Jungkook peşinde Yoongi ile oturma odasına uyuyan arkadaşlarını uyandırmak için girdiğinde gördüğü manzarayla kahkaha atacakken Taehyung yerinden fırlayıp elini ağzına kapattı. Yoongi de Jungkook'un arkasından çıkıp ne olduğuna baktığında gözleri büyüyüp ağzı "0" şeklini aldı.
Jimin elinde siyah keçeli kalemle, bacağını yastığına sarıp horul horul uyuyan Seokjin'in başına çömelmiş, alnına bir şeyler yazıyordu. Jimin'in munzurca gülen suratına bakıp olacaklar için heyecanlandı Yoongi.Görev tamamlanınca ayaklanıp ellerini sessizce birbirine çırptı Jimin. Sonra Taehyung'u da tekrar kollarının arasına alıp uyuma numarası yaptılar.
Jungkook da Yoongi'nin bileğinden kavrayıp odadan çıktı. Kapıyı sessizce kapattı.
"Çaktırma tamam mı?" diye gülerken bu sefer büyük bir gürültüyle girdiler odaya.
"Hadi kalkın lan! Okula geç kalıcaz, öğlen oldu!"
Seokjin başkan olduğundan sorumlulukları aklına gelip hemen yerinden fırlarken Yoongi güldüğü farkedilmesin diye arkasına dönüp saate bakmış gibi yaparak elini ağzına götürdü.
Dağınık saçları, şişmiş suratı ve en önemlisi de alnındaki yazıyla Seokjin'e gülmemek elde değildi.
Seokjin yan tarafına dönüp sarmaş dolaş şekilde uyuyan(!) ikiliyi uyandırmaya çalışırken Jungkook sesinde saklayamadığı dalga tonuyla "Ben onları uyandırırım. Annem kahvaltı hazırlamış. Biz Yoongi'yle buraları toparlayana kadar sen de ekmek alsana" dedi.
Seokjin "Yalnızım diye tek kişilik işlere hep beni gönderiyonuz yeter ama!" diye söylenirken göbeğini kaşıyarak ayaklanmıştı. Jungkook'un verdiği parayı alıp pijamasının cebine koydu. Koridora çıktığında Jungkook arkasından bağırdı.
"Yüzünü yıkamayacak mısın?"
"Yıkamıyorum lan. Beni beğenen böyle beğensin amınakoyim."
Dördü odada gülmekten yıkılırken Seokjin eliyle saçlarını gelişi güzel düzeltip Jungkook'un terliğini giyerek dışarı çıktı.
Mahallenin marketine gittiğinde üstündeki bakışları hissedince etrafına baktı. Çoğu kişi ona bakıp gülmemek için dudaklarını dişliyordu. Seokjin ise yüzünü yıkamadan bile dünya yakışıklısı olduğu için öyle baktıklarını düşündü.
Ekmeklerin olduğu bölüme ulaştığında alışveriş arabasının içinde oturan minik bir çocuk Seokjin'in yüzüne dik dik bakmış, sonra da alnına bakarak hecelediği cümleyi annesine sormak için arkasını dönmüştü.
"Anne, bakiye ne demek?"
Annesi ne olduğunu anlamak için uzun olanın yüzüne baktığında "terbiyesiz " diye tıslamış ve arabasıyla oradan uzaklaşmıştı.
Genç olan her şeyden habersiz ekmeği alıp kasaya ilerleyeceğinde gelmişken okulda yemek için abur cubur almak için geri rafların arasına döndü.
"Seokjin bu ne tesadüf!"
Rafların arasında karşılaştığı genci gören Namjoon ilk gülümsese de gencin alnında yazan yazıyı görünce şaşırmış ardından elini ağzına götürüp gülüşünü yok etmek için öksürmeye başlamıştı.
"Günaydın hocam. Iyi misiniz?"
Seokjin öksürüklere boğulan adamın sırtına vururken Namjoon çöktüğü yerden kalkıp "bekle hemen geliyorum diyerek " yanından ayrıldı.
O sırada Jin çikolatalı süt almak için gittiği içecek dolabının yansımasında Namjoon için saçına şekil verip gözlerinin kenarlarındaki çapakları temizlerken farkettiği şeyle donakaldı.
Ne yazıyordu alnında öyle?
ERIKAB?
Dur bu yansımasıydı.
Hayır, HAYIR OLAMAZ!
BAKIRE!!
"Siktim sizi kollayın götünüzü şerefsizler!" diye söylenirken abur cuburları köşeye bırakıp ekmeği hızla kasadan geçirdi. Namjoon'a yakalanmadan başını yere eğerek hızlı adımlarıyla eve yürürken eliyle de alnındaki bu kara lekeyi silmeye çalışıyordu. Terliklerini sokakta sürüklerken çıkardığı sese güçlü adım sesleri eklendiğinde daha da hızlı yürümeye başladı. Sinirden mosmor olmuşken kolundan kavranıp durduruldu.
"Bekle dedim sana demi! Önce şu alnını temizleyelim."
Namjoon nefes nefese elindeki ıslak mendil paketiyle kendisine bakarken Seokjin daha ne kadar rezil olacağını düşünerek bakışlarını ayaklarına küçük gelen terliğe dikti. Parmakları terliğin önünden fışkırmış merhaba diyordu ikisine.
Yüzleri yakınlaşmışken Namjoon aradaki garip atmosferi dağıtmak için konuşmaya başladı.
"Sinir bozucu ebeveynler gibi görünebilirim sana ama dün eğlendiniz mi? Yoongi iyi vakit geçirdi mi?"
Seokjin hafif gülümsedi. "Endişeniz olmasın hocam. Yoongi de bizden biri artık. Hem baksanıza sabah bu halde olduğumu bilmesine rağmen diğerleriyle işbirliği yapmış. "
Namjoon dibinde kahkaha attığında nefesini tuttu Seokjin. Ona olan bakışlarını farketmesin diye okula geç kaldığını söyleyip ayağındaki terliklerle penguen gibi koşarak eve gitti.
Namjoon ise sabahını keyifli hale getiren genci arkasından gülümseyerek izledikten sonra ıslık çalarak evinin yolunu adımladı.
***
"Nerde kaldın olum?"
Genç olan elinde ekmek poşetiyle Jungkook'u duymazdan gelip mutfağa gidince diğeri de peşinden geldi.
"Seokjin?"
"LAN NIYE AĞLIYON? "
Uzun olan elinin tersiyle sinirden akan gözyaşlarını sildi ve onlarla 5 gün sürecek sessizlik yemininden dolayı tek kelime etmeden lavaboya kilitledi kendisini.
***
kalbim acıyor çileklerim, belki burada kafam biraz dağılır
ama ileriki günlerde darmaduman olacağımı hissediyorum.
sizin geceniz iyi geçer umarım💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can't smile without you | yoonkook
Fanfic⎾tamamlandı⏌ Min Yoongi, epilepsi hastalığı yüzünden bir türlü okul birincisi olamayan bir öğrenciydi. Inek öğrencilerin hastalığından şikayet etmesi üzerine okulun en iyi sınıfından alınarak en haylaz sınıf olan 12-4 'e gönderildi. Jeon Jungkook...