum. Derin bir nefes aldı ve telefonunu masanın üstüne bıraktı.
"Lafı uzatmayacağım,babanı buldum."
Duyduğum cümle şiddetli bir çarpılma hissi uyandırmıştı bünyemde.
Babanı buldum.
Babam.
Dudaklarım titrerken ellerim birbirine kenetlenmiş ve etrafta olanlardan kopmuştum. Zamanı durduran bir şeyler vardı sanki. "BABA" kelimesi beynimi uyuşturmuş bir narkoz etkisi gibi gözlerimin kapanmasına sebep olmuştu.
***
Gözlerimi hafifçe araladağımda başımda 6-7 insanın toplanmış olması ve garson kıyafetli çocuğun telaşla telefonu kulağına dayaması dışında herşey normal görünüyordu .
Başımı kaldırıp baktığımda Can'ın kolları arasında yerde uzandığımı gördüm. Görmez olaydım.
Toparlanıp yavaşça ayağa kalktım ve garsonun elinde tuttuğu bardağı alıp içindeki suyu içmeye başladım.
Etrafta ki insanlar yerlerine çekilirken , Can bana ibne gülüşlerini yolluyordu.
"Sana diyeceğim buydu. Baban "KESİK AHMET". Git tanış , bence denemeye değer"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yatak Odası
Teen Fiction" Senden nefret ediyorum bırak beni !" Bağırmaktan sesim güçlükle çıkıyordu . Duyduğum cevapla sinirim daha da arttı : " Tek kelime daha etme , bundan sonra BENİMSİN HATUN !"