12. Kıskançlık

13 0 0
                                    

Sıla'dan...
Sabah alarmımın çalmasıyla güne Merhaba dedim. Dün çok güzeldi yaaa. Evde salak salak gülüp şeker kız candy gibi dolaşmıştım. Annem neyim olduğunu sorduğu zaman da 'yok bisey ya ne olacak' gibi şeyler gevelemiştim.
Yorganımı -zorla- üzerimden attım ve banyoya girip rutin işlerimi hallettim. Çantamı da alıp odadan çıktım. Annem ve babam yoktu. Babam erken çıkardı genelde. Annem de benden yarım saat sonra falan. Ama bu sefer ikisi de erken çıkmışlardı. Mutfağa girdim. Süt ve mısır gevreği aldım. Onları karıştırıp mikrodalgada ısıttım ve sandalyeye oturup yemeğe başladım. Telefonumun çalmasıyla arka cebimde olduğu için kaşığı bıraktım ve telefonu aldım. Ekrana baktım.

Çatık kaşlı sevgilim...

Arıyordu. Açtım. Oda konuşmaya başladı.
"Günaydın güzel gözlü sevgilim."

"Sanada günaydın çatık kaşlı sevgilim."

"Evdesin dimi? Çıkmadın daha."

"Evet çıkmadım. Kahvaltı yapıyordum."

"Hmm peki... Kapıyı aç." dedi bende ayağa kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda yüzünü bir demet çiçekle kapatmış birisini gördüm. Daha doğrusu sevgilimi. Çiçekleri yüzünün altına doğru indirdi ve bana uzattı. Elime aldım ve "teşekkür ederim. Çook güzel bunlar." deyip çiçekleri kokladım. Çiçek demetinin üstündeki elimin üstüne elini koydu ve "kendine haksızlık etme. Sen herkesten daha güzelsin." Utanarak sırıttım. Çiçek demetini biraz aşağıya indirdim eli hâlâ elimin üstündeyken. Daha sonra da yanağını öptüm. "İyiki varsın sevgilim." dedim fısıltıyla öptükten sonra.
"Hadi geç kalıcaz güzel gözlüm. Romantikliği bıraksak mı ki? Bence evet. Sen montunu falan giyinene kadar bende oturayım bari. Yoruldum." dedi. Öküz ya baya bi öküz. Önümden geçip salondaki koltuğa doğru giderken kapıyı kapattım ve "oküz ya." dedim. Önüne döndü bana baktı sırıtıp "duydum." dedi. Tekrar yürümeye devam etti. Koltuğa direk yayıldı. Göz devirdim ve montumla ayakkabımı giyinmeye başladım. Hayır 5 saniyelik iş için romantikliği bozdu. Bide ayrıca yoruldum dediği de on onbeş basamak. Üst katımızda oturuyor. Tabi bu çiçeği almaya gitmiş olabilir o ayrı. Bunları düşünürken hazırlanmıştım da.
"Emreeeeee hadi kalk. Emree kalksana. Ya hadii."

"Kızım bi uyutmadın haa."

"Hadi yürü yürü çatık kaşlı öküz sevgilim." bunu dediğimi duyduğunda bana kızgınca baktı. "Neee" dedim anlamamazlıktan gelerek. Güldü. Elimi tuttu ve kapıdan çıktık.
  Okula yaklaşmıştık. İkimiz de mutlu ve huzurluyduk. Hep böyle olalım Allah'ım nolur. Amin.
  Şuan sınıfa giriyorduk ve ellerimiz hâlâ birleşikti. Biz tam sınıftan girecekken adının Nazlı olduğunu bildiğim kız geldi. Yanımızda durdu ve "ya sen benimsin Emre. Bugüne kadar sana kendimi kanıtlayamadım ama biliyorum sen onunla sadece beni kıskandırmak için çıkıyorsun. Gerek yok bunu yapmana. Gerçekten. Bende seni seviyorum." dedi. İkimizde birbirimize bakıp güldük Emre'yle. "Kızım sen yüzsüz müsün? Sana Emre seni değil beni seviyor diyorum gülüyorsun. Çabuk git burdan." dediğinde artık sinirlenmiştim. Diğer elimi yumruk yaptım sinirden ve "bak kızım bir; benle düzgün konuş, iki; hayaller dünyasından gerçek dünyaya dön! Sen kim köpek benim sevgilime yazıyorsun. Yanımda mutlu ve bu sonsuz sürecek olan sevgilim var dua et yoksa o söylediğin sözleri nerenle düşündüysen orana o uzayan dilini monte ederim buda üç." dediğimde kız hızla yanımızdan gitmişti. Emre bana döndü.
"Ne kıskanç bi sevgilim varmış bee. Kendini belli etmiyorsun ama güzelim."

"Belli edersem fazlaya kaçar. Neyse hadi sınıfa çıkalım." Sınıfın kapısının önündeyken bizim sınıfın hepsinin dışarda olduğunu ve kapınında kapalı olduğunu gördüm. Emre "dur bekle burda. Herkesle aynı anda gir. Bir olay olmuş. Kavga var herhalde. Bir halledip geleyim." dedi. Bende kafamı salladım ve "tamam ama dikkat et." dedim. Kafasını salladı ve sınıfın kapısını açıp içeri girdi.

 

Bizim Hikayemiz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin