17

149 26 12
                                    

"İki kişilik kahvaltı, lütfen. "

Garson yanımıza geldiğinde konuşmamı beklemeden sipariş işini halletmiş, ellerini birbirine kitleyerek masaya koymuş, beni izlemeye başlamıştı. Haline kaşlarımı kaldırmadan edemedim.

"Ben kahvaltı etmem. "

Konuşmamla kaşlarını çattığında kafasını iki yana salladı.

"Gerçekten kendini hiç önemsemiyorsun değil mi? "

Omuzlarımı silktim. Bu artık bir alışkanlık olmuştu.

"İhtiyaç duymuyorum. Genelde vaktim de olmuyor zaten. "

Kaşları mümkünmüş gibi daha da çatıldı.

"Kahvaltı önemli, Hoseok. Öylece sağlığınla oynayamazsın. Ben de bunu izleyemem. "

Söyledikleri beni hem sinirlendiriyor hem de hoşuma gidiyordu. Aptal gibi hissetmeden edemedim.

"Sağlığımla oynamıyorum. "

Ufak bir alaycı ses döküldü dudaklarından. Ellerini birbirinden ayırıp bana doğru uzatacak gibi oldu ama sonrasında vazgeçmiş olacak ki sol elini kulağına götürüp orada bıraktı.

"Söylesene en son ne zaman tam bir gece uykusu çektin? "

Neden benim hakkımda konuştuğumuzu anlamıyordum.

"Sonuç olarak bir yerlerde uyuyorum. "

Uyuyamıyordum.

"Pekala, pekala. Öyle olsun. "

Başımı yana eğip onu izledim. Mavi saçlarının yeni boyandığı belliydi, canlı bir şekilde alnına dökülüyorlardı. Gözleri hafif kısıktı, uykusuzluktan olduğunu düşünmeden edemedim. Elini kulağından çekip yanağına yaslamıştı ve gözleri masayı izliyordu. Sıkılmış ya da yorgun görünüyordu.

"Senin hakkında konuşacağımızı sanmıştım. "

Merakımın önüne geçemeden söylediğimde masadaki bakışları bana dönmüştü.

"Sürekli bu noktaya gelmen bana, merakın geçtikten, beni öğrendikten sonra gideceğini düşündürüyor. "

Kaşlarımı çattım. Kendime güvenmiyordum, belki giderdim. Ama şuan bunu düşünmüyordum.

"Korkuyorum. "

Diğer elini de öteki yanağına yaslayarak katlanmış yanakları ve kısık gözleriyle bana bakmaya başladı.

"Gitmeni istemiyorum, Hoseok. Artık olmaz. "

Gözlerimi kaçırdım. Bana değer verdiğini hissediyordum, hissettiriyordu ve dürüst olmam gerekirse onun güvenini kırma ihtimalim ve bu değeri kaybetmeye mahkum oluşum da beni korkutuyordu.

"Bunu hak ettiğimi düşünmüyorum. "

Gülümsedi. Yanaklarına ellerini bastırdığı için tam bir gülümseme gibi görünmese de tatlıydı işte. Aklımdan geçirdiklerim beni kızdırdığında elimi masanın altında yumruk yaptım. Gece kendime gelmek için uğraşırken sabahında ona gitmiştim. Zarar göreceğim açıktı ama aynı zamanda zarar da verecek olmam sadece beni düşündürüyor gibiydi. Gülümseyen yüzüne tekrar baktım.

"Aslında, ben de seni hak ettiğimi düşünmüyorum. "

Kafamı karıştırmaktan asla vazgeçmiyordu.

"Ne saçma ama! Beni gözünde çok büyütüyorsun, Yoongi. Başına bir hayal kırıklığı olacağım. "

Kaşlarını çatarak ellerini yüzünden ayırdı. Bir eliyle bana yaklaşırken sesimi çıkarmadım. Onu durdurmak istememiştim. Yanağıma dokunduğunda parmak uçlarıyla, gözlerini kapatıp bir nefes aldı.

"Benim gözlerimle bakamazsın kendine, bu yüzden sana seni anlatmak biraz yoracak beni. Ama olsun. Nelere değdiğini göreceksin, zamanla. Hissedeceksin, hissetmeni sağlayacağım. "

Kafamı karıştırmayı gerçekten bırakmalıydı. Beni tanıyormuş gibi konuşuyordu. Ama beni tanıdığı halde böyle konuşması saçma olurdu. Biliyordum, berbat bir insandım. Kötüydüm. İnsanlığa inancını kaybettiğini söyleyen bir adamın umudu olacak son kişiydim. Bunu ona anlatamıyordum.

"Yoongi, bana kalırsa sen haklıydın. "

Gözlerini açıp bana baktı. Sorarcasına yüzümde gezdiğinde gözleri, devam ettim.

"Sana daha önce de söyledim, sen de söyledin. Umudu sana getiren kişi ben değilim, olamam. "

Parmak uçlarını ilerleterek yanağımı avucunun içine aldı. Bana dokunduğunda bütün itirazlarımı kaybediyordum.

"O gün, sarhoştum. Söylediklerime içerleyeceğini düşünmemiştim, Hoseok. Kızgındım. Sana çok kızmıştım. Öylece konuştum. Çünkü bana umudu sen getiremeyeceksen eğer hiç gelmeyeceğini biliyorum. Umudumu getirecek kişi sensin, eğer getirmezsen bırakacağım umut etmeyi. "

Anlamıyordum.

"Peki nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? "

Hoseok aşkımın doğum gününü kutluyor muyuz? Kocaman oluyorlar ya. Duygulanıyorum. Bir de şey, yorum 😔

 Bir de şey, yorum 😔

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
EglafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin