2. Yeni Ev

49 1 0
                                    

Sabah uyandığımda hem hüzün vardı içimde hemde heyecan. Mutlumuydum bilmiyorum ama olacaktım. Bunu hakediyordum.

Hemen duş almak için banyoya ilerledim. Çıktığımda annem "hadi kızım kahvaltıya gel artık. Geç kalacağız" dedi. "Tamam anneeee iniyorum hemen" dedim ve saçlarımı ıslak ıslak bıraktım daha sıcaklar bitmemisti.
Kahvaltıya indiğimde annem ve babamın yanaklarına birer öpücük bırakıp nutella mı ekmeğe sürüp yemeğe başladım.
Ufak tefek kolileri taşımaya yardım ettim ve İstanbul yolculuğu başlamış oldu. Arada bir Aslı kankalık görevini unutmayıp arıyor beni. Kendisi şuan Ali'yle birlikte olduğu için hic aramamasından daha iyidir diye düşündüm ve bugün yorulacağıma emin olduğum için uykuya teslim ettim kendimi.

...

İstanbul'daki evimize geldiğinde çok şaşırdım. Çünkü inanılmaz bir güzellikteydi. Odamda bir banyo vardı ve duvar kağıdı aşırı iyiydi. Yatak ve dolaplar önceden monte edilmişti.

Biraz eşyalarımı toparladıktan sonra yatağa uzandım. İki gün sonra yeni okuluma başlayacaktım. Kolej olması sinirimi bozuyordu ama yine de alışmalıydım. Alışmak zorundaydım.

...

Başımda zırzır öten bir çalar saati kapatıp uykuya dalmayı istesemde annemin yanıma gelip perdemi açmasıyla hayallerim suya düştü. Bugün ilk günümdü. Heyecanlı mıydım? Kesinlikle EVETT
  Çantama birkaç defter aldım ve yeni formamı giydim. Aşağıya indiğımde annem kahvaltılıkları masaya diziyordu. Hemen masaya oturup yemeğe başladım. Heycan her zaman beni acıktırırdı.
    Babam beni okula bırakacağını söyleyince hemen masadan kalkıp spor ayakkabımı giydim ve hazırdım. Yeni okuluma, yeni hayatıma hazırdım.
    Okula geldiğimde büyük bir şoka uğradım çok büyük ve güzeldi. Müdürün odasını bulabilmek için bir grubun içine daldım ve "pardon müdürün odası hangi katta acaba? dedim. Orada duran -aşırı yakışıklı- bir oğlan beni -resmen öküz gibi- gözleriyle süzdü ve soğuk bir şekilde "ikinci katta" dedi. "Teşekkürler" dedikten sonra müdürün odasını bulup hangi sınıfta olduğumu sordum ve 11/A dedi. Sınıfı bulduğumda heycandan elim ayağım birbirini tutmuyordu sanırım.
     Sınıfa girdim ve bir kıza "oturabilir miyim boşsa?" dedim oda "tabi ki" deyip çantasını çekip bana yer açtı.
"Ben Burcu" deyip elini tokalaşmak için kaldırdı ve bende " bende Sıla" deyip elini sıktım. Tam o sırada beni süzen çocuk içeriye girince bir şoka uğradım diyebilirim. Ne bilmiyorum ama bu çocukta bişey vardı.
     Yan sıraya oturdu ve sondan bir önceki derse kadar ki bütün derslerde gözü bendeydi. Bu bakışın iyi niyetli olmadığına emindim ve en sonunda "sabahtan beri öküz gibi baktın yeter ama" dedim. Oda ayağa kalktı yanıma geldi ve ellerini ses çıkaracak şekilde masaya koydu. Bu sırada herkes bize bakıyordu.
  "Bana baktığını görüyosan demek ki sende bana bakmışsın küçük hanım"
'Küçük hanım'ı baya imalı şekilde söyledi ve gözlerinden belli oluyordu sinirlenmeye başladığı.

   "Bak insanın ne zaman öleceği hiç belli olmaz..." dedim yavaş yavaş ve en sonunda lafı çok güzel soktum. "Bu yüzden sevap kazanmam gerekliydi. E mala bakmak sevapsa..bende sana baktım." Herkes 'oooo' lamaya başlayınca aşırı sinirlendiği belli olan çocuk kulağıma yaklaştı ve "bundan sonra bu maldan kork o zaman" dedi ve gitti. İşte başıma belâ sarmıştım yine..
   Eve gelince verilen ödevlerimi yapıp kendimi uykuya bıraktım.

Bizim Hikayemiz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin