😂 Bebek Nerde ?😂

136 8 0
                                    

Başımı yavaşça döndürdüğümde mis gibi bir koku tüm hücrelerime nüfuz etti. Gözlerimi merakla açtığımda yastığıma kırmızı bir gül ve küçük bir not bırakılmıştı. Hemen komodinin üzerinden gözlüğümü alıp taktım ve "Bal Öz'üm o güzel bal gözlerinin beslenip ışıl ışıl bakması için günün en taze gülüyle uyanmanı istedim. Seni çok ama çok seviyorum. Selaniklin♡" notunu okuduğumda ister istemez gözümden bir damla yaş süzüldü. Gülümseyerek bir yandan gülü koklayıp bir yandan da yazdığı nota baktım. Ben bu kadar aşk dolu, sevgi dolu adamı hak etmek için ne yapmıştım? Benim dünyanın en mutlu kadını olmam için her türlü güzelliklerini hiç ondan istemeden önüme sunuyordu. Yataktan kalkıp çantama doğru yürüdüm. İçinden kitabımı alıp not kağıdını ve gülümü arasına saklayıp, çantama dikkatlice geri koydum. Onu sonsuza kadar saklamak istiyordum. Yüzümde kocaman huzur dolu gülümsemeyle banyoya girip duşumu aldım. Çıkınca üzerime kısa kot etek ve deniz mavisi uzun kollu gömleğimi giydim.Çantamı ve bavulumu hazır hâle getirdim. Telefonumu alıp odamdan dışarı çıkmak için kapıya doğru yöneldim.

👓👟💉💊👓👟💉💊👓👟💉💊👓👟

Aşkı tanımlamak veya anlatmak imkansızdır. Ama biz insanoğlu kendimizce bunu başarmak için elimizden geleni yapmışızdır. Buna bende dahilim. Ne kadar başarılı olduğumuz ise çok bilinmeyenli bir denklemdir. Kalbinin alev alev yanması, midende kelebekler uçuşması, onu görünce kalbinin vücudunda ters dönmesi, sevdiğinin yanında olmadığında nefessiz kalman bu tanımlar arasında yer alıyordu ve tıbben bunlar mümkün değildi. Fakat aşık olduğunda insanın gözü ne tıp ne de başka bir onaylı bir şey görürdü. Ben de işte aynen bu durumun içindeydim. Tam olarak vücudumda, beynimde ve kalbimde anlamadığım değişimler oluyordu. Ve ben tıbben kendime tam olarak teşhis koyamıyordum. Tıpta yeri veya uzmanlığı olmayan ama çocukken dinlediğimiz peri masallarının gerçek olması gibi muhteşem bir şeydi. Çok mutlu ve huzurluydum.Düşüncelerim ile beraber duşun altından çıkıp havluya sarıldım. Dişlerimi fırçaladıktan sonra gözlüğümü taktım ve aynada kendime bakıp dışarı çıktım. Dolaptan üzerime kot pantolon ve yakalı uzun kollu gri bir tişört alıp geçirdim. Aklımdayken sırt çantama unutmadan gerekli olan eşyalarımı da koyduğumda hazırdım. Sabah sessizce evden çıkıp aldığım güllerden birini elime alıp, çantamı yatağımın üzerinde bırakarak odamdan çıktığımda bal gözlümün odasının kapısı hâlâ kapalıydı. Kapısını tam çalacakken aniden açılınca "Günaydın bal gözlüm" diye gülünü uzatıp eğildim ve tatlı yanağına öpücük kondurdum. Gülümseyerek gülünü alınca "Seni görüp de nasıl günaymasın ki Selaniklim. Sabah kalktığımda yastığımda şimdi kapıdan çıkınca. Resmen güllerle donattın günümü romantik sevgilim benim" deyip buram buram kokladığında "Dur daha yeni başlıyorum bal Öz'üm" dedim gülümseyerek gözlerinin içine bakarak. Sırıtarak "Boşuna sana çılgın romantik aşığım demiyorum. Ama bu yaptıklarını önümüzdeki yıllarda kesersen o zaman ben sana bizzat sorarım haberin olsun Selaniklim" diyerek bana sokulduğunda kolumu beline dolayıp "Sormana gerek bile kalmayacak. Çünkü öyle bir şey olmayacak "dediğimde sırıtarak göz kırpınca "Göreceğiz" dedi imalı ses tonuyla "Göreceğiz" deyip sırıtarak meydan okumasına karşılık verdim. Onu merdivenlere doğru yönelttim. Aşağıya birbirimize aşk dolu gözlerle bakarak indik. Mutfağa girdiğimizde annem masayı hazırlamaya yeni başlamıştı. Gülümseyip "Günaydın" dediğimizde "Günaydın çocuklar. Bende yeni kalktım. Biraz sonra sofra hazır olur" dedi gülümseyerek tabakları masaya koyarken. Bal gözlüm hemen tezgaha yürüyüp "Bende yardım edeyim Eleadora anne. Selaniklim sende portakal suyu işini devir al" deyince, sırıtıp "Hemen bal gözlüm" diyerek portakalları sıkmak için sıkacağın yanına gittim. Annem gülümserken bal Öz'üm tezgaha çıkarılmış ekmekleri kızartma makinesine koydu. Bende portakalları sıkmaya başladım. Üçümüz birden çalışırken "Günaydın. Ooo kuzen seni mutfakta görür müydük ?" diye sırıtarak mutfağa girince kaşlarımı çatarak tam konuşacakken "Aaa o nasıl söz Alex. Nico'm her zaman mutfakta olmaktan zevk alır. Sadece zamanı yok "diyerek annem araya girip savunan ses tonuyla söyleyince "Evet Eleadora anne haklı. Selaniklim ne zaman yardım istesem geri geçirmedi " dediğinde "Bugün Nico'yu savunma günü de benim mi haberim yok?" dedi sandalyeye oturup "Değil sadece Nico'mu daha az yormaya dikkat ediyorum. Çünkü bugün yolda çok yorulacak" dedi bal gözlüm açıklama getirerek "Giderken değil de dönüşler beni yoruyor bal gözlüm. Seni bırakmak bayağı zor oluyor" dediğimde bal Öz'üm tezgaha yaslanarak "Bakın ne diyeceğim. Nasıl olsa Nico'm dönecek sizde gelmek ister misiniz? Hem küçük bir gezmek olur hemde de Selaniklim çok yorulmaz. Giderken o kullanır gelirken Alex. Ne dersiniz ?" diye ortaya güzel bir fikir atınca "Ben daha önce anneme söz vermesem kesin gelirdim. Artık bir dahaki sefere" dedi Angel üzgün bir şekilde "Ben varım yengem" deyince Alex sırıtarak "Bende gelirdim ama Angel ile kız kardeşime benim de sözüm var Öz kızım. Ama söz en kısa zamanda geleceğiz "diye tatlı bir tebessüm ederek "Ne zaman isterseniz Eleadora anne "dedi gözleri ışıl ışıl parlayarak. Bal gözlüm kızaran ekmekleri tabağa koyarken bende portakal suyunu sıkmayı tamamladım. Sofradaki diğer eksikleri el birliği ile tamamlayıp oturduğumuzda babam da bize katıldı. Angel portakal suyundan içip "Öz iki günde ben sana çok alıştım. Keşke her hafta gelsen" deyince bal Öz'ümün gözleri hafif dolup gülümseyerek "Bende size çok alıştım. Ama siz de bize gelin ki bir daha gelmek için yüzüm olsun" dediğinde "O nasıl laf kızım. Burası senin evin istediğin zaman gel. Ama tabi ki en yakın zamanda bizde geleceğiz Öz kızım" dedi babam kendinden emin bir ses tonuyla. Bal gözlümün gözleri sabah güneşinin denize yansıması gibi parıldayarak bakıp babama "Teşekkür ederim Adonis baba" deyip suyundan bir yudum içti.Kahvaltımızı tatlı muhabbet eşliğinde yapmaya devam ettik. Bal gözlüm iki günde aileme çabucak alışıp uyum sağlamıştı. Bu şekilde onu ve ailemi izlemek tatlı bir huzur veriyordu. Dudaklarımdan gülümsemek eksik olmuyordu. Nasıl olsundu ki zaten. Tüm bunlar ilk önce hayalim, rüyam iken şimdi yüzde yüz gerçekti. Üstelik hâlâ inanmadığım bir gerçekti. Alex ayağa kalkıp "Ben yukarı çıkıp hazırlanayım" dedikten sonra "Acele etme. Daha bal gözlüm ile kahve keyfi yapacağız" dedim gülümseyip bal gözlümün gözlerine baktığımda "Çok iyi noktaya parmak bastın Selaniklim. Tam da şuan onu düşünüyordum" diyerek sırıttı. Onun bu hâline gülmeden edemedim. Kahve yapmak için yanımdan kalkıp kahve makinesine doğru yöneldi. Angel ile annem de bu sırada sofrayı yavaş yavaş toplamaya başladılar. Babam ve Alex ile masada sohbet ederken annemler sofrayı toplama işini tamamladılar. Bal gözlüm de kahvelerimizi getirdi. Kahvesini alıp "Öz kızım sayende ben de Türk kahvesi bağımlısı olabilirim bu gidişle"deyince annem gülümseyerek "Vallahi beni de annemler alıştırdı. Bende etrafımdaki herkese yavaş yavaş bulaştırıyorum Eleadora anne" diye tatlı bir şekilde gülümsedi. Keyifle kahvelerimizi içince artık gitme vakti gelmişti. Alex yukarı çıkıp hazırlanırken, bende bal gözlümün bavulunu, sırt çantasını ve kendi sırt çantamı almak için onun arkasından yukarı çıktım. Önce kendi odama girip çantama kalan tek gülü koydum. Sonra sırtıma takıp bal Öz'ümün odasına geçtim. Yatağını muntazam bir şekilde yapmıştı. Gülümseyip onun sırt çantasını ve bavulunu elime alıp onun tüm kokusunun sindiği odadan çıktım. Aşağıya yavaş yavaş elimdeki çantalarla indiğimde bal gözlüm ve Angel birbirlerine sarılmış fotoğraf çekiniyorlardı. Sarılmaya devam edip "Öz mutlaka yine yine gel. Daha çok yer gezeceğiz. Alışveriş bile yapmadık "diye soluksuz konuştuğunda "Gelirim ama alışveriş konusunda aşırıya kaçmamak şartıyla" dediğinde sırıtarak "O konuda şüpheliyim yengem. Benden uyarması" deyince ellerini kaldırıp Alex ,Angel koluna vurup "Sen ona bakma Öz. Abartmakta üzerine yok" diye kendini savununca "Tabi ben abartıyorum zaten" diyerek gözlerini devirdi. Alex ile Angel didişirlerken "Fazla uzatma arayı Öz kızım. Adonis 'in dediği gibi burası senin de evin. Hafta arası bile gel. Nico gündüz evde olmasa da kız kıza eğleniriz "diye göz kırpınca bunun üzerine hepimiz gülmeye başladık. "Bu kadar ısrara dayanmak ne mümkün. Ama dediğim hepinizi bize de bekliyorum" dedi gülümsemeye devam ederek. Babam gülümseyip "Hiç gelmez olur muyuz Öz kızım? Ben bir kaç işimi ayarlayım en kısa zamanda geleceğiz "diye söz verince bal gözlüm boynuna sarılıp "Sabırsızlıkla bekliyorum Adonis baba" dediğinde gözümden iki damla yaş süzüldü. Babamda ona sıkıca sarıldıktan sonra "Ben çantaları bagaja koyuyorum kuzen" deyince Alex başımı olumlu anlamda salladım. Alex çantalarla dışarı çıkınca bal gözlüm hepsine tekrar birer kez daha sarıldıktan sonra "Herşey için hepinize çok teşekkür ederim. Sayenizde çok güzel bir haftasonu geçirdim" dediğinde gülümseyerek ''Bir şey değil Öz kızım benim. Bizde sen geldiğin için çok mutlu olduk" diye söylediğinde ikisinin de gözleri nemlenince kolumu beline doladım. Biraz daha durursak bende onlara katılıp ağlayacaktım. Evden çıkıp arabaya bindik. Emniyet kemerlerimizi takıp son kontrolleri de yapınca arabayı çalıştırıp annemlere el salladık. Alex arkada keyfi yerinde bir şekilde oturuyordu. Bal Öz'üm "Müziksiz yolculuk susuz çiçeğe benzer" deyip düğmeye basıp içeriyi güzel şarkılarla doldurunca "Yengem doğru söylüyorsun" diye ona katıldı "Bal gözlüm yolculuğun tadı nasıl çıkarılır iyi bilir'' dediğimde o güzel tatlı gözleriyle bana baktı. Kimi şarkıya ballı sesiyle eşlik edip kimi şarkının temposunda oturduğu yerde oynadığında gözlerimi yolda tutmak için zorlanıyordum. Ama bal gözlüme verdiğim sözümü tutmak benim için daha önemli oluyordu. Selanik'den çıktığımızda hafif yağmur çiselemeye başladı. Silecekleri çalıştırdığımda "Bu haftasonunu meteoroloji sözde güneşli gösterdi. Yağmurlu gösterse herhalde sele filan kapılacaktık" diye ön camdan dışarı dikkatli bir şekilde bakınca "Hava durumuna mı baktın bal gözlüm gelmeden önce ?" diyerek sorup sırıtınca olumlu anlamda sallayıp "Evet sevgilim. Ben her zaman bir haftalık hava durumuna bakıyorum. Tedbir almakta yarar var sonuçta" deyince kendinden emin bir şekilde omuz silkerek "Bundan sonra her yolculuğa çıktığımızda mutlaka yengem de yanımızda olmalı" dedi Alex koltuk arasından kafasını çıkarıp "Zaten bal gözlümsüz yolculuğun tadı bile olmaz ki bu vakitten sonra" dediğimde kendimden emin bir ses tonumla "Benim için de Selaniklimsiz tadı tuzu olmaz yolculuklarımın" dedi gülümseyerek bal gözlüm. Onu gördüğümden itibaren onsuz minik bir hayal bile kurmamıştım. Şimdi de kurmaya niyetim yoktu. Hayatımdaki herşeyimin içinde Öz'ümün olmasını istiyordum. Olması için de ne gerekiyorsa yapacaktım. Sohbetler ve şarkılar eşliğinde yolculuğumuz devam ederken bal gözlümün telefonunu çalınca "Efendim annem" diye hemen cevapladı"Evet yoldayız" deyince gülümseyerek "Tamam olur annem" dedi sakin bir ses tonuyla "Ama ufak bir misafirimiz daha var ona göre bir tabak koy" deyince sırıtarak "Görüşürüz" deyip telefonu kapattı. Tek kaşını kaldırıp "Ayıp oluyor ama yengem. Nerem ufak benim ? Sadece üç santim kısayım kuzenimden" dediğinde ikimiz kahkaha attık "Yaş olarak demek istemiştim. Nico'mdan iki, benden bir yaş küçüksün sonuçta" deyince gülmeye devam ederek "Angel yanımda olmayınca yanınızda çocuk oldum" dedi surat asmaya devam etti. "Bak surat asma. Yoksa çikolata almam sana Alex" dedim sırıtarak. Gözlerini devirip homurdandığında bizde gülüyorduk. İki saat boyunca Alex'e sataşmaya devam edip, gülüp eğlenerek geçirdik. Arada yolda bir mola vermeyi ve fotoğraf çekimlerini de ihmal etmedik. Kapıkule Sınır Kapısına geldiğimizde üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Onu sadece iki, üç saat daha görüp dönecektim. İşlemlerimizi yapıp aksaklık olmadan geçtik. Bal gözlümün evinin önüne trafik olmadığı için yarım saat bile dolmadan vardık. Arabadan inip bal Öz'ümün tarafına geçip kapısını açtım. Bal gözlüm elimi tutup indi. Sırt çantalarımızı aldığımızda, Alex de bavulunu bagajdan alıp arkamıza takıldı. Dış kapı kapalı olduğu için Öz'üm zile basınca hemen açıldı. Apartmandan içeri girdiğimizde Aynur annem de evin kapısından çıkmış bizi karşılayıp "Hoşgeldiniz çocuklar" dedi içten sıcak tatlı gülümsemesiyle "Hoşbulduk" dedik ve bal gözlüm annesiyle kucaklaşıp öpüştüler. Yüzünü okşayıp "Sen kilo mu aldın kızım?" diye sırıtarak sorunca ''Ne alakası var?Ben kilo filan almadım" deyip tatlı bir şekilde homurdanarak içeri girince Aynur annem bana sarılıp "Sağol oğlum. Çok iyi bakmışsın Öz'üme. Hayatımdaki tek değerlime" diyerek kulağıma fısıldadı "Benim de tek değerlim olunca işim kolay oldu Aynur annem" dedim kendimden emin bir şekilde gülümseyerek. Gülümseyip karşılık verdiğinde "Ayyy Şapşik" diye çığlık atınca Öz'üm, ona döndüğümüzde yerde iki seksen uzanmış Şapşik çılgınca onu yalamaya çalışıyordu. Bal gözlüm de onu engellemeye çabalıyordu."Ben değil ama Şapşik kilo almış. Kalk oğlum" dedi üzerinden itmeye çalışarak. Gülerek yanına gittiğimde Aynur annem Şapşik 'i tasmasından tutup çekti bende koltuk altlarından tutup bir çırpıda kaldırdım.Sırıtıp "Bu sahne çok tekrarlanıyor anlaşılan" dediğimde "Hemde nasıl Selaniklim" dedi başını iki yana sallayarak.Aklıma Alex'in gelmesiyle "Aynur annem kuzenim Alex ile tanıştırayım" dediğimde Alex elini uzatıp "Tanıştığımıza memnun oldum efendim" dedi gülümseyerek "Bende tanıştığımıza memnun oldum Alex oğlum" dedi sıcak içten bir şekilde gülümseyerek elini uzatınca Alex eline öpücük kondurdu. Aynur annemin hemen Alex'i sevdiğini anladım. Şapşik havlayınca "Alex seni Öz'ümün oğlu Şapşik ile tanıştırayım" dedim sırıtarak "Selaniklim artık anlıyorsun Şapşik'in dilinden" deyince sırıtarak omuz silkip "Bal gözlümü çözdükten sonra herşey çok daha kolay oldu" deyip sırıtarak göz kırptım. Alex Şapşik 'in başını okşarken gülümseyip "Hadi içeri geçelim. Yemek nerdeyse hazır. Acıkmışınızdır çocuklar " dediğinde Aynur annem, bal gözlüm önümüzde biz oturma odasına, Aynur annem de mutfağa yöneldi. Kapıdan içeri girince "Ooo karşılama komitesi. Beni bu kadar çok mu özlediniz bakayım" diye sorunca bal gözlüm sırıtarak. Sırıtmayla karşılık veren Utku ayağa kalkıp sarılınca "O kadar özledik seni prenses bebeklik videolarını izliyorduk" dediğinde Öz'üm ile beraber başımızı televizyona çevirdiğimizde dünyanın en tatlı bebeği elinde kaşıkla önündeki tabağında olan mamayı etrafa saçmakla meşguldü. Her tarafı mama içinde kalmıştı. Altında sadece bezi vardı ve çıplaktı. Bal gözlüm fırlayıp televizyonun önüne geçip "Ya siz benim sakladığım videoları nerden buldunuz?" diye sinirle sorunca "Odandaki dolaptan tabi ki de ufaklık" deyip omuz silkti Demirhan sırıtarak. Kaşlarını çatıp "Bir utanmadan söylüyor. Beni kuzen katili yapacaksın Demirhan. Odamda ne işin var !" dedi siniri daha çok artarak "Abicim sen ona bakma. Gel otur bak en komik kısmı başlıyor birazdan. Seninkinin bezini doldururken yüzünün hâlini görmelisin" dediğinde gülerek Ahmet "Demirhan ver şu kumandayı bana" diye üzerine atladı "Ufaklık sakin ol..."derken Şapşik de üzerlerine atlayınca "Hay ulan.. ikinize... başlayacağım...kalkın be üzerimden. Al senin olsun kumanda" deyince kıpkırmızı olmuş bir şekilde hepimiz bu hâllerine gülüyorduk. Kumandayı alınca zafer kazanmış gibi sevinen bal gözlüm hemen düğmeye basıp videoyu kapatınca "Öz üm ne güzel izleyecektik ama..." diye sitem ettiğimde "Uygun olanlardan bakar izleriz. Ama bunlarda fazla uygunsuz hâllerim var Selaniklim" diyerek açıklama getirdiğinde o sırada Melis arkamda kalan Alex'i gördü "Alex?" dedi şaşkın bir ses tonuyla "Selam" diyerek havalı bir şekilde gülümsedi. Sırıtıp "Alex abicim seni görmek ne büyük sürpriz" dedi ayağa kalkıp "Ahmet" dediğinde ikisi kardeş gibi kucaklaştılar. Ahmet lise değişim programı döneminde bizde kaldığı sürece abim, Alex ve benimle bolca sohbet etmiş, eğlenmiştik. Sonrasında da sadece benimle değil Alex ve abimle de görüşmeye devam etmişti. Kaşlarını çatıp"Ahmet 'in tanışmadığı bir Allahın kulu yok mu Selanik'de?" diye sorunca kollarını önünde bağlayarak "Ne oldu kıskandın mı Arı Maya?" diyerek sırıtıp yanağından makas alınca eline vurup "Ne kıskanacağım be!Git Sevcan kıskansın seni tekne kazıntısı aşık" deyip dil çıkarınca kahkahamı tutamadım. Tabi ki diğerleri de. Alex, Melis'in yanına gidince hep beraber kanepeye oturduk. Meraklı bir şekilde "Enişte Alex arkadaşın mı?" diye sorunca Demirhan "Alex benim kuzenim. Ama bir bakıma en yakın arkadaşım da sayılır" diyerek cevapladığımda "Alex, Demirhan da benim kuzenim ama bir bakıma müstakbel maktulüm sayılır" deyince sinsi sinsi sırıtarak Demirhan ona yastık attı. Öz'üm de ona geri attığında "Enişte ufaklığı ne güzel alıp götürmüştün niye geri getiriyorsun ?" diye sırıtarak hayıflanınca "Yumruk kafa sus zaten odama girdiğin için kızgınım sana daha çok kızdırma beni" dedi tek kaşını kaldırıp "Bal gözlüm bırak Demirhan'a kızmayı da şu uygun videolardan açsana" deyip konuyu merak ettiğim tarafa çekince "Eniştem doğru söylüyor prenses. Ne güzel izleyip gülüyorduk" diye Utku da bana katıldı. "Tamam da Sevcan nerde? Onu görmedim" diyerek meraklı bir ses tonuyla sorduğunda "Aynur annenin odasında Özgün'ü uyutuyor" diye cevapladı Ahmet "İyi madem bende uygun videoları bulayım o gelene kadar" dedi ayağa kalkıp televizyonun yanına gitti. Alex ile Melis fısıldayarak aralarında konuşuyorlardı. Sevcan da odaya girdiğinde "Özzz..." diyerek yanına koşunca "Sevcan'ım" dedi sıkıca sarılarak. Ayrılıp Sevcan kanepeye doğru yöneldi "Hoşgeldin enişte. Nasılsın?" diye sorunca "Çok iyiyim. Sen nasılsın?" dedim gülümseyip "Bende iyiyim vallahi. İkinizin de yüzünüzde güller açıyor. Çok güzel bir haftasonu geçirmişsiniz anlaşılan" deyince gülümseyerek "Çok güzel değil benim için muhteşem bir haftasonuydu" dediğimde bal Öz'üm o taptatlı gülüşünden gönderdi."Vayy'' sözleri havada uçuşurken Öz'üm aradığı dvd 'yi bulup dvd player taktı ve yanıma gelip oturdu. Kumandanın düğmesine bastığında ekranda orta yaşlı beyaz gömlek üzerine giydiği gri süveteri ve siyah kemik gözlükleriyle bir adam belirince "Merhaba tatlı ailem" dedi gülümseyerek "Bugünkü video maceramız bal arımın gözlüğüyle ilk tanışmasına şahit olacaksınız. Şu ne yapacağı konusunda hiç bir fikrim yok. O yüzden bana şans dileyin. Nermin kamerayı tutar aşkım" diyerek kamera biraz sallanınca Öz'ümün Zafer dedesi olduğunu anladım. "Emin misin hayatım ?"diye sorunca bal gözlümünkü gibi ışıltılarıyla ışıldayan gözleri gibi ışıldayarak bakıp "Evet eminim sevgilim. Şimdi küçük bal arım içerde sakin bir şekilde oynuyor. Anlayacağınız tam zamanı" deyip odanın kapısını açıp içeri girdiğinde üç yaşlarındaki bal gözlüm oturmuş legolardan kule yapmakla meşguldü. Zafer dede yanına oturunca ona bakıp "Didi..." diyerek çığlık atıp ellerini çırpıp boynuna atladığında "Dedesinin bal arısı" dedi saçlarına öpücük kondurarak. Öz'ümü kucağına oturtup "Bak burda ne var bal arım?" deyip gözlük kutusunu onun ellerinin arasına verdiğinde "Ni var didii?"diye meraklı bir şekilde sorunca"Aç da gör" dediğinde tüm bebek gücünü kullanarak açmaya çalıştı ve açtı. İçinden pembe küçük bir gözlük çıkınca kutuyu elinden bıraktı ve yüzünü buluşturdu "Ne oldu? Beğenmedin mi bal arım?" diye sorduğunda başını olumsuz anlamda sallayıp "Hıyır " diyerek cevaplayınca "Ama bal arım bu senin gözlüğün" dediğinde sakin bir ses tonuyla "Hıyır. Dözlük didinin!" diye Zafer dedenin gözlüklerini gösterince kahkahamızı tutamadık "Hayır. Bunlar senin küçük hanım. Bak benimkiler gözümde" dedi eline gözlüğü alıp yaklaşınca "Hıyırrrr. Didinin! Binim ok" diye karşı çıkıp ondan uzaklaşınca "Bal arım lütfen gel bak ne güzel. Hemde senin sevdiğin renk" deyip ona yaklaşınca "Hıyırrrr. Bin mur siviyurum bir tere" diyerek kapıya doğru koştu "Bal arım bunu takmak zorundasın" dedi arkasından koşup "Hıyırrrr didi takşin" diye aralık kapıyı açıp dışarı çıktı. Zafer dede de arkasından elinde gözlüğüyle koşarak çıkınca hepimiz katıla katıla gülüyorduk. Nermin anneanne kamerayı kendine çevirip "Öz'üme kesinlikle istemediği hiç bir şeyi yaptıramazsın" diye kafasını iki yana sallayarak "Ama şimdiden erkekleri peşinden nasıl koşturması gerektiğini çok iyi biliyor. Damat adaylarına geçmiş olsun. Öz'üm sizi bol bol koşturup ancak şanslı olanınız onun kalbini kazanacak" deyince bir cam kırılma sesi duyuldu "Zafer ne oldu?" diye telaşla sorunca "Herşey yolunda hayatım. Sadece vazo ve kül tabağı yerlerinden pek memnun değillermiş" diyerek cevaplayınca hepimiz kahkaha attık. İki yana kafasını sallayıp "Bugünlük maceramız bu kadar. Şimdi kapatıp evin nereleri değişmiş göreyim" deyip kamerayı kapattığında hâlâ gülüyorduk. Bal gözlümün kulağına eğilip "Çok yaramazmışsın Öz'üm" dediğimde sırıtarak tek kaşını kaldırıp "Senin videolarını da göreceğiz Selaniklim" diye karşılık verdi. Ahmet araya girip "Abicim ben senin yerinde olsam şimdiden Kiliseye gider mum yakıp kızım Öz'e benzemesin diye dua ederdim" deyince sırıtarak "Kardeşim aslında ben tam tersi için dua etmeyi düşünüyorum" dedim kendimden emin bir ses tonumla "Emin misin abicim?" diye sinsi sinsi sırıtmaya devam ederek "Hem de çok eminim" dediğimde gülümseyip bal gözlümün gözlerine bakıp mavilerimin içine bal renginin karışmasına izin verdim. Aynur annem odanın kapısında belirince "Hadi sofra hazır çocuklar" dedi tatlı gülümsemesiyle. Hepimiz ayaklandığımızda zil çaldı. Bal gözlüm kapıyı açmaya gidince bende koridorda onu bekledim. Kapıyı açınca Yağmur ve Yağız "Halaaa" diyerek Öz'ümün üzerine atladılar. Emirhan ve Yeliz de içeri girince Yağmur beni gördü. Eksik dişleriyle "Nicooo" diye çığlık atıp bana koştu. Kucağıma aldığımda "Ne zaman geldiniz?" deyince meraklı bir şekilde sorarak. Gülümseyip "Biraz önce geldik. Nasılsın Yağmurcum ?" diye sorunca "İyiyim. Halam ile gezmeye gitmişsiniz. Niye beni de almadınız?" dedi küçük kaşlarını çatarak "Halan ile küçük bir işimiz vardı. Ama bir daha ki sefere baban da izin verirse seni de götürürüz"dediğimde "Tamam o zaman" dedi neşeli bir şekilde. Yeliz ve Emirhan önden bal gözlüm arkalarında kucağında Yağız ile yanımıza geldiler. Selamlaşıp tokalaşma ve hâl hatır sorma faslından sonra salona geçtik. Büyük masa bir uçtan bir uca yemeklerle, salatalar ve mezelerle donatılmıştı. Hepimiz yerlerimizi alınca Emirhan ve Yeliz'e Alex ile tanıştırdım. Sonra da tabaklarımıza her çeşitten doldurmaya başladık. Melis ile Alex gelmememiz bir saat olmadığı hâlde işi ilerletmiş görünüyorlardı. İki dakika bir gülüp sohbetleri kesintisiz devam ediyordu. Bal gözlüm kolumu dürtüp onları sırıtarak gösterince sırıtarak başımı salladım. Öz'üm ile konuşmadan bile anlaşıyorduk. Fark etmeden ikimiz de aynı şeyi görüyor ve izliyorduk. Aşkın etkileşimi mi yoksa ruhlarımızın bir olması mı bilmiyorduk. Yemeklerimiz sohbet ve neşe içinde bitince sofrayı toplamaya başladık."Siz yol yorgunusunuz çocuklar ben hallederim" dese de Aynur annem aldırmadan bal Öz'üm ile tabakları taşımaya devam ettik. Sofrayı topladıktan sonra "Bir kahve iyi gider yorgunluğun üzerine" dedi tatlı gülümsemesiyle. Bende mutfakta kalıp ona fincanları çıkararak yardım ederken "Bal gözlüm" diye lafa girdim "Efendim Selaniklim" dedi kahveyi fincanlara doldururken "Alex'in neden gelmesini istedin? Yoksa ilk yolculuğumuzda sıkıldın mı?" dediğimde tek kaşımı kaldırıp "Selaniklim sence ben seninle yaptığım herhangi bir şeyden sıkılabilir miyim? Ben sadece senin yorulmanı istemedim. Hem getirdin şimdi tekrar gideceksin. Sabah erken kalkıp hastaneye gideceksin" deyince açıklama getirerek "Hımm. Demek yorulmayayım diye. Sence ben seninle yorulur muyum peki? Daha çok enerji veriyorsun sen bana bal gözlüm. Bence başka bir sebebi var" dedim ısrar ederek. Çünkü gözlerinin içine baktığımda bile anlıyordum. Dudağını ısırıp "Sana öyle geliyor sevgilim'' dedi gözlerini kaçırarak. Parmaklarımla çenesinden tutup kaldırdığımda "Öz'üm o tatlı ballarından bile anlıyorum" diye biraz daha üzerine gidince "Tamam Selaniklim. Onunla da ilgisi var ama ana sebebi gördüğüm rüyaydı" diyerek pes edince kabus gördüğü gece aklıma yıldırım gibi düştü. Onu berbat hâle çeviren kabus. Anlatmak istemediği kabus. Merak edip "Ne gördün o gece bal gözlüm ?" diye sorduğumda dudağını ısırarak yutkunup "Şey... ikimizin... kaza... geçirdiğini gördüm. Ve..."dedi söylemekte güçlük çekerken "Ve..." diye devamını getirmesini beklerken "Seni... kaybettiğimi" dedi dolan gözleri yüzünden başını iki yana salladı. Onu kendime çekerek sarılıp"Hayır beni kaybetmedin. Sadece bir rüyaydı bal gözlüm" dediğimde "Biliyorum ama beni çok etkiledi Selaniklim. O yüzden sana belli etmeden halledeyim dedim ama beceremedim" dedi mahçup bir şekilde gülümseyerek "Sen benim yanımdayken aldığın nefesi sayısını bile biliyorum bal gözlüm. Benden bir şey saklayamazsın ki" deyince kendimden emin bir ses tonumla parmak uçlarında bana uzanıp bal tadıyla dudaklarımı kapladı. Elini kalbimin üzerine koyunca sahibi tarafından coşkuyla karşılandı. Birbirimizden ayrıldığımızda cennetin bahçesinden mutfağa geçiş yaptık. Bal Öz'üm kahveleri tepsiye koydu ve içeri geçtik. Oturma odasına girdiğimizde Yağmur ağlıyordu. Tepsiyi ortadaki sehpaya koyunca "Yağmur kızım neden ağlıyorsun?" diye soruyordu Emirhan yere oturmuş kızını kucağına almaya çalışarak. İç çekip ağlamaya devam ederek "Ha...lam ve Nico'nun bebeği olacakmış" dediğinde bal gözlüm ile bakışıp olduğumuz yerde kaskatı kaldık. Yüzlerimiz bembeyaz oldu. "Bebeç bebeç" diye Özgün yerde neşe içinde el çarpıyordu. Şoku atlatan Utku "Allahhhh dayı oluyorum" diyerek ayağa fırladı. Emirhan "Öz hamile misin?"dedi âdeta kükreyerek ''Hayır..değilim. Bende şaşkınım şuan" diye cevapladığında şaşkın bir ses tonuyla "Emin misin Öz. Bak korkup da saklıyorsunuz fena yaparım!" dedi tehdit eden bir şekilde "Deli misin sen?Tabi ki eminim Emirhan. Hamile olup olmadığımı benden başka kim daha iyi bilecek!" diyerek çıkışınca "Emirhan böyle bir durum olsa size hemen söylerdik" deyip bal gözlüme katıldığımda kendimi toparlayarak "Kızım sen nerden duydun halanın bebeği olacağını ?" diye sorduğunda gözleri yaşlarla bakarak burnunu çekip "Duymadım. Halam ve Nico öpüştüklerini gördüm. Kızla ile erkek öpüşünce bebekleri olurmuş" diyerek konuya açıklama getirince herkes kahkahalarla gülmeye başladı. Bal gözlüm beyazdan kırmızı rengine geçiş yaptı. "Yağmur sana bunu kim söyledi?" diye sakince sormaya çalışınca Emirhan "Büyükannem söyledi" dedi burnunu çekmeye devam ederek."Evet. Bende duydum. Şimdi halam ile Nico eniştemin bebeği olacak mı?"diye sordu meraklı bir şekilde Yağız. Bal Öz'üm "Allahım yer yarılsın da mağma tabakasına ineyim şuan" deyip ellerini havaya kaldırdığında "Off anneanne" dedi yüzünü sıvazlayarak Emirhan. Diğerleri ise gülmeye devam ediyorlardı. Ben de kendimi zor tutuyordum. "Yok anneciğim olmayacak" diye cevapladığında Yeliz "Büyükannem yalan mı söyledi?" dedi şaşkın bir ses tonuyla Yağmur "Hayır. Evet. Şey halan hamile değil çünkü daha evli değiller. Evli olmaları lazım" deyip durumu kurtarmaya çalışınca Yağmur başını anlamış gibi olumlu anlamda salladı. Özgün ayaklarınızın dibine gelip "Bebeç nerde Mayaa?" diyerek bacaklarımıza vurduğunda herkes kahkaha attı. Bal gözlüm eğilip kucağına alınca "Bebek yok Özgüncüğüm. Burdaki tek bebek sensin" deyince Özgün dudaklarını büzerek "Bebeç iştiyiyurum "diye ağlamaya başladı. Hepimiz gülerken "Bu isteğini ileteceğin kişiler annen ve baban Özgün'üm. Bak Selanik'de sana söylemiştim Sevcan'ım. Gördün mü kardeş istiyor Özgün" deyip Ahmet'in kucağına verdiğinde homurdandı. Tek kaşını kaldırıp "Yuh Maya hemen topu atmakta üzerine yok" dedi Sevcan. En sonunda oturduğumuzda ''Atacağım tabi ki. Daha evlenmedim bu bir, evlendiğimde biraz tadını çıkaracağım bu iki, elinizde bebek eşyaları varken bu fırsatı kaçırmayın bence bu da üç" dediğinde Ahmet'in başının üzerinde ampul yanmış gibi "Bak Maya bu konuda haklı. Sevcan bence bu konuyu gündeme getirelim" deyince "Tabi haklıyım" deyince bilmiş bir tavırla Sevcan gözlerini devirdi. Sırıtıp kulağına eğilerek fısıldadığımda ''Demek bir süre evliliğimizin tadını çıkarmayı düşünüyorsun bal gözlüm" diye sorduğumda "Herhâlde Selaniklim. Sen düşünmüyor musun? Yoksa sonra çok ararsın o günleri" deyince sırıtarak "Hımm.Bence her günümüz ayrı güzel olacak ve hiç bir günü aramayacağım sen yanımda olduğun sürece" dedim kendimden emin bir şekilde "Göreceğiz" dedi meydan okuyarak "Göreceğiz" deyip karşılık verdiğimde gözleriyle gözlerimin içine karıştı. Utku araya girip "Offf hevesim kursağımda kaldı. Ne güzel dayı olacaktım" dediğinde üzgün bir şekilde "Biraz daha sabret Utku. Dayı olmana o kadar da çok zaman yok" dedim gülümseyerek "Ooo" nidaları bir anda odayı sarıp sarmaladı. Bal gözlümün yanaklarına kırmızılığın tonlarından ton beğenme seçeneği geldi. Sohbetimize gülüşerek devam ettik. Yola çıkma vaktimiz geldiğinde Alex ile ayaklanıp sırt çantalarımızı aldık. Herkes ile kucaklaştıktan sonra dışarı çıktık. Arabaya binmeden önce "Kendine dikkat et Selaniklim. Çok güzel bir haftasonuydu. Teşekkür ederim" dedi tatlı mı tatlı ballaŕı ışıl ışıl parıldayarak. Gülümseyip "Asıl ben sana teşekkür ederim Öz'üm. Hayatıma girip güzelleştirdiğin için" dedim yanağını okşayarak. Dudağını ısırıp "Beni şurada eritip bitirdiğinin farkındasın değil mi Selaniklim" diye sorduğunda "Hımm. Öyle mi yapıyorum bal gözlüm?" diyerek sorusuna karşılık soruyla verince "Ve bilerek yapmaya devam ediyorsun" dedi sırıtarak. Eğilip dudağının kenarına öpücük kondurdum ve kulağına "Çünkü bu tatlı hâllerine baylıyorum" diyerek itirafta bulunca "Çünkü beni seviyorsun" diye devam edince oyuna "Çünkü sana aşığım" dediğimde "Çünkü sana aşığım" diyerek karşılık verdiğinde o tatlı dudaklarına bu sefer buse kondurup kokusunu ciğerlerime çekerek doldurdum. Ayrıldığımızda dudaklarımda onun tatlı tadı, bedenimde cennet kokusuyla arabaya bindim. Alex arabayı çalıştırdığında bal Öz'üm el sallayıp öpücük gönderdi. Bende el salladığımda yola çıktık. Arkaya baktığımda bal gözlüm Aynur annemden aldığı bir sürahi suyu döktü. Derin bir nefes alıp önüme döndüm. Bal gözlümün şarkılarının arabayı sarması için düğmeye bastım. Ve arkaya yaslanıp müziğin eşliğinde Alex ile sohbet etmeye başladık. İkimiz de sevdiğimiz kızları arkamızda bir kaç günlüğüne bırakarak evimizin, Selanik'in yolunu tuttuk. Aşk mesafe tanımıyordu. Aşk dil, din, ırk, renk dinlemiyordu. En güzeli ise aşk sınır tanımıyordu.

Devam edecek...👓👟💉💊

SINIRDA SINIRSIZ AŞK (KALBİMİN SAHİBİ SERİSİ #1) (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin