😂 Derya Kuzusu 😂

75 7 0
                                    

Sevmek; bu dünya üzerinde yaşanan duyguların en güzeliydi. Karşılıklı sevmek ise tamamen mucizeydi. Ben bu mucizeden, mucizevi bir şekilde nasibimi almıştım. Selaniklim'e çok fena aşık olmuştum. Sevgilim ise bana çılgın gibi aşıktı. Romantik ıslak kek canavarım beni ıslak kek gibi çok seviyordu. Uykucu tatlı şirinim rüyalarında sadece beni görüyordu. Tabi bunu bilemezdim fakat kendisi itiraf etmişti. O benim, ben de onun her şeyi olmuştuk. Şimdi de dünyanın en tatlı nişanlı çiftiydik. Bir hafta gibi kısa bir süre içerisinde de karı koca olacaktı. Hayatım tamamen bambaşka bir rotaya girmişti. Dümeni de benim elimde değil Selaniklim'in maharetli ellerindeydi. Ona sonsuz güvenim vardı. Tek bir yanlışını şuana kadar görmemiştim. Daima bana aşk dolu gözlerle bakmıştı. Sonsuza dek bakacağına dair sözünü de parmağıma taktığı yüzük ve baktığı huzur veren deniz mavileri ile vermişti. Üstelik çıktığımız günden bu yana onu sevmemden başka benden bir şey istemişti. Bazen kendimi rüyada ya da bir kitabın içinde kaybolmuş gibi hissediyordum. Ama tamamen gerçekti. Bugün nikâh tarihimizi bile alıyorduk. Selaniklim'i beklerken bir yandan da yeni başladığım portreme devam ediyordum. Selaniklim sayesinde yıllardır elime alamadığım fırçamı şuan büyük bir aşkla tuvalin üzerinde dans ettiriyordum. Sadece üç aya yakın bir sürede ikinci resmimi yapıyordum. Bu durumum annemi de çok mutlu ediyordu. Siyah boyamdan alıp rütuşlarımı yaparken "Hala bende resim yapmak istiyorum" deyip Yağmur yanımda bitti. "Bak orada boya ve kağıt var halacım. Hadi istediğini çiz" diyerek gülümseyip resmime devam ettim. Kaşlarını çatıp "Ama ben senin gibi oraya yapmak istiyorum" deyince tuvali minik parmaklarıyla gösterdi "Olmaz halacım. Şimdi şovale ve tuval bana lazım" diye karşı çıktığımda hırçınca ve inatla olduğu yerde zıplamaya başladı. Gözlerimi devirdiğimde "Hala... hala... hala" deyip de cırlak bir şekilde bağırıyordu. Elimi kulağıma götürüp "Yağmur lütfen bağırma! Otur yap resmini" diyerek onu susturmaya çalıştım fakat işe yaramıyordu. "Bana ne...bana ne..." dedi mızmızlanmaya devam ediyordu. Allah'ım bu kız illahiki benim yaptıklarımı yapmak zorunda mıydı? Nico'm ile nişanlanıyorum diye bütün haftayı anneannem ve büyükannem ardından burnumdan getiren üçüncü kişiydi. Neymiş efendim Selaniklim ile bacak kadar boyu ile o nişanlanacakmış. Yengem de dün onu bu yüzden anneannesine postalamıştı. Bir karış boyuyla bana kafa tutup rakip olmaya çalışıyordu. Şimdi de acısını çıkarıyordu. Otur işte resim defterine karala ama yüzlerce para dökülen tuvale illa çöp adam ile bir ağaç çizecekti ve güzelim tuvali öylece bırakacaktı. Sonucunu zaten biliyordum. Çünkü daha önce de aynı şeyi bin defa yapmıştı. Ne olacak Emirhan'ın ekonomik boyuydu işte. Odanın içinde huysuzca hareketler yapmaya ve zırlamaya devam ederken "Kızım neden ağlıyor Yağmur? Bir şey mi oldu?" diye sorup merakla içeri girdi. Başımı iki yana sallayıp "Tuvale çöp adam ile ağaç çizmek istiyor. Bende izin vermedim diye ağlıyor" diyerek gayet mantıklı bir açıklama yaptım. Küçük kaşları çatılı vaziyette "Hayırr! Bir kere ben çok ama çok güzel bir resim yapacaktım. Ama halam izin vermedi!!!" dediğinde zırlamayla karışık "Bebeğim gel bak burda çok güzel bir defter var. Oraya yapalım mı? Halan da rahat rahat devam etsin resmine" dedi benim başımdan almaya çalışarak. Bana dil çıkarıp "Zaten onun resmi çok ama çok çirkin olmuştu" dedi bilmiş bir ses tonuyla annemin elinde defteri alıp odadan o ısırmalık popusunu sallayarak çıktı. Çirkef olduğu kadar aslında çok da tatlıydı. Ama yapacak bir şey yoktu. Bizim ailede kızlar bazen böyle doğuyordu. Oysa ben o kadar mülayimdim ki. Ailenin en uslu kızıydım. Annem de peşinden gidince derin bir nefes alıp tuvalime döndüm. Sabahın ilk ışıklarıyla beraber soluğu hobi odamızda almıştım. Aşk ; benim ilham perimi fena hâlde çıldırtmıştı. Resmin yarısını şimdiden bitirmiştim. Selaniklim'i beklerken de daha sakin olmamı sağlıyordu. Tabi ne kadar sakin olabilirdim o ayrıydı. "Vayyy süper olmuş Maya" diyerek Sevcan içeri girdi. Ellerimle siper yapıp tuvalin önünü kapatabildiğim kadar kapatıp "Sevcan! Bitmeden bakma diye kaç defa söyleyeceğim!!!" diye çekilirdim. Gözlerini devirip "Şu huyundan vazgeçemedin Öz. Ne var bunda? Bende resmi aşama aşama görmeyi seviyorum" dedi kendinden emin bir ses tonuyla. Tek kaşımı kaldırarak "Bende bundan hoşlanmıyorum. Sihri kaçıyor sonra resmimin" deyip milyonuncu kez açıklama yaptım. Ki bunu herkes biliyordu. Annem bile resmimi tamamlamadan göz ucuyla bakmazdı. Sinsi sinsi sırıtıp "Eniştemin seninle çok işi var Maya. Resim yaparken ne yapacaksın? Adamı evden mi kovacaksın?" diye bilmiş bir şekilde sorunca "Üstünü örter o işteyken yaparım. Büyük ihtimalle de bu isteğimi anlayışla karşılar Selaniklim" dediğimde tuvalin önünde durup kollarımı bağladım. Alnıma parmağı ile vurup "Dua et kızım Nico sana fena hâlde aşık. Yoksa nazlarını filan çekmez" deyince ona sinirimden dil çıkardım. Ne vardı ki bende? Selaniklim'i üzüyor muydum? Onu yoruyor muydum? Farkında olmadan sıkıyor muydum? Sevcan şimdi durup dururken kafamda böyle soruların belirmesine neden olmuştu. Az peynir ekmekle kafayı yemişken yanına bir de bu soruları katık yapmıştı. Şimdi çıksın bakalım işin içinden çıkabilirse Öz deyip beni meydana atmıştı Sevcan hanım. Kaşlarımı çatıp "Sevcan kafama neden aptalca beni geceleri uyutmayacak sorular sokuyorsun?!" diyerek birden düşüncelerimin arasından sıyrılıp çemkirdim. O da ahenkli bir şekilde kaşlarını çatarak "Ben ne yaptım ki ya?"diye bumerang gibi geri çemkirdi. Dışardan bakılınca büyük ihtimalle iki kardeş gibi kavga ediyor gibi gözüküyorduk. Sinirli bir şekilde "Daha ne yapacaksın? Şimdi Nico'yu acaba sıkıyor muyum gibi soruların beynime doluşup en uzun mesafeye ayakta gitmelerine neden oldun" dediğimde iki kolumu da isyan edercesine havaya kaldırdım. Sevcan bunun üzerine kahkahasını bastı. Allah'ım en iyi dostum beni fena hâlde deli edecekti. Soruları başıma sardığı yetmiyor bir de karşımda sanki ona hokkabazlık yapan bir sirk palyaçoymuşum gibi bana gülüyordu. Bende sinir krizinin eşliğinde ona bakıyordum. Derin nefesler alırken kapı çalınca hemen Sevcan'ı dışarı çıkarıp odanın kapısını da kapattım ve Selaniklim'e kapıyı açmaya âdeta kelebek gibi mutlu bir şekilde uçarak aradan geçtim. Her zaman tam zamanında imdadıma yetişiyordu. O benim kahramanımdı. Selanikli Süper Kahramanımdı. Ve sadece bana aitti.

SINIRDA SINIRSIZ AŞK (KALBİMİN SAHİBİ SERİSİ #1) (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin