"Eskisi gibi gülmüyoruz Tae. Hatta sana uzun zamandır Tae demiyordum."
Taehyung bana döndü ve dudaklarını büzdü.
Tanrı'm... yapma şöyle. Yanaklarını ısırasım geliyor.
Eskiden çok gülerdik biz Taehyung ile.
Bir sürü eğlenceli vakitlerimiz olmuştu.
Arada tabi ki ağlamıştık, ama bu bizim için önemli değildi.
Çocuktuk sonuçta.
Taehyung ile sevmediğimiz komşumuzun evinin çatısına çıkardık.
Birbirimize dondurma alırdık.
Tarlada koşuştururduk.
Bir keresinde yılan görmüştüm ve korkudan Taehyung'un üstüne düşmüştüm. Az kalsın öpüşüyorduk, dudaklarımız üst üsteydi.
Tanrı'm... eski günleri istiyorum.
Anılarımız aklıma gelince gülümsedim. Oldukça geniş bir gülümsemeydi bu.
Bana bakıyordu.
Fakat nutku tutulmuş gibi bakıyordu daha çok.
Bir şeylerden çok etkilenmiş gibiydi.
Suratımı düzelttim. Neden öyle baktığını anlamamıştım.
Aramızdaki sessizliği bozdum.
"Sürekli gülerdik biz, hatırlıyorsun değil mi?"
Kafasıyla onayladı.
Devam ettim.
"Gerçi sen benim kadar gülmezdin... Sanırım ben çok gülüyordum..."
Elimi çenemin altına koyup düşündüm.
Cidden, Taehyung çok gülmezdi.
Hatta Taehyung kapalı bir kutu gibiydi.
Çok mutlu olurdu onun doğum gününü kutladığımızda, ama o kadar gülmezdi.
Taehyung'da ben düşünürken bir şeyler yazmış, bana göstermişti.
'Sınıfta sana 'Çok Gülen Jimin' derlerdi. Gerçi ben gülmeyi becerebilen bir insan değildim...'
Ah, bunu unutmuşum.
Öyle bir lakabım vardı. Sürekli sırıttığım için.
Hatta dudaklarımın kenarında gamzemsi şeyler oluşmuştu gülmekten.
Şimdi ise gülüşümü sadece Taehyung görsün istiyordum.
Gülümsedim ve kafamla onayladım.
Ona baktım.
"Gülümsemen güzel Taehyung."
Gözlerini kocaman kırpıştırıp bana baktı.
Tanrı'm, ne dedim ben?
Dediğim yanlış bir şey değildi, aksine tatlı bir iltifattı. Ama kendimi garip hissetmiştim.
Taehyung kağıda döndü. Kalemi birazcık oynattı ve bana çevirdi kağıdı.
'Teşekkür ederim. Seninkisi de çok güzel."
Cidden, gülüşümü seviyor muydu?
Sıcacığım. Çok sıcağım. Bu sıcaklığı biliyorum; Taehyung'u görünce yaşadığım sıcaklıktı bu.
Gülümsedim.
"Teşekkür ederim Tae."
Kızaracağımı biliyorum.
O yüzden kafamı omuzuna yasladım.
Kafasını bana çevirsede, kafamı döndürüp, boynunun sağ tarafına gömdüm yüzümü.
Fakat birden geri çekilince afallayıp ona baktım.
Yüzünde bir gülümseme vardı.
Ne olmuştu ki?
Sordum ona.
"Bir şey mi oldu?"
Taehyung kağıda bir şeyler yazıp, çoktan bana uzatmıştı bile.
'Kirpiklerin boynumu gıdıkladı."
Kısacık kirpiklerimi nasıl hissetmişti?
Ah, tabi! Taehyung çok gıdıklanırdı.
Sırıttım ve parmağımı beline bastırdım.
Kendini kasınca, daha çok oynamaya başladım.
Bu sefer ayağa kalkmıştı ve kaçmaya başlamıştı benden.
Güldüğünü biliyordum ama kahkaha atamıyordu.
Önemli değildi.
Şu an tek yapmam gereken, onu yakalayıp gülüşünü görmekti.