20

150 19 2
                                    

Başımın sabit, yükselen ve alçalan hareketleri kaşlarımı çatmama sebep olurken gözlerimi açtım. Olduğum yeri idrak etmek için biraz zamana ihtiyacım vardı ve bu sürede etrafta dolanmıştı gözlerim. Aklıma Yoongi'nin beni işten alışı, günü birlikte geçirmemiz ve beraber uyuduğumuz geldiğinde irkildim.

"Mickey! "

Açılmamış sesimle aklıma birden dolan köpeğimin adını söylemeden edemedim, yalnız kaldığını düşününce kendime çok kızmıştım. Yavaşça doğrulduğumda bakışlarımı başımla beraber aşağı indirmiş ve gözleri kapalı uyuyan Yoongi'yle karşılaşmıştım. Güzel görünüyordu ama ona kızgındım. Yerimden doğrulduğumda etrafta bir saat aradım. Bulamadığımda odanın boş ve krem tonlu duvarlarına kaşlarımı çatmıştım. Koltuğun önünde kalan telefonuma uzanmak için tamamen kalktığımda Yoongi, mırıldanarak kollarını kendine sarmıştı. Onu düşünmeyi bırakarak telefonumu elime aldığımda tuş kilidini açmadan saate baktım. Gece iki civarıydı ve Seokjin'den bir mesaj vardı. Mesajı açmadan telefonu arka cebime yerleştirip kalktım. Tekli koltuğun üzerine attığım montu almak için sol tarafa yöneldiğimde Yoongi'ye haber verip vermemem gerektiğini tartıyordum. Gitmem gerektiğini biliyordu ama buna rağmen kollarında saklamıştı beni. Bencillik ettiği belliydi ve bu canımı sıkıyordu. Söylediğim şeylerin umursanmaması beni rahatsız ederdi, şuan olan şey de buydu. İlk defa ufak bir iyi niyet gösterdiğim insandan aldığım karşılık beni sinirlendiriyordu. Montumu alıp üzerime geçirdiğimde haber verme saçmalığından çoktan vazgeçmiştim. Adımlarımı kapıya yönelttiğimde dün önünden geçtiğimiz yakınlardaki otobüs durağının yönünü düşünmeye çoktan başlamıştım. Sessizce açtığım kapıyı aynı sessizlikle kapattım.

*

Kapıya anahtarımı yaklaştırdığımda içeriden havlama sesleri gelmeye başlamıştı bile. Evden çıkarken o saatte otobüs bulma ihtimalimi bana ne düşündürmüştü bilmiyorum ama aptallığımı, uykusuzluğa ve sinire vererek üzerini örtüyordum. Yine de taksiye verdiğim para maaş günüme az kalmışken canımı sıkacaktı. Kapıyı açtığım an kapıyı patileriyle döven Mickey bacaklarıma atlamıştı. Hızlıca eğilip kucağıma aldığımda ellerimi ısırmaya çalışıyordu. Bana kendince verdiği cezayı yüzümde ufak bir gülümsemeyle izledim. Kapıyı arkamdan kapattıktan sonra ayakkabılarımı girişte çıkararak hızlıca mama ve su kabına ilerlediğimde boş olduklarını görmek Yoongi'ye olan sinirimi arttırmıştı. Mickey'i yere bırakıp mamasını ve suyunu doldurduğum süre boyunca ayaklarımın dibinde dolanmıştı. Ben de hayatıma sızmaya çalışan bir adamın haddini aşışını düşünüyordum. Mamasını yediğini gördükten sonra içim biraz daha rahatladı ve adımlarımı odama çevirdim. Küçük evimde odama gitmem uzun sürmemişti. Dolabımdan temiz kıyafetler seçtikten sonra banyoya ilerlerken telefonumu odanın içinde bırakmıştım. Uzun bir duş alıp dinlendikten sonra uyumaktan başka istediğim bir şey yoktu.

Okul ve sınavlar.
Üzgünüm.

EglafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin