Medya: XXXTENTACION - Jocelyn Flores
•••
"Taehyung... Bana kızgın olduğunu biliyorum ama en azından yemek ye. Saatlerdir o odadasın."
Kapının önüne bıraktığım noodle kasesinin yanına oturdum.
Yerdeki soğuk parke, çıplak ayaklarımı titretsede, umursamadım.
Taehyung ile küs oluşumuz, bu soğuktan daha beterini yaşatmıştı bana.
Sanki yüzlerce kişi tenimin üstünde buz gezdiriyordu. O kadar üşüyordum ki.
Hava sıcaktı, oldukça, ama Taehyung kadar değildi.
Pişmanlığım ve söylediğim aptalca şeyler, tir tir titretiyordu.
Çok soğuk, çok acımasız şeyler söylemiştim.
Pişmandım. Ama bazı şeyler pişman olunca iyileşmiyordu.
Taehyung'un tatlı kalbi gibi.
Onunla saatlerdir konuşmaya çalışıyordum.
Çıt çıkmıyordu odadan. Hareket bile etmiyordu sanki.
Kapının ucuna oturdum. Elimle tıklattım kapıyı.
Şansımı denemeye devam edeceğim.
Seslendim, kapının arkasından.
"Taehyung'um, gel hadi."
Devam ettim.
Hiçbir şekilde de durmayacağım.
Pes etsem ne olur ki?
Yine birbirimizi bulacağız biz. Yine birbirimizin gözlerine bakacağız.
Bizim kaçarımız yoktu.
"Ben aptalın tekiyim Taehyung, biliyorum. Aptalım ben..."
Alnımı kapıya yasladım yavaşça.
"Suskun meleğim, gel hadi."
Lanet olsun, nefes alış seslerini duyuyorum!
O tatlı nefesleri yine işitiyorum. Dayanamıyorum ve akıtıyorum çaresizlik göstergemi.
Gözyaşımı.
Bu sefer daha çok sarıldım kapıya.
Sesimi normal çıkarmaya çalıştım. Olabildiğince güçlü çıkması için çok uğraştım.
Ama, işe yaramamıştı.
Kalbimdeki çaresizlik, sesimin en ince ayrıntısına kadar yerleşmişti.
"Taehyung... gel buraya lütfen. Yalvarıyorum gel."
Kapının kenarına kıvrıldım ve ağlamaya başladım sessizce.
Gözyaşlarım durmak bilmiyordu resmen.