Biri gelsin ve artık hiç gitmesin

671 12 0
                                    

  

  Sabah uyandığımda annem çoktan gitmişti.Bu kadın benden kaçıyor muydu anlamamıştım.

Kahvaltıyı hazırladım ve Berk'i uyandırmak için odasına gittim.

"Ablacıım,hadi uyan artık."

"Berk hadi okula geç kalacaksın."

"Berkkkk !" Bu bağırışa bile uyanmadıysa işim çok zordu.Ve tam o anda yatağının yanındaki büyük bardaktaki su gözüme ilişti :)))))

TÜM SUYU YÜZÜNE BOŞALTMIŞTIM.

Ve kahkaha atarak odadan koşar adımlarla çıktım.Berk

"Bunu ödeyeceksin ablaa!" diye bağırıyordu.Sessiz evimizde bi onun sesi vardı bi de çaydanlıkta kaynayan suyun sesi.

O üstünü giyinirken ben de kahvaltımı yapmak için mutfağa geçtim.Büyük bardağımla çayımı aldım ve masaya kuruldum.Çabucak kahvaltımı yapmıştım.Üstümü giyinmek için odama gittim.Ve artık süslenmeme gerek olmadığını anladım.Çünkü güzel görünme istediğim hiç kimse yoktu artık.Dağınık topuz yaptım saçımı.Kapıya yönelmeden önce Berk'i kocaman öpüp

"Görüşürüz canım" dedim.

Sinirleri yatışmış olan Berk ise

"Görüşürüz abla" dedi.Ben de montumu giydim ayakkabılarımı ayağıma geçirdim çantamı aldım ve çıktım.Okula yetişene kadar kulaklığımla müzik dinlemeyi hedefliyordum.Fakat beni aşağı da bir süpriz bekliyordu.

Mert karşımdaydı.Ve kocaman sırıtıp

"Günaydın Prenses" dedi.

İnsan bu kadar yüzsüz olabilir miydi ?

"Günaydın ve bay bay" dedim,kararlı sesimle.

"Nereye Başak ? Ben yarım saattir seni burada bekliyorum.Karşılığı bu mu ?" diye çıkıştı.

"Sana bekle diyen olmadı.Beklemeseydin." dedim ve hızlıca yürümeye başladım.

Kulaklarıma kavuştum.Normalde metal dinlerdim.Ama sabahın 7'sinde metal dinlemek çok saçmaydı.Genelde bu saatte yerli ve akustik şarkılar dinlerdim.Ve yine öyle yapıp "Pilli Bebek-Olsun" dinlemeye başladım.Bu şarkı da başka bir şeyler vardı.Ve yanımda geçen insanları izliyordum.Kimisi telaşlıydı,kimisi sakin.Ama hepsinin hayatında mutlaka zorluklar vardı.Belki şu kız benim gibi aldatılmıştı,belki şu çocuğun da babası yoktu.Ama hepsi bir araya gelince,insan kaldıramıyordu.Bu düşünceler arasında okula yetişmiştim.Okulun kapısından girer girmez o mutlu kız rolünü yapmalıydım.Güçlü görünmeliydim.Direk sınıfa çıktım.Ama bir sorun vardı.Ben nereye oturacaktım ?

Kapıda Açelya belirdi.

"Günaydın Başakçım" dedi o güzel gülümsemesiyle.

"Günaydın" dedim oflayıp puflayarak.

"Senin yine neyin var ? Geçen ki olayı anlatmadın zaten daha." dedi

"Uzun hikaye.Ama şu an bi sorun var.Benim yerim yok." dedim

"Aşk olsun canım.Benim yanıma geçsene.Defneyle iyi anlaşamıyoruz zaten.O başka yere oturur." dedi.Tereddütsüz kabul ettim.Başka şansım yoktu.Yanına oturdum.

İlk dersimi İngilizceydi.Ve bizim çatlak Ceyda Hoca gelmişti.Yine mini eteği ve topuklu ayakkabılarıyla iğrenç ve son derece orospu görünüyordu.Küçüklükten beri öğrendiğimiz üzere içeri girince ayağa kalktık.Eliyle garip bi hareket yapıp oturun gibi bir şey söyledi.Gerizekalı ya ...

Bi sayfa söyledi ve oradaki etkinliği yapmamızı istedi.Yani istemiş.Kadının söylediklerinden hiç birimiz bir şey anlamıyorduk.Açelya hariç.O bana çeviriyordu söylediklerini.Etkinliği yapmaya başladık.Ve Dilan söz hakkı alıp

"Hocam size bi kelimenin anlamını sorabilir miyim?" dedi.

Ceyda Hoca

"Student ! I'm not walking dictionary" dedi.

Açelya bana dönüp

"Allah belanı versin Ceyda" dedi.Ve kıkırdadık.

Sıkıcı geçen beş dersin ardından öğle arası gelmişti.Bizim sınıfın her zaman yaptığı rutin iş,voleybol oynamaktı.Neredeyse sınıfın yarısı oynar ben ve bi kaç kişi de izlerdik.İzlemek için voleybol sahasının yanındaki boş ve yeşil alana oturdum.Kahretsin ki yaklaşık iki üç dakika sonra Barkın ve Didem de gelip azıcık uzağımda oturdular ve izlemeye başladılar.Ben de kalkıp gittim.Her yerde karşıma çıkmak zorundamıydılar ! Sınıfa çıktım ve kitap okumaya başladım.Yemek yemek istemiyordu canım.Ve öğle arası çabucak geçti.Açelya sınıfa gelip neşeyle

"Öğleden sonraki üç dersimiz de boşş!" dedi.

Sevinmiştim.Kafa dinlemek istiyordum.Gerçi okulda pek mümkün olmuyordu ama...

Açelya yanıma gelip

"Neyse üç ders boş,olanları anlatırsın." dedi.

Bahçeye indik ve kimsenin olmadığı bi banka gidip oturduk.Olan her şeyi anlattım ona.Göz yaşlarımı tutamadım tabi.Ağlamak istemiyordum ama elimde değildi.

"Ah canım benim.O Didem sürtüğü götünğ başını açıp ayartmıştır Barkın'ı.Boş ver sen onları ya.Hayır yani Didem de bi boka benzemiyo."dedi.

Ben de ciddi misin anlamında bi bakış attım.Çünkü kız gerçekten çok güzeldi.

"Yani bi tek bacakları güzel." dedi.

Ve beni avutmaya da çalışıyordu.Açelyaya Mertle olanları anlatmamıştım.İyi ki de anlatmamışım.

Açelya

"Başak sana bir şey söylemek istiyorum." dedi.

"Söyle tabi?"dedim.

"Ben Mertten hoşlanıyorum." dedi.

"Sevindim." dedim.Tam o sırada Mert yanımıza yaklaştı.Ve

"Açelya bi gelir misin ?" dedi.

"Tabi" dedi Açelya sırıtarak.Yaklaşık beş dakika sonra geri geldi.

"Açelya biz çıkıyoruzz!" dedi.

"Tebrikler" dedim.Okulun sapı olabilirdim artık.Ve son derse girmiştik.Ben bankta yalnızdım.Çünkü Açelyayla Mert birlikteydi.Sıkılmıştım.Hep aynı yüzleri görmekten,hep üzülen taraf olmaktan sıkılmıştım.Kalbim kırıktı.Her parçası bir tarafta.Yalnız başıma toplayamazdım onları.Birine ihtiyacım vardı.Biri gelmeli ve artık hiç gitmemeliydi.Sevgiye ihtiyacım vardı...

DeğişiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin