😉Geçmişin Kapısı Azıcık Aralanıyor😉

130 8 0
                                    

Bu haftasonunu için planlarımız farklıydı. Fakat bal gözlümün dayısı geldiği için bir anda son dakika değişikliği olmuştu. Önemli değildi. Bal Öz'ümün yanımda olmasından başka bir şey istemiyordum. Hangi şehirde hangi mekanda olmamızın bir önemi yoktu. Gözlerine bakıp o güzel kokusunu içime çekmek ve tatlı kahkahasını duymak benim için yeterdi. Tek yetmeyen zamandı. Çabucak geçiyordu haftasonu. Hep yanında olmak ve hiç yanından ayrılmak istemiyordum. Sonuçta kalbim ona aitti. Biz konuşmadığımız da bile gözlerimiz konuşuyordu. Ruhlarımız bir olmuştu. Küçücük bir öpücüğü bile beni yakıp kavuruyordu. Gerisini hiç düşünemiyordum. Kalbimin ona ait olduğu gibi ruhumun ve bedenimin de ona ait hissediyordum. Böyle bir duygu fırtınasıyla ilk defa karşı karşıya kalıyordum. Karşı koymak istemiyordum üstelik. Beni isteği yere savurmasına izin veriyordum. Sonucunda ise mi ? Mutluydum, huzurluydum. Bu akşam üzeri onun yanından ayrılmamın dışında bir sıkıntım yoktu. Ama elbet bu da geçecekti. Mutlu ve huzurlu bir yuvamız olacaktı. Baş başa kalmak için bal gözlümü alıp kahvaltıya, Söğütlük tarafına götürdüm. Burayı ikimiz de çok seviyorduk. Kahvaltımızı tam söylemek üzereyken bal gözlümün telefonu çalmaya başladı tek kaşını kaldırıp "Dayım arıyor "deyip telefonu cevapladı "Efendim dayıcım " dedi neşeli sesiyle. Başını yukarı aşağıya sallayarak yüz mimiklerini yaparken bende gülüyordum sessizce. Tanrım. Beni her şekilde güldürüyordu. Telefonlar da bile. Çok tatlılığını saymıyorum bile. "Ama dayı dün sabah ,öğlen ve akşam beraberdik zaten" deyince yüzü asılıp dudakları büzüldü "Hayır şikayet etmiyorum. Nico akşam üstü yola çıkacak o yüzden "dedi oflarak. "Tamam dayı " dedi telefonu kapatıp olduğu yere çökerken "Ne oldu bal gözlüm ?"diye sordum sakince"Dayım illahiki gelin bahçede kahvaltı yapalım diyor. Bir tek biz yokmuşuz falan filan. Ben onun gönlünü sonra alırım nasıl olsa" diye cevapladı kendini toparlayarak. Gözlerinin içine bakıp "Gidelim Öz'üm. Dayın ile aramızın bozulmasını istemem" dedim kendimden emin bir şekilde. "Bir şey olmaz Selaniklim. Seni sevdi. Ve dayım öyle sevdiği kişiyle kolay kolay arası bozulmaz "dediğinde elimi yanımdaki sırt çantama atıp "Olmaz bal gözlüm gidelim. Hadi kalkalım fazla bekletmeyelim "dedim itiraz ederek ayağa kalktığımda o da kalkmak zorunda kaldı. Çantasını omuzuna attı ve otoparktaki arabamıza doğru yürüdük. Kapısını açıp binmesi için bekleyip emniyet kemerini taktım ve küçük bir öpücük bıraktım dudağının kenarına. Gülümsediğinde kapısını kapatıp kendi tarafıma geçtim. Koltuğuma yerleştiğimde kemerimi taktım ve arabayı çalıştırdım. Çok fazla yolumuz yoktu. Karaağaç mahallesine çok yakındık. Beş dakika bile geçmeden arabayı park etmiştim. Buraya hayranlığım bambaşkaydı. Beni getirdiği yerler arasında ilk sırayı alıyordu. Çantalarımızı alıp arabadan inip,el ele bahçenin kapısına yürüdük. Kapıyı açıp içeri girdiğimizde şenlik havası bizi karşıladı. İkizler ve Şapşik oyun oynarken ,erkekler mangalın yanında toplanmış sucuk pişiriyorlardı. Kadınlar masanın başında gülüşerek sofra hazırlıyorlardı. İkimiz birbirimize bakıp gülümsedikten sonra sofraya doğru yürüyüp "Merhaba "deyince herkes bize döndü. Gülümseyerek "Hoşgeldiniz çocuklar "dediler hep bir ağızdan. "Hoşbulduk "deyip yanlarına gittiğimizde arkamdan bir şey üstüme atladı. Dengemi sağladığımda "Şapşik otur yerine oğlum "dedi bal gözlüm. Gülümseyerek arkamı dönüp Şapşik 'i sevmeye başladım. Hemen yere yattı karnını sevmem için "Çok sevgi şımarığı bir oğlan. Kendini sevdirmeden hayatta rahat etmez'' dedi sırıtarak Öz de bana katılıp sevmeye başladı. "Benim de babaannemin var. Tüm gün babaannem sadece onunla ilgilenir " dedim gülümseyerek sevmeye devam ettik. Şapşik havlayınca artık yettiğini anlayıp çekildik. Sırıtmaya devam ederek "Bence bir ara ikisini bir araya getirelim. Bayağı iyi anlaşırlar " dediğinde kalbimin atış hızım arttı "Bence de güzel olur " dedim gülümserken Athan dayı, Emirhan, Demirhan, Orhan enişte ve Gökhan masaya yöneldiler. "Hoşgeldiniz çocuklar hadi oturalım " dedi Athan dayı elinde kocaman bir tabakla. Bahçedeki çeşmede ellerimizi yıkayıp sofraya oturduk "Eee Emirhan karar verdiniz mi köpek edinmeye ?"diye sorduğunda bal gözlüm, başını sallayıp "Evet. Yağız 'a sünnet hediyesi olacak " deyince tek kaşını kaldırıp "Emin misiniz ? Şapşik gibi hareketli bir köpeciğe bakabilecek misiniz?" diye sordu "Hiç sorma Öz. Nasıl idare ediyorsun Şapşik 'i bravo valla " dediğinde Yeliz ,ellerini havaya kaldırıp "Ben onu değil. Çoğunlukla o beni idare ediyor" diye cevapladı sırıtarak. Aynur annem araya girip "Eee tabi koynunda uyuttuğunda şımartacağı belliydi "deyince bal gözlüme baktığımda omuz silkip "Ne yapayım şu kadarcık bir şeydi sepetin içinde. Kocaman olmasına daha çok vardı sanıyordum "dedi şirinlik yaparak ellerini birleştirip küçük bir sepet görüntüsü sundu. Herkes hâline gülmeden edemedi. Gülümseyip "Kendin mi edinmiştin ?" diye sorunca "Ben zaten istiyordum. Ama Utku doğum günü hediyesi olarak getirip sürpriz yaptı "dedi gülümseyerek " Siz de golden mı istiyorsunuz ?" diye sorduğunda bal Öz'üm ,başını iki yana sallayıp Yeliz "Küçük bir tür istiyoruz. Bunun gibi koca oğlan ve iki çocukla hayatta idare edemem Öz'üm "dedi gülerek ve masanın altından Şapşik havladı. Masanın altına bakıp "Sanırım alındı. Çok da alınganız " dedi gülerek bal Öz'üm. Herkes gülmeye başladı "Alınma oğlum ben seni olduğun gibi seviyorum. Sadece daha az salyalı yalarsan herkes mutlu olacak " dediğinde evet der gibi havladı Şapşik tekrar. İnsandan farkı yoktu. Sadece konuşamıyordu. Üstelik çok tatlıydı. Bal gözlüm küçük bir parça sucuk attı ona ve Şapşik kuyruğunu sallayıp yemeğine koyuldu. Bizde kahvaltımızı yapmaya devam ederken "Adını ne koyacaksınız ?" diye sorduğunda Öz'üm "Kurabiye yada Prenses koyacağız "diye atladı Yağmur "Hayır. Bir kere Fırtına yada Şimşek olacak "dedi kardeşine dönerek kızarak. "Iyyy. Hayır Şeker olabilir mesela değil mi baba ? " dediğinde Emirhan ikisinin arasında kaldı. Tek kaşını kaldırıp "Bence Nico karar versin. Adaletli bir adı olur böylece "deyince bakışlar bana çevrildi. Kahretsin. Ben şimdi ne yapacaktım ? "Emin misiniz ? Siz karar verseniz daha iyi olur "dedim işin içinden sıyrılmak için fakat "Hadi ama altı üstü bir isim "diye araya girdi Athan dayı. Ne yapacağımı düşünürken aklıma "Bunların dışında bir isim önerebilirim. Mesela Herkül " dediğimde Yağız 'ın gözleri ışıldadı Yağmur da ellerini çırpıp "Ben çok beğendim bu ismi. Herkül olsun "dedi yerinde zıplayarak. Sırıtıp "Bence de. Hem komik de olacak. Küçük ama adı Herkül " dedi bal gözlüm. Başını memnuniyetle sallayıp "Sağol Nico. Ben de tuhaf bir isimle çağırmayacağım için memnun oldum" dediğinde Emirhan "Önemli değil "dedim gülümseyerek karşılık verip."İsim meselesini hallettiğimize göre sünnet düğünü meselesine geçebiliriz" dedi Athan dayı. Araya giren Yağız "Nico abi geleceksin değil mi sünnet düğünüme "diye sordu heyecanlı bir şekilde. Gülümseyerek "Tabi gelirim. Ne zaman ?"diye sorduğumda "Önümüzdeki hafta sonu sevgilim.Çok eğleneceğiz "deyip göz kırptı. "Tabi torunum sünnetinde atacağız şöyle göbekleri değil mi paşam "dedi neşeli sesiyle Nermin anneannem. Emirhan "Tek sorunumuz var. Ortada kirve yok " deyince Athan dayı bana bakıp "Sorun mu o ? Kapı gibi kirvemiz var. Nico bence bunu seve seve yapar " dedi hafif bir sırıtmayla beni göstererek. Şaşkın şaşkın bakarken, bal gözlüm bana bakıp sırıtarak eğildi "Hayırlı olsun sevgilim " dediğinde "Kirve ne demek?" diye sorduğumda şaşkınlıkla "Sünnet çocuğuna maddi ve manevi destek olan abi yada amcaya verilen ad sevgilim.Yağız hastanede sünnet olacağı için şanslısın sadece düğünde yanında oturacaksın " deyince sırıtarak "Neden şanslıyım onu anlamadım " diye sordum "Eskiden evde filan yapılırdı bu işlem. Eh kirve de yanında bulunurdu ve kucağına filan alır yada elini tutardı "diye cevapladığında yutkundum. Kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. Kekeleyerek " Nasıl yani evde mi ?" diye sorunca şaşkınlıkla. Kafasını sallayıp onayladı "Evet aynen evde '' dedi sırıtmaya devam ederek. Tanrım. Gerçekten şuan gerçekten şanslı hissettim kendimi. Yağız 'ın orası kesilirken nasıl bir hâl içinde olacağımı tahmin bile edemiyordum. Tamam doktordum fakat bu bambaşkaydı. "Nico abi benim kirvem mi oldu?" diye sorunca Yağız. Gülümseyip "Evet Yağızcım " diye cevapladı bal gözlüm. Zıplayarak "Yaşasın ben akülü araba istiyorum Nico abi " dediğinde heyecanlanarak "Yağız biz seninle ne konuştuk?" dedi tek kaşını kaldırıp "Bana ne bana ne " dedi omuzlarını silkerek "Kirvemden ne istersem onu yapacaktı hani ? " deyince Öz'ümün söylediği aklıma geldi "Emirhan ne gerekiyorsa yaparım.Yağız 'ın hevesini kırma " dedim kendimden emin bir şekilde "Nico fazla kullanamayacak o yüzden izin vermiyoruz. Bir sene için fazla para dökmeye gerek yok "dediğinde , gülümseyip " Onun için üzülmeyin. Büyük ihtimalle saklarsınız bizim çocuklarımız olana kadar" deyince bal gözlüm ağzı açık şaşkınla bana bakarken "Ay doğru söylüyor damadım. Hem ne güzel olur" diye araya girdi neşeli bir şekilde Nermin anneannem. Kaşlarını çatıp "Siz ikiziniz inşallah bir şeyler karıştırmadınız ?" diye sordu Athan dayı. "Dayııı " dedi kızgınlıkla bal Öz'üm. Athan dayıya bakıp "Merak etmeyin efendim. Bal gözlümle evlenmeden önce bunun olmayacağına dair anlaştık" dedim kendimden emin bir ses tonumla. Aslında böyle bir anlaşma yapmamıştık. Benim kendim aldığım karardı. Öz'ün ilk ilişkisiydim ve son ilişkisi de ben olacaktım. Beraber yaşanacaktık. Tatlı bir tebessümle "Gördün mü Athan?Aferin damadıma ama fazla bekletmeyin bizi de "dedi. Başımı olumlu anlamda sallayıp "Tabi efendim "dedim gülümseyerek. Öz'üm de şaşkınlıkla bizi dinliyordu. Yanakları da utandığı için kızarmıştı. Kahvaltımız güzel bir sohbet eşliğinde bittiğinde "Hadi dayına güzel kahvenden yap bal arım "dedi gülümseyerek Athan dayı. Ayağa kalkıp "Hemen dayıcım "dedi tabakların bir kısmını toplayamaya başladı. Bayağı tabağı kendi götürmeye çalışınca "Dur yardım edeyim bal gözlüm "deyip bir kaç tabağı ben aldığımda "Oğlum biz toparlardık niye zahmet ediyorsun " diye araya girdi Aynur annem "Ne zahmeti Aynur annem. Altı üstü bir kaç tabak "dedim bal gözlümün arkasına takılırken,Nermin anneannem " Bak nasıl yardımcı oluyor Öz'üme. Erkeğim deyip oturmuyor. Aferin oğlum aferin" dediğinde takdir eden ses tonuyla gülümsedim. Evin kapısından içeri girince hemen sağ taraftaki kapıdan içeri girdi bal gözlüm. Mutfak dolapları kahverenginin en açık tonundaydı. Küçük bir buzdolabı , bulaşık makinesinin üzerine konulan ocak ve mini fırın dışında pek bir şey yoktu. Ama şirin ve sıcacık bir havaya sahip mutfaktı. Bulaşıkları lavaboya koyarken "Çok güzelmiş burası " dedim hayranlıkla bakarken. Daha önce iki kez gelmiştim fakat içeri girmemiştim. "Hoşuna gittiğine sevindim. Burasını çok seviyorum " dedi tezgaha yaslanarak gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Gözlerini açtığında "Bana arkandaki dolaptan fincanları verebilir misin sevgilim?" diye sorunca "Tabi bal gözlüm "deyip arkamı döndüm ve dolabı açıp fincanları çıkarıp tezgaha koymaya başladığımda "Hepsini mi çıkarayım?" diye sordum gülümseyerek "Evet anca hepimize yeter "dedi cezveye Türk kahvesi ve şeker koyarken. Fincanların hepsini çıkardığımda tebessüm ederek "Kalabalık kahvaltı edip yemek yemeyi çok seviyorsanız bal Öz'üm " deyince, omuz silkip "Aile olmanın en güzel yanı da bu değil mi? Bir şeyler paylaşmak" dediğinde gülümsemem büyüdü "Evet bal gözlüm bence de. Bu aileyi biraz daha büyütmek için sabırsızlanıyorum "dedim gülümseyip onu izlerken. Sırıtıp "O belli oluyor zaten "dedi cezveye ölçüp su koyduktan karıştırarak ocağın üzerine koydu ve altını yaktı. Mutfağı kahve kokusu sararken "Bal gözlüm bir şey sorabilir miyim?" diye sorduğumda meraklı gözlerle bana bakıp "Tabi ki sorabilirsin Selaniklim" diye cevapladığında "Dün bana sonra anlatacağına söz vermiştin. Şimdi anlatabilir misin?" diye sordum sakin bir ses tonumla. Dudağını ısırarak "Tamam ama nasıl anlatacağımı , nerden başlayacağımı bilmiyorum. Çünkü kimseye anlatmadım Utku dışında "dediğinde daha çok merak sardı ama "Hazır değilsen başka bir zaman anlatabilirsin "dedim sakince , olumsuz bir şekilde kafasını sallayıp "Şimdi anlatmam daha iyi bence"deyip derin bir nefes aldı" En başından anlatmak daha iyi olur herhalde. Ben.. bir buçuk yaşındayken babamı trafik kazasında kaybettim. O zaman çok küçük olduğum için bir şey anlamadım. Bunda en büyük katkısı olan dedemdi. Annem öyle bir başına kalınca dedem beni büyütme görevini üstlendi. Bana tüm bildiklerimi o öğretti. Ben de onu her zaman örnek aldım. Tek idolüm oydu. Herkes annesi yada babasını gösterirken ben dedemi gösteriyordum. Büyüdüğümde onun gibi başarılı, sevilen bir cerrah olmak istiyordum. Çok çalıştım önce Edirne Fen Lisesini sonra da Ankara Hacettepe Tıp Fakültesini kazandım. Ve ilk basamakları tırmanmaya başladım. Tıp fakültesinde dördüncü yılımın sonuna doğru dedem hastalandı. Basit bir ameliyat olacaktı ve iyileşecekti fakat öyle olmadı. Cerrahın hatası yüzünden dedem oradan çıkamadı ve ben bir şey yapamadım " dedi gözleri dolup yutkunarak bana baktığında yüreğim paramparça olmuş gibi hissettim. Cezveyi tezgahın üzerine koyduğunda elimi yanağına koyup tam konuşacakken "O yüzden o gün okulu bıraktım. Onu ameliyat eden cerrah dedemin öğrencisiydi. Bende onun öğrencisiydim teknik ve tamamen olmasa da herşeyi ondan öğrenmiştim. Bunu yapamazdım. Devam edemezdim. Onun gibi dedem gibi başarılı bir cerrah olamayacaktım" deyip kafasını iki yana salladı. Tanrım ne büyük acılar içinde olduğunu şimdiye kadar anlamamıştım. Parmağımla gözünden akan yaşı silip "Öz'üm çok üzgünüm. Ama senin yapabileceğin bir şey yoktu'' dediğimde ellerimin arasına aldım yüzünü "En çok da bu üzen bu oldu. O gün bunu anladım. Ve bambaşka bir hayata başlamak istedim "dedi boğuk sesiyle."Seni gerçekten iyi anlıyorum bal gözlüm. Daha önce neden anlatmadın peki ? " diye sordum yaşlarla dolu gözlerine bakarken "Bazen bazı şeyleri en yüksek rafa koyup tozlanıp kaybolmasını istersin. Bende öyle olsun istedim. Ama olmadı. Dayım okulu bıraktığım için çok kızdı hâlâ da kızgın. Ama bu benim hayatımdı. Tökezlesem de düşsem de farklı bir meslek ile yoluma devam edecektim. Ve böylece hayal ettiğim mesleğimin dedem ile gitmesine izin verdim "dedi büyük bir yükten kurtulup nefesini bıraktığında kollarımın arasındaydı. Başı göğsüme gömülüydü. Saçlarını koklayarak sıkaca kollarımla sararak "Bana söz vermeni istiyorum bal gözlüm. Bundan sonra benden geçmiş olsa acılarını saklamayacaksın ve anlatacaksın. Anneannem her zaman acılarını anlatmazsan yüreğinde kocan bir yük olur derdi " deyip yüzünü göğsümden uzaklaştırıp yüzüne baktığımda, yutkunup "Tamam söz veriyorum Selaniklim. Anneannenin sözünü sevdim. Ama sende bana söz ver "dediğinde ,başımı olumlu anlamda sallayıp "Söz bal gözlüm "dedim gülümseyerek gözlerinin içine baktım. Kendime içimden bir küfür salladım. Bu güzel gözleri bir daha asla ağlatmayacaktım. O gözlere gülmekten başka bir şey yakışamazdı. Benim yüzümden değil geçmişte yaşadığı acılar yüzünden ağlamıştı. Eğer bilseydim bu soruyu sorup da üzülmesine asla izin vermezdim. Tezgahın üzerindeki peçeteliğe uzanıp peçete aldım ve gözyaşlarını sildiğimde "İyi misin bal gözlüm ? özür dilerim bu kadar kötü olacağını düşünmemiştim "dediğimde üzüntülü bir ses tonumla "İyiyim. Önemli değil sevgilim. Sonuçta bunu bilmek hakkındı. Hiç birşeyimi senden asla saklamak istemem " dedi küçük bir gülümseme kondurup yüzüne. Çok güçlü bir kızdı. Şimdiye kadar hiç bir şey belli etmemişti. Gülümseyip "Bal gözlüm gerçekten çok güzel çok zeki çok güçlü bir kızsın ve sana her saniye ,her dakika, her gün daha çok aşık oluyorum "dedim yanağını okşayarak "Bende sana Selaniklim" dediğinde küçük bir öpücük kondurdum tatlı küçük dudaklarına "Dayım bizi böyle basmadan bence kahveleri yapıp götürelim "deyince sırıtarak küçük bir kahkaha patlattım. Sonra başka bir cezve daha çıkardığında Öz'ümün bana tarif ettiğine göre kahve yapmasına yardım ettim. Aile kalabalık olunca biraz zaman aldı. Ama hallettik. Kahveleri alıp bahçeye çıktığımızda "Maşallah maşallah damadıma " dediğinde Nermin anneannem, sırıtarak Demirhan araya girip "Enişte vallahi alıştırma ufaklığı tüm işleri sana bırakır "deyince "Hadi oradan "deyip dil çıkardı bal gözlüm "Alışmasında sakınca yok benim için. Mutlu olsun bal gözlüm yeter " dedim gülümseyerek kendimden emin bir şekilde. Gülümseyip "Aferin Nico. Bende yardım ederim Gizem 'e. Bunun kadını erkeği yok " dediğinde takdir eder ses tonuyla oturup kahvelerimizi içmeye başladık. Sohbetimiz devam ederken gözlerim hep bal gözlümün üzerinden ayrılmıyordu. Sarsılmıştı ama kendini çabuk da toparlamıştı. Masanın altından parmaklarımla avucunun içine küçük küçük masaj yapıyordum. Öz'ümün hoşuna gidiyordu ki yüzünde tatlı bir tebessüm hiç eksik olmuyordu. Otururken neşeli bir kahkaha atıp "Hala hadi ip atlayalım" diyerek yanımıza koşarak Yağmur geldi. Kollarını önünde bağlayarak "İp atlamak kız oyunu. Başka bir şey oynayalım "diye diretti Yağız "Neden kız oyunuymuş ? Demirhan da ip atlıyor "dedi bal gözlüm araya girip "Amca ?" diye gözlerini açarak sorunca ''Sporcuyum oğlum. Her türlü aktivite bende var "dedi sırıtarak ayağa kalkınca Öz'üm de ayağa kalktı "Hadi Nico sende oyna bak çok eğlenceli olacak " dediğinde tatlı çocuk masumluğunda bende kalkıp onlara katıldım. Demirhan bir uçta ben bir uçta kalın halata benzer bir ipi sallamaya başladık. Önce Yağmur atlamaya başladığında Öz'üm "Laleli bir içeriye gir ,laleli iki ormandaki tilki ,laleli üç atlaması güç ,laleli dört eteğini ört ,laleli beş kardeş ,laleli altı altınımı çaldı ,laleli yedi yemeğimi ,laleli sekiz seke seke gideriz ,laleli dokuz doktor olmuş öküz ,laleli on kırmızı don. Çilli bom bom "diye tekerleme söylediğinde herkes kıkırdıyordu. Yağmur atlamasını bitirince bal gözlüm atlamaya başladı bu sefer aynı tekerlemeyi söyleyerek. Demirhan ile beraber ipi sallayıp onların eğlenceli anlarını izliyorduk. Öz'üm sırası geçince ipi Demirhan 'dan alıp onu öne itti. Biz gülerken "Hiç gülme enişte benden sonra sıra sende " deyince sırıtarak "Ben atlayabilir miyim bilmiyorum " dediğimde bal gözlüm ile göz göze gelirken "Atlarsın eniştem atlarsın "dedi atlamaya başladı gülerek. Bal Öz'üm ile Yağmur tekerlemeyi söylüyorlardı. Sıra bana gelecekti birazdan. Böyle hiç ip atlamamıştım. Fakat spor olarak tek başıma atlamıştım. Eh artık idare edecektim. Sonuna kadar Demirhan atlayınca, sırıtarak gelip elimden ipi aldı. Böylece atlama sırası bana geldi. Ortaya geçtim onlar nasıl başladıysa öyle yapıp, ilk adımımı attım ve atlamaya başladım. Bal gözlüm gülerek tekerlemeyi söylerken bayağı eğleniyordu. Biraz zorlandım ve takılmalar yaşadım. Ama sonuna kadar atlamayı başarıp yanına gittiğimde "Çok iyiydin gerçekten sevgilim "deyip gülerken, Sırıtıp "İlk defa böyle eğlendim ip atlarken " dediğimde "Eh her ip atlamada bekleriz Selaniklim "dedi sırıtarak "Olur bal gözlüm. Davetlerinizi bekliyorum "dedim ipi alarak. Sıra yine ona gelmişti. Sırayla atlamaya devam edip eğlendik. Arada Yağız da heveslenip bize katıldı. Hepimiz ip atlamadan yorulunca tekrar masaya oturmak zorunda kaldık. Sohbet etmeye kaldığımız yerden devam ederken Şapşik bu sefer Yağmur ve Yağız ile oynamaya başladı. Dur durak bilmiyorlardı. Biz de bir yandan onların eğlenceli tatlı oyunlarını izliyorduk. Öz'üm onları gülümseyerek, hayranlıkla ve dikkatle izlerken ne kadar mutlu olduğunu görüyordum tatlı bal gözlerinden. İlerde çok güzel bir anne olacaktı. Ve ben ona çok aşıktım. Deliler gibi. Çılgınlar gibi. Bal gibi. Sınırsızlık gibi. Sonsuzluk gibi. Aşıktım...her şekilde aşıktım...💙💙💙

👓👟💉💊Devam edecek...👓👟💉💊

SINIRDA SINIRSIZ AŞK (KALBİMİN SAHİBİ SERİSİ #1) (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin