😂Kızı Versek Mi Beya ?😂

85 7 0
                                    

İçimde aynı anda hem Etna yanardağı patlıyor hem de üzerinde kelebekler hiç zarar görmeden uçuşuyorlardı. Bir yandan da dağın etrafın yarısında çifte telli oynarken yarısı da Sirtaki oynuyorlardı. Her şey aynı anda oluyordu. Heyecanın zirvesine doğru şuan tırmanıyordum. Tüm hafta yapılan hazırlıklar şimdi meyvesini verecekti. Anneannemin evine sanki sülalece taşınmış gibiydik. Tek bir toz tanesinin geçişine bile izin yoktu. Yani vize verilmiyordu. Büyükannem ve anneannemin tüm direktifleri önderliğinde evdekiler görev yerlerini almıştı. Kız istemek için hava koşulları uygundu. Camlar da temizdi. Biblo da her önleme karşı anneannemin yatak odasında istirahattaydı. Ben ise Selaniklim'i bir an önce görmek istiyordum. Yüreğim her saniye özlemle yanıp yanıp tutuşuyordu. O huzur veren deniz mavileri ve ferahlatıcı kokusu beni sarıp sarmaladığında cennetin anahtarını bana vermişler gibi hissediyordum. Kalbim onun sayesinde kendine yeni bir ritim bulmuştu. Düşüncelerimin eşliğinde yastıkları öylesine tekrar kabartırken "Öz! Elbiseni ve saçını bozacaksın!" diye Melis çemkirince "Yastık kabartırken neden saçım ve elbisem bozulsun? İyice abarttınız" dedim sakin bir şekilde yastığı düzeltip yerine koydum. Tek kaşını kaldırıp "Prenses sen iyi misin? Hasta filan değilsin inşallah?" diyerek merakla sorunca "İyiyim neden sordun canım Utku'cum?" deyip kanepeye dikkatli bir şekilde oturduğumda "Yemin ederim Maya evlenemeden ya evliyalara karıştı ya da çok kötü bir hastalığa yakalandı" dediğinde şaşkınlıkla Ahmet "Ben iyiyim. Herhalde bütün haftanın yorgunluğu ve heyecanından kaynaklanıyordur" diye yorum yaptım. "Nermin anneanne. Gel Öz'e bir şeyler oldu. Hiç hayre elamet değil" diyerek seslenince Sevcan anneannem depar atarak odaya daldı. Gözlerini açıp "Ne oldu? Neyin var bal beteğim? Bir yerin mi ağrıyor? Bulantın mı var?" deyip seri bir şekilde sorularını sordu vücudumu âdeta röntgen çeker gibi inceleyerek. Omuz silkip "Ben iyiyim anneannem. Sadece arkadaşlarım sakinim diye biraz telaşlandı" dedim sakin bir ses tonumla "Aman korkuttunuz beni çocuklar be! Öz'üme sabah rahatlama çayı yaptım. Onun etkisindedir. Evde deli atlılar gibi koştursun istemedim" diye açıklama yapınca herkes rahat bir nefes aldı. İçimde heyecanım dalga dalga, renk renk, çeşit çeşit yayılırken dışarıya bir türlü yansıtamıyordum. Çemkirmek, koşmak ve zıplamak istiyordum ama anneannem çayıma ne kattıysa bunları yapamıyordum. Anneannem tarafından resmen çemkirme, haykırma isteğim japon yapıştırıcısı ile benden uzak bir yere yapıştırılmış gibi hissediyordum. Selaniklim, Eleadora annem, Adonis babam, Angel, Alex, abisi Malcom ve yengesi Kaly ile birlikte yarım saate kadar burada olacaklardı. Ve beni ailemden isteyeceklerdi. Allah'ım şuan aklımın yerinde bile olması mucizeydi. Ve kalbimin de. Tüm bu karmaşının içinde Melis'in gelinlik için yaptığı tüm tantanalarını çekmiştim bütün hafta boyunca ama neyse ki artık rayına koymuştu. "Bence muhteşem olacak gelinlik. Yunan esintilerini ve Türk esintilerini aynı anda taşıyor. Hem şık hem de sade" diye yorumda bulununca Melis neşeli ses tonuyla "Ama Nico'nun damatlığı da önemli. Birbirlerine uyumlu olmalılar sonuçta" deyince Sevcan bilmiş bir şekilde "Onu da hallettim merak etmeyin" dediğinde kendinden emin bir ses tonuyla tek kaşımı kaldırıp "Ne zaman yaptın onu?" diye merakla sordum. Sırıtıp "Sen, Nermin anneannem tarafından temizlik için rehin alındığın tüm hafta boyunca herşeyi en ince ayrıntısına kadar hallettim" diyerek cevapladığında kendinden emin bir şekilde şaşırıp kaldım. Sırıtarak "Melis'im sen moda tasarımcılığını geçmişsin. Aşmışsın kendini kuzum" deyip onurunu okşadığımda "Sağol canım benim. Önemli olan mutlu gününüzde eniştem ile çok mutlu ve güzel görünmeniz. Başka bir şey istemiyorum" dedi tatlı can dostum . Şaşırıp kalan Utku, Sevcan ve Ahmet üçlüsü de sessizce bizi izlerken "Ufaklık hazır mısın?" diye sorup keyifli bir şekilde Demirhan odaya girdi. Gülümseyip "Hazırım Demirhan'ım" dedim Sevcan, Melis ve Utku'nun benim için seçip onayladığı krem rengi göğüs dekoltesi dantelli elbisemi göstererek. Ayağımda yine krem rengi önü hafif taşlı babetlerim, boynumda bal renkli Selaniklim'in hediyesi kolyem ve parmağımda safir taşlı yüzüğüm ile tamamlamıştım. İki elini de omuzlarıma koyup "Ne yaptın kuzenime çabuk şöyle? Kaçırdın mı öldürdün mü?" diyerek sarsınca Demirhan "Yumruk kafa çek ellerini üstümden sarsıp durmasana!" deyip çemkirerek kendimi ellerinin arasından kurtardım. Utku gülerek "Prenses eski haline döndü" diye beni elleriyle takdim etti. "Korkuttun beni ufaklık bir daha böyle bir şey yapma" deyince kaşlarını çatıp "Anneanneme söyle. Sabah burnumu tıkayıp ağzıma zorla döktü rahatlama çayını" diye açıklama yaptığımda eski halime dönmeyi Demirhan sayesinde başarmıştım. Yüzünü buruşturup "Rahatlama çayı mı içirdi? Kahretsin. O narkozdan beter" dedi tiksininerek. Başımı olumlu anlamda sallayıp "Evet. İğrenç, berbat bir etkisi var. Narkoz yerine kullanılabilir" dedim kendimden emin bir şekilde "Hey daha bunu vermediniz mi ? Paket yapın da kapıdan verip kurtulalım" diyerek Gökhan içeri girince gıcık ötesi yorumuyla kalkıp kafasına bir tane geçirdim. Sabah sabah yumruk atmak iyi gelmişti. Kaşlarımı çatıp "Gökhan sus yoksa seni paket yapıp öbür tarafa yollarım!" diye tüm sinirim ile çemkirdim. Başını ovarak "Senin elinin ayarına Öz! Ulan ne biçim vuruyorsun!" dediğinde öfke dolu bakışlarıyla "Gökhan sus! Az bile yaptı ufaklık. Dua et ufaklığın en mutlu günü. Yoksa seni bir güzel benzetirdim" diye kızgın bir ses tonuyla tehdit etti. Araya girip "Sakin ol sen yumruk kafam. Boşver onu. Nasılsa dayımız onu halleder'' dedim bilmiş bir şekilde sırıtarak. Gökhan homurdandı. Kolunu omuzuma atıp "Haklısın ufaklık" dedi sırıtmama sırıtmayla karşılık vererek. Bunun üzerine beyinsiz kuzenimiz Gökhan homurdanmasına devam ederek odadan çıktı. Sırıtıp "Bunun deve kadar boyu var ama parmak kadar beyni yok. Dayım bile buna çare bulamadığına göre umutsuz vaka" dediğimde alaylı bir ses tonumla "Ben en çok dayıma acıyorum. Yazık" diye bana katılınca hepimiz kahkaha atmaya başladık. Gerginliğimi atmam için rahatlama çayına gerek yoktu. Sevgi dolu ailem ve dostlarım bana ilaç oluyordu. Ama en büyük ilacım yolda bana doğru geliyordu. Sadece bana özel bir ilaçtı. Selaniklim. Tam düşüncerimden geçerken kapının melodisi kulağıma aşk şarkılarıyla çalarak geldi. Hemen odadan çıktığımda herkes benimle beraber odalardan çıkmaya başladı. Kapıya sıra olarak dizildik. Eteğimi düzeltip onlara baktım. Gülümseyip "Hazır mıyız?" diye sorduğumda kalbim yerinden çıkmak için bedenimi zorlarken "Aç hadi bal beteğim" diyerek anneannem heyecanlı bir şekilde cevapladı. Derin bir nefes alarak titreyen elimi kapı koluna koyup huzur veren deniz mavili yarim ile beni kavuşturacak kapıyı büyük bir heyecan ve aşkla açtım.

SINIRDA SINIRSIZ AŞK (KALBİMİN SAHİBİ SERİSİ #1) (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin