7. BÖLÜM KAVGA

781 88 17
                                    


Multimedyadaki şarkının sadece bazı kısımları uyduğu için koydum sizinde önerileriniz varsa yorumlara yazın sizi seviyorum




7. BÖLÜM KAVGA

Başkalarının sözlerine aldanıp birini kırmak sonra kendini affettirmek için çırpınmaya değermi

10 dakika önce Arasa Damlaların bizi sevgili sandığını benden uzak durması gerektiğini felan söyledim tabi 10 dakikadır da Arasla büyük bir kavaya tutuşmuştuk neymiş onlar öyle sanıyorlar diye biz arkadaş kalamazmıymışız aslında çok haklıydı ama ben başkalarının diline düşmek istemiyordum tekrar bana döndü tek kaşını kaldırdı

" Kumsal lütfen"

"Aras sen, onların diline düşmeye çokmu meraklısın?" sesim o kadar tuhaf çıkmıştı ki kendi sesimi tanıyamadım

" Bir gün konuşurlar, iki gün konuşurlar ama sonra unutulur"

" Demek unutulacağını düşünüyorsun senin geldiğin yerde öylemi oluyordu?" diye soru yöneltim bana öfkeli öfkeli bakmaya başladı

" Sen beni ne sanıyorsun Kumsal bizim hakkımızda konuşulanları önemsemediğimi mi , hiç sordunmu daha önce bu okula neden geldim hiç merak ettinmi benimle ilgili bir şeyler ?" sorduğu soru karşısında şaşkındım onu neden merak ediyim ki ona döndüm ama ben konuşmaya başlamadan yanımdan hızlıca yürümeye başladı birkaç adım attıktan sonra bana doğru döndü

" Bence ben çok salağım neden biliyormusun senin gibi aksi bir kızla arkadaşlık etmeye çalıştığım için ben en iyisi seni dinliyim ve senden uzak durayım" dedi ve yanımdan uzaklaştı neden böyle olmuştu ki neden güzel şeyler hemen yok oluyordu onunla kısada olsa geçirdiğim zamanlarda hep mutluydum bazen aksi bazen öfkeli bazen ise sevimli iki üç kız yüzünden mutlu olduğum zamanlardan bir parça bile kalmamıştı okul bahçesinde dikilirken kendime sordum Neden bu kadar üzülmüştüm? Soruma cevap bulamadım çünkü göz yaşımın yanağımdan düşmesi tekrar mutsuzluğa gömülmemin işaretiydi yanağımdan düşen damlayı elimle sildim ve koşmaya başladım nefesim kesilene kadar koştum kendime bir yön belirlemedim sadece koştum akciğerlerim isyan ediyordu göğüs kafesimden çıkmak için çırpınıyorlardı kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu ayaklarımı ise hissetmiyordum deniz kıyısına kadar koştum hiç durmadan denizin kokusu burnuma dolduğunda durdum. Durduğumda nefes nefeseydim . Derin bir nefes aldım ve kumda yürümeye başladım ayakkabılarımın içleri kum olmuştu ama umursamadım. Rüzgar esiyordu rüzgar her yüzüme çarpışında hayal kırıklıklarımı düşündüm ama en başından başlayarak mesela hayal meyal hatırladığım 4. Yaş günümü belki de ilk hayal kırıklığım oydu o gece fırtına vardı ama annem işi gereyi evde yoktu ben ise çok küçüktüm ve o gün doğum günümdü kimse kutlamamıştı o gece hep ağladım belki karanlıktan korkuyordum belki fırtınadan belki de annemin yanımda olmayışından tam hatırlamıyorum ama ağladığımı çok net hatırlıyorum. Gözlerimi etrafımda gezdirdim yağmur başlamıştı daha doğrusu tamda 4 yaşımdaki gibi bir fırtına. Yoldan geçen insanlara baktım hepsi evlerine yetişmek için koşuyorlardı ben ise deniz kıyısında dalgaların üstümü ıslattığını umursamayarak kumda yürümeye devam ettim. Beni gören insanların gözünde şuan potansiyel bir deliydim muhtemelen. Oysa şuan okadar rahatlamıştım ki hiç olmadığı kadar huzurlu hissediyordum kendimi hiçbir şey umurumda olmadan sahilde ileri geri saatlerce yürüdüm. Sonra işi biraz abartıp havanın soğukluğuna ve yağan yağmura aldırmadan kendimi kuma bıraktım ıslandım sırılsıklam oldum ama üşümedim sanki o an bütün vücudum durmuş gibiydi hissetme hissim kaybolmuştu hissettiğim tek şey arada bir ayakuçlarımı ıslatan dalga ve yağmurun yüzümü ıslatmasıydı üstümde incecik bir tişört vardı altımda ise ince sayılabilecek bir tayt hırkamı Aras'la kavga ederken bahçeye fırlattığımı hatırladım. Kimbilir bu fırtınada ne hale gelmişti ? Oysa daha o hırkayı yeni almıştım o sırada öyle bir rüzgar estiki bütün kumlar üstüme uçuştu sanki o an bütün hislerim açılmıştı soğuğu öyle bir hissettimki resmen kanım donmuştu direndim yerimden bir santim bile oynamadım ama direndim yukarıdan bakıldığında kıyıya vurmuş ceset gibi görünüyordum büyük ihtimal o sırada telefonumun melodisi kulağıma doldu belki sıradan bir pop şarkıydı çalan ama benim için şu anda annemin küçükken söyeldiği ninnilere eşdeğerdi .Ama ısrarla çalan telefonum susmak bilmiyordu elimi zorda olsa taytımın cebine attım ve telefonu çıkardım arayan kişiye bakmadan telefonu kulağıma koydum

" Kızım nerdesin saat çok geç oldu merak ettim seni" Annem sessi gerçekten endişeliydi. Sahi saat kaç olmuştu? Gözlerimi aralıyıp telefonumun ekrarnını kulağımdan uzkalaştırıp gözümle aynı hizaya getirdim ve saati görmemle şoka girip çıkmam bir oldu.

Telefon ekranımın saat kısmında

22.29

Yazıyordu annem hala telefondaydı tekrar kulağıma telefonu koydum ve

" Geliyorum anne sen merak etme" dedim ve telefonu kapattım ve tekrar cebime koydum. Kuma gömülmüş bedenimi zorla çıkarttım kumdan saat ne ara bu kadar geç olmuştu diye düşünürken aynı zamanda üstümdeki kumları silkeliyordum küçüklükten gelen bir şey sanırım hala karanlıktan korkuyordum ve mümkün oldukça etrafıma bakmamaya çalışıyordum zaten sırılsıklamdım hızlıca merdivenleri çıktım ve denizi arkamda bıraktım. Yağmur azalmıştı ama sokakta benden başka kimsecikler yoktu arkama bakmadan yine koştum arada durdum. Yarım saat sonra apartmanın önüne geldiğimde hızla merdivenleri çıktım ve zili çaldım kapıyı hızlıca açan annem ıslak ve kum içinde olan beni görünce şaşkına döndü bana bakmayı sürdürürken dudaklarını araladı.

"Kızım ne oldu sana?"

"Hiç sadece biraz deniz kıyısında dolaşmak istedim sonra yağmur yağdı ve sonuç olarak bu haldeyim" benim sakin tavrım annemi daha çok şüpeye düşürdüğünü fark etmiştim ama neyseki bir şey demedi.

Eve girer girmez kendimi ıslak ıslak yatağıma attım yorganımı başıma kadar çektim ve uyudum.........

Kimsenin olmadığı bir ormandaydım .Bir yandan Gökhan'nın sesi geliyordu bana sesleniyordu ama kime yoktu kafamı birkaç kez etrafımda gezdirdim evet kimsenin olmadığına emindim sonra Arasın sesi

" Hadi gel aksi kız seni bekliyorum" sesin geldiği yöne kafamı çevirdim kimse yoktu ormanın içinde yalnız bendim boyumun bir on katı olan ağaçlar vardı birde

" Aras Nerdesin" sesim ormanda birkaç kez yankılandı biraz daha yürüdüm

Kimseler yoktu " Arasss" ormanın içinde bir başıma ilerlerken anılarım canlandı gözümde Arasla ilk tanıştığım an elini uzatıp adını söylediği an sonra ilk defa Gökhanla tanıştığım çocuk parkı ve sonra iki ay önce beni terketip gidişi bugün ise BAY UKLANIN arkasını dönüp gidişi ikisinin sesi kulaklarımda yankılanıyordu ve o an hayatımın en kötü şeyinin Gökhanın beni terk edişi olduğunu düşünürken yerde kanlar içerisinde yatan Arası gördüm işte o an ölümle yaşam arasındaki küçük çizgide duruyordum ne bir adım sağa ne bir adım sola gidebiliyordum yere çöktüm o sırada hem ağlıyor hem Arasa uyanması için yalvarıyordum ağladım çok ağladım .........

Yataktan göz yaşları içinde kalktım neyse' ki kabustu Arasa bir şey olmamıştı o an anladım ki Arasın gerçekten bende özel bir yeri vardı hem ağlıyor hemde "Aras" diye bağırıyordum odaya gelen annem yanıma geldi " Kızım ne oluyor annecim bak bana" annemi aldırmadan yatağımın yanına uzandım ve telefonumu elime aldım hızlıca BAY UKALANIN ismini buldum ve telefonu kulağıma koydum ilkte açmadı birkaçkere daha aradım 8 veya 9. Aramamda açtı telefonu

"Aras, iyisin değilmi"

" Kumsal neden iyi olmayım sayende uykumdan uyandım" sesi gerçekten uykuluydu

" Boşver Aras gene uyursun sadece bana gerçekten iyi olduğunu söyle"

" Sen ağlıyormusun"

" Hayır sadece bir kabus gördüm"

" Merak etme ben iyiyim hadi sende uyu artık yarın görüşücez tamamı"

"Tamam"

 Dedim ve telefonu kapattım ve uyuyabileceğim en güzel uykuya gözlerimi kapattım..........

VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM


BAY UKALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin