Yabancı

2.5K 67 5
                                    

Bugün her zaman ki günlerden daha farklıydı, çünkü...

"Aman Allah'ım.. Kore'deyiz.. Kore.."

Evet babamın iflasdan kurtulma çabaları sayesinde artık Kore'deyiz.

Tamamen yabancı bir yerdeyiz. "Koreee!" dedi Aysa. Yeniden. "Evet ilk dediğindede anladım.. İkincidede, üçüncüdede.." dedim.. Aysa uzun sarı saçlarını savurup bana baktı. "KOREDEYİZ." bu sefer daha vurgulu söyledi.

Bu arada ben Esin. 17 yaşımdayım ve sanıyorum kızkardeşim Asya buraya şimdiden alışmış..

...

Chung-Ho ve Bon-Hwa okula yeni gelecek kızlardan söz ediyordu ve bende ayaklarımı sıraya uzatmış ders kitabına bakıyordum. "Hey Lee Min Ha, haksız mıyım?" dedi Chung-Ho. "Ne?" dedim, onları uzun süre önce dinlemeyi bırakmıştım. "Ben varken kızların Bon-Hwa ya bakmayacağını söylüyordum." dedi Chung-Ho. "Bizler okulun en havalı çocuklarıyız ve siz, iki ahmak kız için mi kavga ediyorsunuz? Yabancı olmaları güzel oldukları anlamına gelmez." sesim sert çıkmıştı ve farkındaydım. O anda Bay Jeong sınıfa girdi ve gerisi bla bla bla..

...

"Kızlar..." dedi babam, uçaktan inmiş bekliyorduk. "Okulunuza yarından itibaren başlıyorsunuz." Harika, bütün bir yazımı zaten Korece öğrenmeye harcamıştım... "Süper! Yeni çocuklarla tanışacağız! Bildiğiniz üzere Koreli çocuklar çok yakışıklı ve tatlı oluyor!!" dedi Asya, Babam ona dönüp ters ters baktı. "Yani bazıları hariç..." diye düzeltti ama babamın takıldığı şey sanırım yakışıklıların sayısı değildi. O sırada taksimiz geldi, taksiye bindik ve büyük, güzel malikanemize doğru yola koyulduk.

...

Chung-Ho tenefüs zili çalar çalmaz yanımda belirdi. "Yapıyor muyuz?" dedi. Bon-Hwa arkasını döndü ve "Yapıyoruz." dedi. "Yapıyoruz." diye tekrarladım ve şeytanice sırıttım.

...

Evimize geldiğimizde çok yorgundum ve biraz uyumak istiyordum. O anda telefonuma bir mesaj geldi, kimden olduğunu kestirmek hiç te zor değildi. Evet, mesajı atan Berk'ti.

-Seni şimdiden özledim birtanem...- demişti mesajda.

-Bende seni tatlım- diye cevap verdim.

-Orada beni unutmanı istemiyorum. Kore erkeklerine diren.- şapşal sanki unutulur biriymiş gibi..

-Seni unutacağımı nereden çıkardın- diye cevap verdim. Geri yazması çok uzun sürdü.

-Bilmem orada casuslarım yok sonuçta ne yaptığını anlayamam :)) -

geç cevap vermesine bozuldum ve ona geri cevap atmadım. Yatağıma uzanıp uyumaya çalıştım.

...

"O aptal bize ihanetini tabii ki ödeyecek." dedim. Chung-Ho boyalı sarı saçlarını geriye attı ve elindeki kaseti gösterdi. "Ona nasıl ulaştın?" dedi Bon-Hwa. "Buralarda zaten yeniydi, geçmişindeki insanlar... Geçmişini saklamasına şaşmamalı..." Chung-Ho sırıttı ve bu kaseti, Bay Jeong'un ders için hazırladığı videoyla değiştirdi. Kasettekiler Gio'nun utanç verici anlarıydı. Gio bizimle takılmış grubumuzun yeni üyesiydi ama bize sadık kalamadı ve yaptığımız bazı yaramazlıkları herkese anlattı.

Bu sırada yeniden ders zili çaldı ve herkes içeri girmeye başladı, yerimize geçip az sonra olacakları bekledik.

Sonunda Bay Jeong sınıfa girdi ve derse başladı.

Kaseti oynattı ve projeksiyonda aniden Gio'nun 15 yaşında tiyatro sahnesinde altına kaçırdığı video girdi.

"Hey bu Gio değil mi?" diye bağırdı Bon-Hwa ve bütün sınıf gülmeye başladı.

Bay Jeong hemen kaseti kapattı. "Bunu kim yaptı?" diye bağırdı. Gio ayağa fırladı ve bana doğru baktı. Olur böyle şeyler dercesine kafamı oynattım. Gio hemen dışarı çıktı. Ahmak.

...

Ertesi gün okula gitmek için hazirlanıyordum. Üstüme beyaz bir gömlek, fazla uzun olmayan bir etek geçirdim -sonuçta güzel bacaklarım var- ama Sürtük derecesi kadar da kısa değildi. Üstüme okulun lacivert dar ceketini geçirip, uzun kumral saçlarımı saldım. Artık hazırdım.

Fazla geçmeden okula geldik büyük ve güzel bir okuldu. Asya'nın hemen yanından okula girdim. Muhteşem ve seçkin bir okuldu burası... Müdürün yanına gittik ve bizi sınıfımıza götürdü. Herkes çoktan sınıflarındaydı.

...

Sınıfa yerleşmiştik. O sırada kapı açıldı ve Müdür Rhee yanında iki kızla içeri girdi. Kızlardan biri sarışın, yeşil gözlü,uzun boylu ve güzeldi. Ama ötekisi.. Yanındaki kız kadar uzun değildi uzun bukle bukle kumral saçları vardı ve mavi gözleri... O an onun ne kadar güzel olduğunu düşündüm... Bizler okulun en havalı çocuklarıyız ve siz, iki ahmak kız için mi kavga ediyorsunuz? dediği aklıma geldi ve pişman oldum. Kız sınıfı taramaya başladı ve bana baktığında bir süre bakıştık. Sonra hemen defterime 'Selam ben Lee Min Ha' yazdım ve kendinden emin bir şekilde ona doğrulttum..

...

İçeri girdiğimde herkes birbirinne benziyor dedim. Birbirinden ayırmak zor olacak gibi..

Müdür'ün söylediklerini duymuyordum bile... Etrafıma bakıyordum... O anda en arkada oturan bir çocuğa gözüm takıldı ve elinde 'Selam ben Lee Min Ha' yazılı defter vardı. Daha sonra bana göz kırptı. Ukala diye düşündüm ve kafamı çevirdim.

...

Cidden mi? Burada okulun en havalı çocuğu sana selam diyor ve kafanımı çeviriyorsun? Pekala öyle olsun, seninle çok işimiz olacak...

Koreli ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin