Gergindiler.
Spor turnuvalarına katılabilmek için bir sorumluluk almışlardı başlarına. Ve şimdi başlangıç yolundan bu yana zaman çabucak geçmiş, bilgi yarışmasının olduğu gün gelip çatmıştı. Oysa o sıkıcı, ilgilerini çekmeyen konuları kendilerine sabırla anlatan Yoongi'yi dinlerken zaman gençler için bir türlü geçmek bilmezdi.
Şimdi sabah mahmurluğuyla, türlü sorumlulukları için yola koyulmuş insanlarla dolu olan bu otobüste, derin bir sessizlik hakimdi. Sadece varılan durağı bildiren ses ortamı doldururken çoğunluk, tekrar bu sessizlikte uykuya dalacak gibiydi.
Gençler merkezden bir sonraki durakta otobüse bindikleri için ayakta kalıp kalabalığın arasında düşmemek için en yakınlarındaki demir direğe tutunmuşlardı.
Mühürledikleri dudaklarıyla birbirlerine bakış atıp dururken, gözleriyle konuşuyorlardı.
Biz ne bok yedik ?
Turnuvaya katılamayacağımız yetmemiş gibi bir de tüm okula rezil olacağız!
Üniversite durağında azalan kalabalıkla bir kişilik de koltuk boşalmıştı uzun otobüste.
Jungkook hemen Yoongi'yi hareket halindeki otobüsten dolayı düşmesin diye omuzlarından tutarak koltuğa oturttu. Yoongi de zayıf bedenini iyice kenara kaydırıp Jungkook için yer açtı. Ardından bileğinden tutup yanına oturmasını sağladığında Jungkook'un yapılı sırtı Yoongi'nin göğüs kafesiyle temas ediyordu.Diğerleri de o koltuğun etrafında dikilip konuşmadan camdan dışarıyı izlemeye devam ettiklerinde Seokjin, "Dün Yoongi'nin tepkisi nasıldı ama!" diye lafa girdi.
Önceki gün bilgi yarışmasının son tekrarlarını yapmak için Taehyung'larda toplanma kararı almışlardı. Yoongi, Seokjin ve Jimin'le evin açılan kapıdan içeri gireceğinde olan olmuştu. Ve yanlarındaki gençler hala o anki olayı hatırladıkca gözlerinden yaşlar gelerek gülüyorlardı.
Yoongi ortaya yem olarak atıldığı için sert bakışlarını Seokjine yollasa da yanındaki sevgilisi o bakışları görmediğinden rahatça konuştu.
"Geç kaldığım için çok pişmanım ya!"
Jimin de tatlı bir kıkırtı bıraktı. "Taenin babasını gördüğünde tam olarak şöyleydi "
Kaşlarını kaldırıp gözlerini büyüterek aralık dudaklarıyla Yoongi'nin taklidini yaptığında bu olaya şahit olan diğerleri haykırarak güldüler.
"Babam Yoongi'yi kapıda gördüğü anda şöyle dedi. Sanki Yoongi'nin saçları ona hatırlatmış gibi "Eyvah, saçıma fön çekmeyi unuttum!"
Jungkook Seokjin'le birlikte tiz kahkaha harmonisini etrafa yayarken Yoongi de Jungkook'a bakarak sessiz şekilde gülüyordu. Kemikli ellerini utandığından yüzüne götürmemek için birbirine kenetlemişti.
"Senin baban çok süslü ama," dedi Jungkook da Taehyung'un ardından. Uzun zamandır böyle gülmediği için nefes nefese kalmıştı. "Hangi babanın saçları beline kadar uzanır!"
Seokjin cama yapışıp gülerken "Aynı rapunzel gibi saçları var" dedi.
Hep birlikte gülüp uykusu açılmayan insanların dikkatlerini çektiklerinde Taehyung "Olum, babamın adının rapunzel olduğunu düşünsenize " dediğinde, bu beş genç arkadaş hayatlarında hiç gülmemiş gibi gülmüşler, ve otobüsteki işe gitmek için uyuklayan insanların 1 haftalık uykularını açmışlardı.
***
Sanki ağır çekimdeymiş gibi yeryüzüne düşen kar taneleri eşliğinde, üşüyen bedenlerini sıcak okul binasının içine soktular. Henüz ders zili çalmadığı için ortalık bayram yeri gibi şenlikti. Beş arkadaş sınıftan içeri girdiğinde sınıftakiler bir anda kendilerini çember içine aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can't smile without you | yoonkook
Fanfic⎾tamamlandı⏌ Min Yoongi, epilepsi hastalığı yüzünden bir türlü okul birincisi olamayan bir öğrenciydi. Inek öğrencilerin hastalığından şikayet etmesi üzerine okulun en iyi sınıfından alınarak en haylaz sınıf olan 12-4 'e gönderildi. Jeon Jungkook...