"Selam dostum. "
Omzuma attığı kolu ile yanımda beliren Namjoon'a kısa bir selam verdiğimde adımlarımızı hızlandırıp dersliğe ilerlemiştik.
"İnceleyeceğimiz denemenin teslimi ne zamandı? "
Ortalarda bir yerlerde oturduğumuz amfi tarzı derslikte sağ yanağımı sıraya koymuş sol tarafımda gözlüklerini temizleyen Namjoon'a bakıyordum. O ise sorumu duyduğunda bakışlarını şaşkınlıkla bana çevirdi.
"Hoseok? Bugündü. Yapmadığını söyleme. "
Başımı hızla kaldırırken uykusuzluktan gözlerim kararmıştı.
"Kahretsin! Bugün müydü? Ciddi olamazsın! "
Gözlerini garip bir üzüntüyle kıstığında konuştu.
"Bu sefer kesin kalacaksın. "
Alnımı çevirip sertçe masaya bıraktım başımı. Çıkan sesle bir kaç kişinin bakışlarının bize döndüğünden emindim ama umursamadım.
"Ek ödev isterim. "
Sessizliği dinlediğim kısa an içindi uykuya dalmak üzereyken Namjoon'u tekrar duydum.
"Onu da yapmaya vaktin olmayacak. "
Sonrasında rahatsız ama en azından dinlendiren bir uyku çekmiştim.
*
"Ne dedi? "
Başımı iki yana salladım.
"Bu dersten kesinlikle kalıyorum. Neden anlayışlı değiller ki? "
Bilmiş bir gülümseme belirdi yüzünde.
"Unuttun mu? Çıkar hesabı yapan sensin. Bunu bilmen lazımdı. "
Kafamda bir şeyler yerine oturmuştu.
"Doğru söylüyorsun. Teklifimi onun için çekici bir hale getirmem lazım. "
Bakışlarımdan yakaladığını bildiğim parıltılar karşısında hızlıca kollarımdan tutup yapmayı planladığım şeyden önce durdurdu beni.
"Saçmalama. "
Dudaklarımı sarkıttım. Sonrasında hemen eski halime gelirken omuz silktim.
"En azından eğlenirdim. "
Kafama fazla sert olmayan bir şekilde vurduktan sonra gözlüklerinin arkasından onaylamaz bakışlar atmaya başladı.
"Barda yanına gelen kadınlarla veya erkeklerle eğlenebilirsin ama yaşlanmış, torun isteyen profesörümüzle değil. "
Gözlerimi büyütüp derin bir nefes aldım.
"Bu dersi alttan alırım artık. "
Kafasını aşağı yukarı sallayıp arkasını döndü. Ben de onunla beraber ilerlemeye başladım.
"Bugün çalışmıyorsun değil mi? "
Başımla onayladım.
"Pekala. Bugün bütün gün uyudun. Giderek daha fazla yoruluyorsun. Git ve biraz dinlen. "
Yeniden sessiz bir onaylama sunduğumda kampüsün çıkışında ayrı yerlere doğru hareketlendik. Adımlarım sabırsızca evimin yolunu takip ederken yorgun bedenime aldırmadan bir kaç şarkı mırıldanıyordum. Bir saat süren toplu taşıma faciasından sonra evimin kapısını açtığımda sakinleştirici havayı içime çektim.
"Kızım! Ben geldim. "
İçerilerden gelen havlama sesleriyle gülümserken ayakkabılarımı çıkarıp beyaz dolabın açık rafına attım. O sırada çoktan salladığı kuyruğu ile yanımda biten Mickey bir havlama daha bırakmıştı havaya. Kahverengi parkalerin üstündeki minik patilerini bir kaç kez oynattıktan sonra kafasını sevmeme izin vermişti. Daha iyi hissettiğimde solumdali kapıdan mutfağa girdim. Dağınıklığa bakıp iç geçirdiğimde elim istemsizce telefona gitmiş ve bir pizza siparişi vermişti.
Sıkıcı bölümler falan.
Sabahtan beri de bölüm paylaşmaya çalışıyorum teşekkürler wattpad

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eglaf
FanfictionEglaf (i.) Herhangi bir kelimenin yerine kullanılabilen, anlamı olmayan kelime.